Mahsuru yok!

ads ads ads ads
30/12/2016

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Henüz Lefkoşa surlar dışında tek tük yapılar vardı,

Belki birkaç mandıra falan.

O dönemlerde memleket yenile İngilizlerin eline geçmişti…

Osmanlı adayı aldığında kale kentlerin kapılarını kapalı tuttuğunu,

Hıristiyanların kaleye atlı arabalarla girmesinin yasaklandığını,

Ve içeriye girmek için izin alınması gerektiğini ilgili yazılarımızda birçok kez belirtmiştik…

İngilizler adaya geldiklerinde pek şaşırmış olmalıydılar.

Telgraf dünyada yaygınlaşmaya başlamıştı ama Kıbrıs’ta durum vahimdi.

Posta işleri de henüz rayına girmemişti.

Bisiklet olmadığı gibi treni hayal etmek hayal ötesiydi.

Yollar tozlu topraklıydı,

Kış aylarında her taraf çamura gömülürdü,

Asfalt falan yoktu.

Diyeceğimiz çok geçmeden İngilizler imar işlerine önem verirler.

Zaten gelen Vali, Osmanlı yöneticilerinin de kullandığı Lüzinyan Sarayına oturmak yerine,

Güneyde kalan şimdiki Cumhurbaşkanlığını kullanma gereğini duyar.

Bu çerçevede Lüzinyan Sarayı yıkılacak,

Yerine mahkeme binaları falan inşa edilecek,

Ve Sarayönü, meydan haline gelecekti…

İngiliz’in ilk işlerinden biri surlar dışına ağaçlar dikmek olmuştu.

Baf, Girne ve Mağusa kapıları tekrardan ele alınmış,

Girne Kapısının çevresine iki koldan asfalt yollar yapılıp,

Şehere giriş çıkışlar kolaylaştırılmıştı.

Zaten motorlu taşıtlar da çoğalmaya başlamıştı bütün bunlar planlanıp yapılırken…

Kapılara konan yasaklar sadece Osmanlılar döneminde olmamıştı.

Gün gelecek İngilizler de Lefkoşa’nın antik kapılarındaki geçitlere yasak koyacaklar,

Kente bisikletleri ile girenlerin bisikletlerine el koyacak, bisikletleri surlara yığıp şehre ancak yaya girmelerine izin verecekti.

Bu dönem EOKA olaylarına denk düşen dönemdir…

İngiliz adaya geldiğin o sıralarda Köşklüçiftlik diye bir bölge yoktu.

İstanbul’dan gelip Kıbrıs’a yerleşen ve çok zengin ve varlıklı bir kimse olan Tüccarbaşı Mustafa Fuat Efendi adında saygın biri vardı.

1878 yılında İngilizler tarafından kurulan ilk Kavanin Meclisinin Türk üyesiydi.

Denildiğine göre, Köşklüçiftlik toprağı bu aileye aitti ve ilk evler de 1910 yıllarında bu aile tarafından yaptırılmıştı.

Köşklüçiftlik’teki torak parselasyonuna ise 1930’lu yıllarda başlandığı,

Bu çerçevede Kıbrıslı Türklerle özellikle Ermenilerin bu bölgeye yerleştikleri anlatılır.

Günümüzde de ayakta duran o bahçeli ve tek katlı evler o dönemlerden günümüze kalan yapılardır…

Lefkoşa’da surlar içinin haline yanarken,

Diğer yandan Köşklüçiftlik’in parça parça kaybolduğu görülüyor günümüzde.

Denilebilir ki,

Gelişmenin, ticaretin, canlılığın ne gibi bir mahsuru var?

Yok elbet.

Yok olan bir şeyin mahsuru da olmaz artık… 

30/12/2016 10:57
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.