Akıncı’yı eleştirmek

ads ads ads ads
04/05/2015

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Erken başlayan Cumhurbaşkanlığı seçimi en nihayet bitti. Sayın Akıncı ikinci turda kazandı ve dördüncü Cumhurbaşkanımız oldu.

Oldu olmasına da daha yemin etmeden Ankara ile “kardeş” ya da “ana –yavru” muhabbeti üzerinden kriz yaşadı. Tam da bu kriz soğumaya başlamışken, bu kez de iç dinamiklerden eleştiriler gelmeye başladı

Daha yemin ettiği andan kırk sekiz saat geçmeden, iki değişik eyleminden dolayı özellikle de seçim süresince keskin taraftarı olanlardan ciddi serzenişler almaya başladı. Açıkçası çiçeği burnunda başkan daha koltuğa oturmadan destekçilerinin bir kısmının kuşkularıyla yüzleşti.

Peki ama Sayın Cumhurbaşkanı ne yaptı da böyle oldu? Dilerseniz sırası ile kendini eleştiriye maruz bırakan iki eylemi hatırlayıp, bir tartalım.

Başkan ilk tepkiyi, “müzakereci” olarak, CTP milletvekili ve Dış İşleri bakanı da olan Sayın Özdil Nami’yi ataması ile almaya başladı. Eleştirenler, Cumhuriyetçi Türk Partili birinin atanmasını kabul edemiyor, özellikle de Özdil Nami’nin Ankara’ya yakınlığını dillendiriyordu. Oysa unuttukları bir gerçek daha vardı. Sayın Akıncı, ilk turdan seçilen bir Cumhurbaşkanı değildi. İkinci turda Cumhuriyetçi Türk Partisi ile ciddi bir ittifak kurarak seçimi kazanmıştı. Ve bu ittifakın gereği bir nevi koalisyon kurmak durumundaydı. Bunun içinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden bir müzakereci alması bana göre çok doğaldı. Özdil Nami’nin Ankara’dan çok, öncelikle CTP yönetimince önerildiğini düşünmekteyim. Gerçi bu konuda parti üst yönetimi sessiz kalmaktadır ama ben bunu içinde bulundukları karmaşaya bağlamaktayım. Aksi halde, bir parti mensubunun, parti izni olmadan değişik bir siyasi gurupla işbirliğine gitmesi, disiplin suçu gerektiren bir davranış bile olabilir. Kısacası bu atama ile ilgili eleştirileri haksız bulmaktayım. Bu atamanın ikinci tur öncesi yapılan ittifak gereği olduğuna inanmaktayım…

Sayın Akıncıya ikinci eleştiri ise, “Sayın Anastasiadis’in duyurduğu güven artırıcı dört maddelik paketin, Türkiye’ye medya yolu ile işittirilmesinin hiç şık olmadığını” açıklaması ile gelmiştir. Açıkçası kendi kanaatim kim nerden açıklarsa açıklasın, toplumların yakınlaşmasını, hayatların kolaylaştırıcı önlemler alınmasını teşvik eden, yol açan her teklif olumludur ve bendenizin kabulüdür. Neticede her şey insan içindir. Sayın Akıncı’nın da aynı düşünce yapısı içinde olduğuna inanıyorum. Peki ama bu düşüncedeyken söz konusu açıklamayı neden yapmıştır:

Kanaatimce bunun arkasında da iki neden vardır.

İlki kesinlikle Ankara ile çok ama çok erken gerilen ipi biraz gevşetmek ihtiyacı duymasıdır. Başkan siyasi sorumluluk gereği bunun zamanı hatta gereği olmadığını fark etmiş, dümeni kimseye bırakmadan ince bir ayar çekmeye çalışmıştır.

İkincisi ise Kıbrıs’ın Elen tarafına bu şekilde diklenerek öyle her istedikleri kabul edilecekmiş havasından çıkmaları yolunda erken mesaj verilmiştir.

Tüm bunlar dikkate alındığında Cumhurbaşkanını eleştirmek için zamanın erken olduğunu düşünmekteyim. Bir toplumun sorumluluğunu üstlenmek kolay biridir. Her ne kadar eski bir siyasetçi de olsa etrafında olan biteni tam olarak anlayıp kavraması, kendine özgü pozisyonunu sağlıklı olarak anlaması için en az üç ay zamana ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim. Kolay gelsin.



 

04/05/2015 12:33
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bülent dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.