Akdeniz Mavisi

ads ads ads ads
12/06/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Haziran ayı girdi mi yazlık sinemalar hazırlıklarını çoktan tamamlamış olurdu.

Mevsimi geldiği için karpuzcular şehere iner, kalabalık yerleri tutar,

Gelen geçene karpuzlarını satmak için türlü çığırtkanlıklar yaparlardı…

Okullar da tatile girerdi ki Kız Lisesi’nin öğrencileri o kara önlüklerinden kurtulur, çoktan hazırladıkları yazlık elbiselerinin içinde Lefkoşa’ya güzellik katarlardı.

Ne Müsteyde o kara üniformalı kızdı, ne Fevziye, doğrusu Burda’dan fırlamış modelleri andırırlardı birdenbire…

Eskiden yaz tatilleri yurtdışı seyahati demek değildi.

O dönemlerde ahali henüz kurtarılmamış olduğundan denizler ve sahiller herkesindi,

Herkes herkes gibi sahillere koşar,

O sahil senin bu sahil benim,

Kimileri çadırlarını deniz kenarlarına kurar,

O koca yaz ayları denizin mavisine karışırdı ve sanki herkesin gözü mavi bakardı ki aslında Kıbrıslı insan dediğin buğday tenli zeytin gözlüydü…

Biraz denizin tuzundan,

Biraz kayaların yosunundan kokardı ellerimiz…

Keşke bu adada yaşayanların derdi,

Mesela Leonardo da Vinci’nin  “Son akşam yemeği” adlı tablosunu tartışmak olsaydı.

O yemek tasvirinde İsa ve Havarileri bir masa etrafında oturmaktadırlar.

Eleştirmenler, böyle bir masa düzeninin İsa’nın yaşadığı yıllarda olmadığını söylüyorlar.

O zaman ressam ne demek istiyordu?

Son akşam yemeğinde şarap içip ekmek yenildiği söyleniyor ama yapılan çalışmada ne şarap ne ekmek vardı.

Hıristiyan alemi de bu işin sırrı ne diye kafa patlatıyormuş o gün bugündür…

Kuşkusuz Kıbrıs’ta yaşayan kadim ahalinin de kadim sorunları vardır.

Son olarak “sıfır asker, sıfır güvenlik söylemi başlangıç noktası olamaz” dendiğine göre,

Mesele olduğu yerde duruyor demektir ve bundan başka başlangıç noktalarının istenilmediği anlaşılmaktadır…

Ama biz hazirandan bahsediyorduk ve o günlerden,

Şu denizler ve sahiller ahalinindi.

O günlerde “sıfır asker” meseleleri yoktu,

Zaten asker kışlasındaydı,

İzin alarak aşağıya inerdi,

İzin alarak sahile gider, izin alarak denize giderdi garipler her yer ahalinindi.

Hatta,

İnzibatlar vardı köşe bucak nöbette.

Bir garip Memetçik, izin gününde Kuruçeşme bölgesinde Alaybey Sokağa dalarsa, Lefkoşa sokaklarında bir kovalamaca başlar asker tutuklanır elden ayaktan götürülür, doğrusu genelev esnafı yevmiyesini çıkarmada zorlanırdı…

O haziranlar bu haziranlara benzemez.

Kim bilir askerler şikayetçiydi sahiller ve denizler ve her yer ahalinindir diye!

Bak şimdi öyle mi?

Asker arazi bile tahsis edebiliyor.

İsterse veriyor, isterse vermiyor,

İsterse çekiliyor,

İsterse çekilmiyor…

“Sıfır asker” meselesi olmaz anlayacağınız…

Yani diyeceğim,

Her haziran her hazirana benzemez.

Eskiden haziranlar ahalinindi.

Ve maviye gömülürdü gözleri dibelik Akdeniz mavisine…

12/06/2017 16:13
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Akdeniz Mavisi, ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.