Allah doğru yolu göstersin

ads ads ads ads
05/10/2017

ads

Başaran Düzgün Başaran Düzgün


Cumhurbaşkanı “kendi ayağımıza kurşun sıktık” dedi.

Kim sıktı?

Sayıları birkaç yüzü bulmayan yaşlı Rum ve Maronitlere  Güney’den gönderilen yardımlara gümrük vergisi koyanlar.

Kim koydu gümrük vergisini?

Kamuoyunda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu olarak görünüyor.

Hani “dışişlerimizi Türkiye’ye bağlayalım” diyerek Türkiye Dışişleri’nin memuru olmaya aday KKTC Dışişleri Bakanı.

Bence herkes ona yükleniyor ama sadece o değil.

Belli ki gümrük vergisi uygulaması hükümet kararıdır.

Başbakanın ve Başbakan Yardımcısının sessizliğe bürünüp sindikleri aşikardır.

Cumhurbaşkanı “benimle istişare etmeden” yaptılar diyor.

Ve ekliyor; “ertelemelerini rica ettim ama dinlemediler.”

Kıbrıs sorunuyla ilgili konuların birinci muhatabı kuşkusuzdur ki Cumhurbaşkanıdır.

Bu, rahmetli Denktaş’tan beri gelen bir uygulamadır.

Hükümet bu uygulamayı dikkate almayarak, Cumhurbaşkanından habersiz Kıbrıs sorununu doğrudan ilgilendirecek adımlar atıyor.

Cumhurbaşkanı haklı olarak uyarıyor: “Guterres raporunun açıklanacağı bir zamanda ve Rum tarafının tavırları ortadayken benim görüşlerimin dikkate alınmaması kabul edilemez…”

Hükümet, kabul edilemez olanı yaptı ve gümrük vergisi uygulamasını dün yürürlüğe koydu.

Tüm bunlardan şunu anlayabilir miyiz?

Hükümet, cumhurbaşkanının dışında ve cumhurbaşkanından habersiz olarak Kıbrıs sorununda adımlar atacak, kendi inandıkları politikaları yürürlüğe koyacak.

Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’nın sessizliklerini bozup bu konuya açıklık getirmeleri şarttır.

Daha fazla kötü senaryolar kurmadan ve niteleme yapmadan bu açıklamayı beklemekte fayda vardır.

***

Gelelim TC Dışişleri Bakanlığının memuru olamaya gönüllü aday KKTC Dışişleri Bakanının söylediklerine.

“Görüşmeler çöktü, federal model bitti” diyor.

Bunu bir milletvekili veya parti yetkilisi söylese “canı öyle çekiyor” deyip geçerdik.

Söyleyen Dışişleri Bakanıdır.

Ve görüşmelerin çökmediğini, federal modelle uzlaşmanın da bitmediğini çok iyi biliyor.

Ne KKTC’nin ne de Türkiye’nin resmi olarak belirlenmiş böylesi bir politikası yoktur.

Bilakis, hem Cumhurbaşkanı hem de Türkiye Dışişleri Bakanı İsviçre görüşmelerinde sonuç alınmamasının nedeninin Rum tarafı olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.

Bunu yaparken de görüşmelerdeki pozisyonlarını teyit ediyorlar.

Yani federal bir çerçevede uzlaşıya varılmasını.

Dışişleri Bakanı, kendi şahsi görüşlerini ve arzularını Türk tarafının pozisyonuymuş gibi lanse etmeye çalışıyor.

“Bundan sonra izlenecek adımlar ne olacak” sorusuna yanıt verirken de aynısını yapıyor.

“Monaco” örneğini ortaya atarak  “resmi politika ile alakası olmayan Dışişleri Bakanı” konumuna düşüyor.

“Dışişleri ve savunmayı Türkiye’ye bağlayalım” diyerek de Türkiye Dışişleri Bakanlığının memurluğuna gönüllü aday oluyor.

Tüm bunlar aslında Türk tarafının şimdi bu dönemde, görüşmelerin başarısız olmasıyla  ilgili suçluların arandığı ortamda yapmaması gerekenlerdir.

Ama bu hükümet ve onun Dışişleri Bakanı yapıyor.

Bir adım da öteye geçip “vururuz ha” diyerek kendi kendilerini küçük duruma düşürüp rezil da ediyor.

Ne demeli?

Allah doğru yolu göstersin demekten başka elden bir şey gelmiyor…

05/10/2017 11:18
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: başaran düzgün
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.