AB boyutu

ads ads ads ads
05/08/2015

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Kıbrıs konusunda devam etmekte olan müzakere sürecinde mülkiyet ve toprak konusundaki tartışmalar gündemin birinci sırasına oturdu.

Halbuki her iki konuda da yapılan tartışmalarla müzakere masasında yaşananlar çok farklı.

Mülkiyet konusunda liderler daha işin başında. Yani daha bu konuyu yeni yeni müzakere etmeye başladılar.

Halbuki yapılan spekülasyonlara ve tartışmalara bakıldığı zaman her şey olup bitti.

Bu doğru değil.

Toprak konusu ise gündeme daha hiç gelmedi.

Ama verilecek köy ve bölgeler yazılıp çiziliyor.

Mesele her şey olup bitmiş gibi tartışılıyor.

Bu tartışmalar sürece yarar değil zarar verecek tartışmalardır.

Mülkiyet ve toprak konuları gerçekten zor konulardır.

Ama unutmamak lazımdır ki Kıbrıs meselesine bir çözüm bulunacaksa, bazı kazanımların elde edilmesine karşılık bazı konularda geri adımlar atılacaktır.

Bunun başka yolu yoktur.

Hem Türk, hem de Rum tarafı bazı tavizler vermeden Kıbrıs meselesine çözüm bulunamaz.

Bunu bir tarafa not edelim.

Gelin, müzakere masasında AB konusunda yaşananlara bir bakalım.

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda varılacak uzlaşıların bir şekilde AB’nin birincil hukuku olması meselesi Türk tarafınca çok önemlidir.

Aksi takdirde kişisel başvurular yolu ile masada taraflar arasında varılacak uzlaşılar ortadan kalkar.

Bu da kaos ve yeni gerginlikleri beraberinde getirir.

Bunu da kimse istemez.

Bugün, “Kıbrıs Cumhuriyeti” AB üyesidir.

AB Müktesebatı Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunana kadar adanın kuzeyinde askıya alınmış, uygulanmamaktadır.

Günün sonunda soruna bir çözüm bulunduğu anda müktesebat askıdan alınacak ve adanın tümünde uygulamaya konulacaktır.

Bunun için de şimdiden adanın Kuzey tarafı da AB müktesebatına uyum sağlayacak değişim ve dönüşümleri gerçekleştirmek durumundadır.

Bu yönde çalışmalar yapılıyor ama yeterli mesafeler kat edilememiştir.

Müzakere sürecinde tarafların karşılıklı iyi niyetli yaklaşımları AB konusunda adanın Kuzeyinde yapılacak çalışmaların hızlandırılmasının önünü açmıştır.

Hellimin tescili süreci bunun somut bir örneğini teşkil etmiştir.

İki liderin mutabakatı ile AB hellim konusunda bir karar üretmiştir.

Bu çok önemlidir ve bir ilktir.

Çünkü hellim konusu BM çatısı altında değil, AB çatısı altında ele alındı ve bu konuda iki lidere eşit muamele yapıldı.

Bu sürecin sonunda AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’ın iki lidere atıfta bulunan açıklaması da AB’nin her iki tarafa eşit yaklaşan bir tavır ortaya koyduğu şeklinde not edildi.

Müzakere süreci BM şemsiyesi altında yürütülmektedir.

AB ise müzakere masasında bir aktör olarak yoktur, ancak danışmanlık yapmaktadır.

Bulunacak olan iki bölgeli, iki toplumlu çözüm modelinin yapısının AB içerisinde AB ilkelerine saygılı bir şekilde nasıl korunacağı konusunda katkı yapmaktadır.

Gelinen aşamada, Türk tarafının AB’ye tam üyeliğe hazırlanması anlayışı ile hareket edilmeye başlanmıştır.

Bu önemli bir gelişmedir ve bunun altında Türk tarafının yapıcı anlayışla masaya oturmuş olması yatmaktadır.

Bu anlayış Rum tarafının AB’nin Türk tarafına yapacağı katkılara dönük itiraz ve engellerini kaldırmasına neden olmuştur.

Ve sonuçta, AB artık bir tarafın diğer taraf üzerinde avantaj elde edeceği bir araç olmaktan çıkarak her iki tarafın da kazanç elde edeceği, çözüm ve birleşmeye katkı koyacak bir konuma doğru gelmeye başlamıştır.

Sanırım önümüzdeki dönemde bu daha net görülebilecektir.

Önemli olan günün sonunda AB’yi Kıbrıs’ta varılacak olan anlaşmayı koruyacak bir noktaya getirecek sonuçlar almaktır.

Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz... 

05/08/2015 13:36
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: mete tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.