Trodos dağ köyleri yanıyor.

Birçok noktadan başlayan yangınlar kontrol altına alınamıyor.

Yunanistan’dan yangın söndürme uçakları getirtildi, yetmedi İsrail’den de yardım istendi.

Önceki akşam yangınların haberini alınca “ciğerimiz yanıyor” dedim.

Trodos’un dağ köylerini bilenler bilir. Adanın en sık ve en geniş ormanlık alanları oralardadır.

Ağaç fakiri bu güzel adadaki en önemli zenginlik oralardadır.

Şüphesiz ki bu zenginlik 2 topluma aittir ve yok olması halinde iki toplum bundan zarar görecektir.

Eğer ormanlarımız bu ülkenin ortak ciğerleri ise gerçekten ciğerlerimiz yanıyor.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiades’e teknik yardım teklifinde bulundu.

Anastasiades eminim geçmiş politikalardan kaynaklanan otomatik bir refleksle bunu reddetti.

“KKTC amblemli yangın söndürme araçlarının Güney’de çalışmasına nasıl izin verirsin” diye hesap sorulmasından korktu.

Bence bu davranış yeni dönemde kendisinin de yaratılmasına katkıda işbirliği ruhuna uygun değildir.

Yeni dönemde birbirine karşı empati yapabilen, birbirlerinin acılarını paylaşan ve hatta o acıların ortadan kaldırılması için çalışan ortaklık anlayışı hakim kılınmaya çalışılıyor.

İşte bu yangın felaketi de Kıbrıslı Türkler tarafından böylesi bir anlayışla karşılanmalı ve iki toplumun bu felaketle savaşmasına izin verilmeliydi.

Olmadı.

Fakat bence yapılacaklar vardır.

İtfaiye araçları gidemedi ama Cumhurbaşkanı Akıncı pek ala yangın bölgesine gidebilir, zarar gören Kıbrıslı Rumları ziyaret edebilir, geçmiş olsun diyebilir ve bu felaket karşısında ortak dayanışmasın ı ifade edebilir.

Akıncı’nın Anastasiades ile birlikte vereceği böylesi bir görüntü, hem görüşmelere hem de görüşmeler sonrası kurulacak federal yapıya büyük katkı sağlar.

***

Eski Maliye Bakanı, UBP milletvekili Ersin Tatar mecliste değindi.

Başka da duymadım.

Hani İngiltere’nin yapacağı referandumla ilgili.

Ama Rum tarafından kapsamlı bir rapor hazırlandı.

Bizimkilere örnek olur umuduyla aynen yayınlıyorum;

“İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkıp çıkmamasının halkın oyuna sunulacağı referanduma birkaç gün kala, İngilizlerin “çıkışı” tercih etmeleri halinde Güney Kıbrıs’ın göreceği olumsuz etkilere dikkat çekiliyor.

Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Alithia gazetesi “Çıkışın Kıbrıs’a Maliyeti Olacak” başlıklı haberinde, İngiltere’nin AB’den çıkması halinde bugün var olan; ürün, hizmet ve doğal kaynakların serbest dolaşımı artık olmayacağından Güney Kıbrıs’ın olumsuz etkileneceğini yazdı, özetle şu detayları verdi:“Kıbrıs vatandaşları İngiltere’de ikamet edemeyecek ve çalışamayacak. Bu çok olumsuz bir gelişmedir çünkü binlerce Kıbrıslı, iş bulmak için İngiltere’ye gidiyor.

Bunun paralelinde İngiltere’de çalışan Kıbrıslılar artık farklı statüde olacak, muhtemelen istedikleri kadar orada kalamayacaklar.

Kıbrıs’ı ziyaret eden İngiliz turist sayısı –ki bugün toplam turistlerin yüzde 40’ını oluşturuyor- AB’den çıkıştan sonra beklenmekte olan sterlinin devalüe olması, dolayısıyla turistik paket fiyatlarının artması nedeniyle önemli ölçüde azalacak.

İngiliz turistler dışında, Kıbrıs’ta emekli maaşlarına bağımlı yaşayan binlerce İngiliz de var. Sterlinin muhtemel devalüasyonu Kıbrıs’ta yaşayan İngilizlerin harcamalarını da, İngilizlerin Ada’ya gelişini de azaltacak.

İngiltere’de eğitim gören binlerce Kıbrıslı üniversite öğrencisi yüksek eğitim harcı ödeyecek ve İngiltere hükümetinin AB vatandaşlarına sağladığı düşük faizli eğitim kredisine erişim sağlayamayacak. Ancak sterlinin beklenen değer kaybı nedeniyle Kıbrıslı öğrencilerin yaşam maliyeti azalacak.

İngiltere, Yunanistan’dan sonra Kıbrıs’ın ikinci ticari ortağıdır. AB’den çıkarsa, AB’nin birlik dışındaki ülkelere uyguladığı ortak dış gümrük tarifesi İngiltere’ye de uygulanacak ve Kıbrıs İngiliz ürünlerini çok daha pahalıya ödeyecek. İngiltere pazarına giren Kıbrıs ürünleri, gümrük nedeniyle çok daha pahalı olacak.”