Sınır Kapıları Olayı!
07/03/2018
Eşref Çetinel
Modası geçmiş antika politikaları kimse yutmaz! Nitekim geçen gün epey zamandır uzağında kaldığım feyisbuka bir nazar atayım dedim, baktım bir hanımefendi “sınır kapılarını açan da biz gerektiğinde kapatacak olan biziz” dedi! Yani Anastasiadis bu konuda yorulmasın, canını üzmesin!
KAÇ zamandır Güney’de Rum muhalefetinin de dürtüleriyle Anastasiadis’in sınır kapılarını kapatabileceği haberleri uçuruluyor! Nedeni de kendinden menkul:
Türkiye’nin Rum’un Doğu Akdeniz’deki parsellerinde sondaj çalışmalarına engel olması. Nitekim İtalyan ENİ şirketi bu nedenle sondaj çalışmalarına başlayamadan bölgeden ayrılmak zorunda kaldıydı.
DÜN de yazdığımız gibi AB’den gerekli desteği bulamayan Güney Rum yönetimi, bu kez adada Kuzey’le tüm ilişkileri kesecek bir çıkışla “ben de sınır kapılarını kapatırım” demiş! Demiş mi kesin değil ama biline ki sınır kapılarını kapatmak çocuk oyuncağıyla oynamaya benzemez! Çünkü böylesi bir karar Rum’un kendi ayağına kurşun sıkmasından farksız olur! Hadi fırsatı kullanıp, olaya bir de sosyoekonomik yönünden bakalım:
**********
SINIR KAPILARI NE GETİRDİ NE GÖTÜRDÜ!
İlk kapı 2013’de Serdar Denktaş duyurusu ile açıldıydı.. Açılması gerekir miydi? 2014’de Referanduma gidilebileceği belli olmaya başlayan Annan Planı’na ön hazırlık mahiyetinde bir “iyi niyet” gösterisiydi. İki topluma el ele sıkışacakları zemin hazırlığı!
NİTEKİM öyle de olduydu. Rumlar Kuzey’e Türkler Güney’e aktılardı..Mülklerini 1974 öncesi yurtlarını görmek için tabi..
Ancak Referandumdan çözüm çıkmadı. Buna karşın hatırasının hediyesi niyetine yeni sınır kapıları açıldı, sosyoekonomik yönden Kuzey-Güney ilişkileri Sivil Toplum Örgütlerinin de çalışmalarıyla barışçı bir ivme kazandı!
İTİRAF edelim: Gün oldu Kuzey’den Güney’e inşaatlarda çalışmak için beş bin Türk işçisi gidip gelmeye başladı. Dikkatinizi çekerim. Bunlar Kıbrıslı Türklerdi. Güney’de kazandıkları paralarla borçlarını da ödedilerdi, ev, yer, araba sahibi de oldulardı. Üstelik Güney’de kazançları Kuzey’de ekonomiye ve refaha katkı yapan “sıcak para” olduydu!
SONRA her iki tarafı ekonomik kriz vurdukta, sınır kapıları o tarafa alış veriş yapmak için geçen Türk müşterileriyle, bu tarafa da kiliselerde ibadet etmek ve kumar oynamak için gelen Rumlar’a yaradı! Üstelik Güney’de çalışan beş bin işçimizin yerini de TC’den ve 3. ülkelerden gelen ucuz işçiler doldurdu!
BELKİ KKTC’de de ekonomi inşaat gibi sektörlerle büyümüştü ama ayni şeyi ticaret ve sanayide söylemek mümkün olmadı! Nitekim bakkal dükkânı açar gibi 17 üniversite açıp öğrencilerin harçlarını söğüşlerken belki lokantalarla öğrenci yurtları ve kiraya verilen evler sayesinde gelirlerimizde bir parasal kıpırdanma oldu ama, “sosyal yıkımla” birlikte!
Öte yandan sınır kapıları Güney’e alış verişe giden Türk müşteriler sayesinde “Rum çarşısına” yaradı!
BU “kapıların” siyasi yanına gelince: Kapatılmaları için ancak iki toplum arasında savaş çıkması gerekir. Böyle bir ihtimal yoksa şimdilerde açılması beklenen sınır kapıları da açılır.
Biz bu kapıları şu anda “adadaki iki ayrı devletin ispatı” olarak değerlendiriyoruz.. Nitekim ne o taraftan bu tarafa ne bu taraftan o tarafa “bu iki devletin kabul edilen kimlikleri ve kanun nizamları dışında o “kapılardan” kimse gelip geçemez.. Çözüm de olsa “bu iki devlet gerçeği bu kapılarla devam eder…” **********
KISACA TAKILDIĞIM: (DÜZEN SALLAN YUVARLAN DÜZENİ!)
Yukarıda da yazdığım “sınır kapıları” olayını yıllar ötesi hatırlatmalarıyla anlatırken 5 bin işçimizin her gün o tarafa geçip inşaatlarda çalıştığından söz ettimdi.
O işçiler “ekonomik kriz” söz konusu olup işlerini kaybettiklerinde Kuzey’de ya yetersiz ücretlerden yada Güney’de çalışabilmelerine nazire Kuzey’de inşaatlarda çalışmayı zül saydıklarından işsiz kaldılardı! Yerlerine TC’den ve 3. Ülkelerden işçi ithal edildi!
ÜLKEDE işsizlik bu nedenle başlamadı ama yaşanan bu gerçeklere, kırsal kesimlerde gençlerin toprakta çalışmayı eğitim düzeylerine uygun bulmamaları gibi abuk bir neden de eklenince, tutun ki bugün sadece üniversite mezunlarında yüzde 18’e varan işsizlik patladı! Yarın daha çok büyüyecektir! Çünkü ülkede üniversite mezunu olmayan genç kalmadı!
(BİR nokta ama: Kırsal kesimlerdeki bu boşlukları TC kökenli aileler dolduruyorlar. Çok yakın bir gelecekte “şaşı baktığımız” bu kesim tüm sebze ve meyve üreticilerimizle pazarlamacıları olacaklar ki zaten şu anda Derinya bölgesi seraları onlarındır!
BU soruna sık sık dönüyorum. Çünkü memlekette sadece “yüzde 18’lerde seyreden işsizlik yoktur!” Bir de “gizli işsizlik” vardır!” Hani devlet dairelerinde yanlarına uğradınız mı elleri başlarının arkasında kenetlenmiş esnerlerken sorarlar size: “Nesteeen?”
“GİZLİ işsizlik” yani! Bazı daireler tıka basa memur doldu ama yapacak işleri yok! Gelen iktidarlar devlet dairelerini, ellerinin altındaki kurumları atamalarla doldurmuşlar sonra da “kurumlar çalışmıyor” diye şikâyete yatmışlar! Öte yandan “yetkili fakat sorumsuz insanlarımızın:
Kimileri “yüksek mimardır” ama memleket çarpık yapılaşmalarla doldu!
Kimileri “yüksek ziraat mühendisi veterinerdir” ama insanlar et alamaz, zirai ilaçlardan kanser olmakta! Kimileri müdürdür, müfettiştir ama denetimsizlikler nedeniyle KKTC battı!
Kimileri doktordur öğretmendir ama sorumsuzdur!…
Kısaca bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız