13 Yıl Sonra İtiraf Ediyorum

ads ads ads ads
06/07/2017

ads
13  Yıl Sonra İtiraf Ediyorum - Başaran Düzgün Yazdı

Başaran Düzgün Başaran Düzgün


Kış çıkışı, ilk bahar girişiydi.

“İsviçre’de nihai zirve yapılacak” dediler.

Meşhur Annan planı son şeklini alacak ve referanduma gidilecek.

“Öyleyse bu İsviçre’ye gidilir” dedik ve yollara düştük.

O zaman Kıbrıs gazetesi Yazı İşleri Müdürüyüm.

Genel Yayın Yönetmenimiz Süleyman Ergüçlü.

Çok bilinmez ama Süleyman Ergüçlü bu ülkede bilgisayar eğitimi alan ilk kişilerdendir.

Dolayısı ile bilgisayar ve internet işini çok iyi bilir.

Zirvenin yapılacağı şehrin adı gölü ile ünlü  Lüzern ama Lüzern gölü üzerindeki dağlarda  Bürgenstock diye bir kayak ve tatil beldesi var (şimdiki  Crans Montana gibi)

Zirve Bürgenstock’taki bir oteller kompleksinde yapılacak.

Basın merkezi de zirveye yakın Furigen Otel’de kurulacak.

Süleyman Ergüçlü Furigen otel için gerekli rezervasyon ve akreditasyonları yaptı.

Ve biz koyulduk yola.

Benimle beraber, o zaman Yenidüzen’e yeni transfer olmuş şimdinin Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı, ve kalabalık bir grup Türkiyeli gazeteciyle birlikte Zurih Havaalanına indik.

Lüzern nerede? 4 saat uzaklıkta.

Bürgenstock nerede? Lüzerin’den 2 saat uzaklıkta.

Otele vardık, öyle bir kar yağışı başladı ki göz gözü görmez.

Sonra dehşet içinde öğrendik ki bizim kalacağımız, aynı zamanda basın merkezinin kurulduğu Furigen otel ile zirvenin yapılacağı oteller kompleksi arasında da arabayla en aza yarım saatlik mesafe var.

Anladık ki tecrit edildik.

Zirvenin ev sahipleri ayak altında dolaşan gazeteciler istemiyorlardı.

Kıbrıs’tan, Türk tarafından ben ve Cenk Mutluyakalı, Rum tarafından ve Yunanistan’dan bir ordu gazeteci.

Türkiye’den aralarında rahmetli Mehmet Ali Birand’ın ve iyi saatte olsun Hasan Cemal’in de bulunduğu hatırı sayılır sayıda gazeteci.

Rezervasyon yaparken oradaki görevli “çok şanslısınız Sophia Loren’in odasında kalacaksınız” deyiverdi.

Sardı beni bir heyecan.

Sanki de Sophia Loren odada beni bekliyor.

Meğersem 30 sene önce Furigen otelde çevrilen bir filmde Sophia Loren başrol oynamış ve benim kalacağım 415 numaralı  odada kalmış.

Anlayacağınız Sophia Loren ile aynı odada kaldık.

Ama 30 yıl farkla.

Tabii ben Sophia Loren anılarıyla dolu 415 numaralı odanın keyfini çıkarma hayali kurarken bizim Cenk Mutluyakalı otel rezervasyonu yapmadan gelmiş, “birlikte kalalım”  diye tutturdu.

Gurbette meslektaş dayanışması çerçevesinde odamı Cenk ile paylaştım.

                                                                              ***

Bizden yarım saatlik uzaktaki zirvede kıran kırana pazarlıklar yapılıyor ama biz her şeyden habersiz otelin içinde aylak aylak dolanıyoruz.

Dışarıya da çıkamıyoruz çünkü lapa lapa kar yağıyor.

Sabahları basın merkezinde buluşup gırgır şamata yapıyor, öğleden sonra da haber merkezlerinin “haber yazın, gönderin” baskısıyla ne yapacağımızı bilmez halde birbirimize bakıyorduk.

Böylesi durumlarda iş “kaynaklara” düşer.

Gazetecinin iş bileni edindiği kaynaklardan da telefon aracılığı ile bilgi alabilir.

İlk itirafımı yapıyorum.

Bürgenstock zirvesinde benim kaynağım Mehmet Ali Talat idi.

Özellikle gece el ayak çekildikten sonra,  telefonla arıyor ve zirvedeki gelişmeleri Talat’tan alıyor, atlatma haberler yapıyordum.

Tabii bu durum kıskançlıklarıyla ünlü gazeteci milleti arasında büyük bir infiale yol açıyor ve hasımlarım çoğalıyordu.

Nerden bilecektim ki baş hasmım odama aldığım Cenk Mutluyakalı imiş.

Cenk gizli gizli Talat ile görüştüğümü tespit etti ve Talat’ı arayarak büyük bir tepki gösterdi.

Bunun üzerine Talat telefonlarıma çıkmamaya başladı.

Bizim kaynak kurumuştu.

Yeni bir kaynak bulmak lazımdı.

Zirvenin sonuna doğru Serdar Denktaş Furigen Otel’e gelecek ve kısa bir bilgilendirme toplantısı yapacaktı.

Toplantı bittikten sonra “Lüzern’e gidiyorum, kızım Barbie bebek siparişi verdi, gel birlikte gidelim” diye teklif edince arabaya atladık ve Lüzern’e gittik.

Lüzern’de alışveriş yaparken ve sonrasında bir lokantada otururken Serdar Denktaş’ın olağanüstü telaşlı halleri vardı.

Sürekli telefonla konuşuyor, konuşurken benim yanımdan uzaklaşıyor ve sinirli sinirli bir şeyler söylüyordu.

Olağanüstü bir gelişme vardı ama neydi?

Serdar Denktaş’ın üstüne saldırmanın tam zamanıydı.

Önemli gelişmeler vardı ve mutlaka öğrenmeliydim.

Başında direndi ama sonra teslim oldu.

Referandumda oylanacak Annan planı sunulmuştu.

10 bin sayfaydı, ekinde de harita vardı.

Ertesi gün haberi patlattığımızda Kıbrıs’ta yer yerinden oynamıştı.

Hiç unutmam tam 17 bin 500 adet gazete satmıştık.

Bu tarihi bir rekordu.

13 yıl sonra itiraf ediyorum ve kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum ki kaynağım Serdar Denktaş idi.

                                                                                                              ***

Tüm bunları niye yazdım?

13 yıl sonra Crans Montana’da harkulade iyi gazetecilik yapan Hüseyin Ekmekçi  ve Mete Tümerkan Havadis Tv’de canlı yayındayken ekrana bir mesaj gelmiş de mesajda Cumhurbaşkanlığı basın işlerini yürüten  Ali Bizden “toplandı bitti” demiş de bazı zıpçıktılar “bunları saray yönlendiriyor” diye internet ve Facebook’ta kampanya düzenlemişler.

Arkadaşlar da bundan biraz rahatsız oldular.

Aslında aynı mesaj zirveyi takip eden bütün gazetecilere gönderilmiş, bilgilendirme babında.

Sevgili Hüseyin ve Sevgili Mete, boş geçin bunları.

Kulak asmayın.

Kıbrıs Türkü kaderinin şekillendiği bu zirveyi sizden dinliyor ve sizden okuyor.

Gerisi laf-ı güzaftır.

Hem biliniz ki gazetecinin  makbulü kaynağı bol olandır.

Siz de osunuz.

Yola devam…

06/07/2017 09:02
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: başaran düzgün
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.