1974 öncesi

ads ads ads ads
31/05/2016

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


(Sorgulanmaz, hesaplaşılmazsa kaybeden Kuzey olur!)

Ne dedik?Geçmişte Kuzey’in üzerine düşürdüğü gölgesinin yerine şimdilerde “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” oluşunu koyan Anastasiadis eğer tiyatro oynamıyorsa, bilin ki ilk hedefi 1963’de yıkılan KC’ini yeniden hortlatmaktır!

Ha, Güney’den göç eden Türkler’in “tam birleşme” sağlanması için geri dönüp dönmemeleri çok da önemli değildir. Yürekli olan döner!

Zaten Anastasiadis’li Rum yönetimi için bunlar teferruattır! Asıl olan Rum ahalinin malı mülkü ile Kuzey’e dönmesi yahut tapusu elinde olanın malının mülkünün yeniden sahipliğine konmasıdır! Anlayacağımız artık Rum tarafı için hattı müdafaa değil, sathı müdafaa vardır ve Helenizmin uzantısı olduğunu iddia eden Rum halkı için çözüm, Kuzey’e de nüfusu ve mülkü ile egemen olacak sistemi sermektir!

NİTEKİM: Ban Ki Moon bu sorunu şu şekilde izah etmektedir: “Adadaki statüko sürdürülebilir değildir!”

Nedir o “sürdürülemez” dediği statüko? Güney’de kendini hâlâ adanın tek devleti olarak gören Rum Yönetimine karşın 42 yıldır Kuzey’de “de-fakto” olarak var olan egemen Türk devleti!”

Bu “statükoyu” ne BM’ler beğeniyor ne de AB! Ve”bizimkilerin” de katkıları ile diyorlar ki “bu adada asırlarca birlikte yaşamış iki halkın birbirlerinden ayrı gayrı düşmeleri en az “Leyla ile Mecnun’un, Kerem ile Aslı’nın, Romeo ile Julyet’in ayrılıkları kadar dramatik bir olaydır! Ada bir federasyon şemsiyesi altında yeniden birleştirilmeli, Türk ve Rum halkları birbirlerine kavuşmalıdırlar!”

HEM ÇİĞ HEM MANTIKSIZ! Tabi Kıbrıs siyasi sorununa kimseler Leyla ile Mecnun aşkı üzerinden bakmazlar! Tabi ki BM’lerle AB Kıbrıs sorununu “aşığın maşuku” vizyonundan değerlendirmezler! O zaman nedir değer yargıları? Yazıyorum.

Kıbrıs’ta iki halk asırlarca kardeş kardeş yaşarlarken 1974’de ansızın Türk askerleri geldiler, Kuzey’i işgal ederlerken Rum ahaliyi Güneye kışıladılar! O günden beridir ada “bölünmüş ve işgal altındadır!”

Tamamen “Rum kayırmacılığı” üzerine oturan bu sav hiçbir siyasi teze sığmayacak kadar çiğ ve insafsızdır! Çünkü Kıbrıs sorunu 1974 ile başlamadı! Dolayısıyle: Eğer Kıbrıs Cumhuriyetini yıkan Makarios’un “niçin yıktığına..”

Eğer 1963 Kanlı Noel’inin niçin başlatıldığına..

Eğer dört yıl süresince Rum Eoka ve milis güçlerinin Türk halkına niçin kan kusturduğuna..

Eğer 1974 Barış Harekâtının niçin gerçekleştirildiğine..

Eğer Rum tarafının 2004’de neden Annan planına hayır dediğine..

Eğer şu anda müzakereler devam ederken Güney Rum Yönetiminin hâlâ adanın tek egemen devleti oluş iddiasını niçin sürdürdüğüne..

Ve neden Kıbrıs Cumhuriyeti üzerine bir federasyon murat ettiğine… Cevap verilmez, önemleri ile tarihi hasarları masaya yatırılmaz, asıl mağdur ile mazlumun Türk halkı olduğu kabul görmez ve sadece “Türkiye’nin işgali üzerinden hareket edilirken bir daha “müdahalede bulunamaması” için “garantörlük” hakkının kaldırılmasında ısrar edilirse; bilin ki olası çözüm “birleşik Kıbrıs”ı değil, resmen Rum liderlik ve halkının emrine verilmiş bir adanın siyasi tescili olacaktır! Böyle bir çözümde Türk halkının da yeri “Rum egemenlik alanlarında azınlıktaki cemaat haklarını geçmeyecektir!”

EKONOMİK RAHATSIZLIK: (KAPALI TOPLUM EKONOMİSİDİR!)

Bu memleketin “Ticaret Odaları” vardır. “Esnaf Zanaatkârlar Birlikleri” vardır. Örgütlü “Sanayiciler, Müteahhitler, İnşaat Birlikleri” vardır! Tarım kesiminde Narenciyecilerden Patatesçilere, Çiçekçilerden Seracılara, Çiftçilerden hayvancılara kadar tesbih taneleri gibi dizi dizi dizilen “Birlikler” vardır. Dönümlerce toprakları, bahçeleri, Sanayi Bölgelerinde tesisleri fabrikaları vardır!

Bunlara karşın onca sektör ne memleket kalkınmasını gerçekleştirebilmektedir ne büyümesine katkıda bulunabilmektedir! Kısaca KKTC ekonomisini taşıyamamak bir yana, bizzat kendileri devlet teşvikleri ile koltuklanıp hep taşınmayı beklemektedirler!”

Mesela geçtiğimiz günlerde yine Köşemize taşımıştık. Limon, üreticinin elinden bir liraya alınıp dokuz liraya satılırken, portakallar üreticin elinde kaldı! 2 bin 600 yüz narenciye üreticisi kaba hesapla 80 milyon TL’lik giderlerine karşılık ancak 49 milyon gelir elde ediyorken hâlâ ihraç edilme imkânı bulamayan tonlarca valensiya beklemededir!

BUNA KARŞILIK: Dıştan gelecek her yatırıma kapıları kapatıyor, uzanan her yardım elini geri çeviriyoruz! Oysa özellikle son dönemlerde bir yandan TC’den akan suyun Kuzey’de tarımsal üretim patlaması yapacağını, narenciye bahçelerinden tatlı su nedeniyle çok daha kaliteli ürün alınacağını dolayısıyle İsrail’le bile yarışılacak üretim artışları olacağını düşünenler; öte yandan bir çözüm olasılığında Kuzey’in AB’li olacağını hesaplayanlar, Kuzey Kıbrıs’ı adeta mesken tuttular. Kafile kafile geliyor, yatırım olanakları arıyorlar.

Dönüp yüzlerine bile bakmamak bir yana, yatırımlarda ısrar edenlere de bizzat devlet olmadık bürokratik engeller çıkarıyor! Bu insanlardan bazılarıyla rast gele konuştuğumda “kapalı toplum ekonomisinin” bu kadar hastası olmamıza şaşıp kalıyorum!

Üstelik Rum “tanınmış devlet” oluşunu kullanarak önüne gelen devletle ekonomik anlaşmalar yaparken, biz Türkiye ile kavga ediyoruz!

Çözüm olsa da olmasa eğer kendimizi AB’ye hazırlayacaksak bu “kapalı fakat kısır toplum ekonomisi” saplantısından kurtulmamız gerekir…

KISACA TAKILDIĞIM: (İSTEDİĞİMİZ BİR TEMİZ DAYAK OLMALI!)

Ne diyordu Namık Kemal? “Vatan mahzun ben mahzun!” Biliyorsunuz 1873’de Mağusa’ya sürgüne gönderildiydi. Tutun ki 2 buçuk asır geçti aradan. Hâlâ vatan mahzun millet mahzun oyalanıp gidiyoruz. Bir gün devlet ağlıyor “battık” diye bir gün halk! Herkes mahzun!

Buna karşın güvenliğimizi sağlamak için TC’den asker gelir istemeyiz!

Boş kalmış köyler yöreler viran olmasın diye TC’den nüfus kaydırılır, istemeyiz!

Oturur TC ile protokoller imzalar inadına uygulamayız!

Denize borular döşer, KKTC’ye su akıtır onu da istemeyiz!..

Biz ne isteriz bilir misiniz? “Bir temiz dayak!” 

31/05/2016 10:59
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.