AP’nin ciddiye alınmayacak bir kararı daha!

ads ads ads ads
13/11/2014

ads

Ozan Ceyhun Ozan Ceyhun


Avrupa Parlamentosu AB genelinde seçmenler tarafından en az ilgi gören kurumdur. Hele Almanya gibi büyük ülkelerde Avrupa Parlamentosu "kategoride" son sıradadır. Bir Alman vatandaşı için Federal Parlamento (Bundestag) çok önemlidir. Onu Eyalet Parlamentoları (Landtag) takip eder. Üçüncü sırada ise belediye başkanları ve yerel yönetimler vardır. AP en arkadadır. Medyada da bu pek farklı değildir. Sıradan bir Alman vatandaşı abonesi olduğu gazetenin ilk iki sayfasında yerel haberleri okur. Üçüncü sayfadan itibaren Federal Almanya ve dünya gündeme gelir. Avrupa’da bu kapsamda federal düzeyle bağlantılı olduğu oranda yer alır. Ardından da eyalet haberleri okunur. Ancak özel olarak bir Avrupa sayfası yoktur. Bu nedenle de AP milletvekilleri pek medyada yer almaz ve tanınmazlar.

Bu koşulların değişmesi için elbette onlar da çaba verirler. Ancak bazen AP’de öyle kararlar alırlarki kendi ülkelerinin seçmenleri bu nedenle onlar hakkında iyi düşüncelere sahip değildir. „Çok para“ kazanan ama „ne yaptıkları pek bilinmeyen“ milletvekilleri olarak önyargılarla boğuşmaya mahkumdurlar.

İşte bu imaja sahip AP’nin Türkiye’de de "ciddiye alındığını“ söylemek artık zor olacak.

Bugün aldıkları karar geçmişte „sırf Türkiye’ye karşı olsun“ diye aldıkları diğer bir çok Türkiye tarafından „ciddiye alınmayan“ karar gibi dosyada yerini almaktan başka bir işe yaramayacak.

İlk önce belirtmekte yarar görüyorum. Çünkü özellikle muhalefet ve bazı çevreler „Türkiye niye engellemedi?“ sorusunu sormayı çok seviyorlar.

Eğer "iyi niyet“, "sağlıklı analizler ile değerlendirme“, "AB’nin çıkarları doğrultusunda tavır alma“, "Türkiye ve AB İlişkilerine zarar vermemeye özen gösterme“, "Kıbrıs Sorunu’nun Çözümü’ne Katkı“, "Türkiye’yi anlamaya çalışma“ ya da "Kıbrıslı Türklerin Haksızlığa uğramamasına özen gösterme“ gibi kavramların bir önemi olsaydı bu karar bu şekilde çıkmazdı.

Türkiye günlerce sabırla anlattı, bilgilendirdi ve bu amaç için her olanağı değerlendirdi.

Brüksel’de Türkiye’nin yoğun çabalarının bizzat şahidiyim.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ve AB Bakanlığı temsilcileri, TC’nin AB nezdinde Daimi Temsilciliği’nin tüm çalışanları (Dış İşleri Bakanlığı), TBMM’nin KPK üyesi özellikle AK Parti’li milletvekilleri, KPK Eş Başkanı Siirt milletvekili Afif Demirkıran, KKTC Dış İşleri Bakanı Özdil Nami ve kısa zamanda büyük adımlar atan AK Parti Brüksel Temsilciliği neredeyse AP’de görüşmedik ve konuşmadık kimse bırakmadılar. Aynı şekilde STK’ların ve medyanın desteği de AP milletvekillerinin gerçekler üzerine aydınlatılması için eksik değildi.

Yani kısacası Türkiye’yi temsil edenler hiç bıkmadan, usanmadan ve sabırla anlattılar, anlattılar ve anlattılar.

Ancak ne yapılsa faydası yoktu.

Çünkü karar verilmiş ve AP bir kez daha Türkiye ile sorunlu çevrelerin "taşeronu“ olarak ön görülmüştü.

AP milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu GKRY milltevekillerini sürekli „Kıbrıs“ dışında başka bir konu konuşmadıklarından pek "sempatik“ bulmazlar. Ancak bu sefer AP’deki diğer ulusların vekilleri GKRY milletvekillerinin bol, bol konuşmasından yanaydılar.

"Kıbrıs“ derseniz aslında bir çok AP milletvekilinin umrunda bile değildir.

AP’de bırakın Kıbrıs’ı daha hiç Türkiye’ye „turist olarak“ bile gitmemiş ve ilgi duymayan önemli mevkilerde milletvekilleri vardır. Yani Kıbrıs adası ve o bölgenin coğrafyası filan pek konuları değildir.

Ama bu defa „Kıbrıs“ neredeyse „AB’nin milli meselesi“ olarak pazarlandı.

Sonuçta da AP Genel Kurulu’nda tüm meclis grupları tarafından ortak hazırlanan „Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde gerginlik yaratan Türk eylemleri“ şeklinde „çirkin“ başlıklı çok ağır bir karar tasarısı yapılan oylamada kabul edildi. „Oynanan oyun“ o kadar açıktı ki oylamada sözde „Kıbrıs Kararı“ için el kaldıran AP üyelerinin ezici çoğunlukta olması elektronik oylama ihtiyaç duyulmamasını sağladı .Tasarı „ezici“ oy çoğunluyla kabul edilmiş oldu.

Böylelikle bu tasarıya yönelik „Hıristiyan Demokrat“ ve „Sosyalist“ meclis gruplarının verdiği değişiklik önergeleri de kabul edilmiş oldu.

Suriye’de savaş uçakları, helikopterler, tanklar, toplar ve katiller masum on binlerce masum insanı katlederken ses çıkarmayanlar, birden Türkiye’ye ait bir sismik araştırma gemisini ve onu korumakla görevli bir kaç Deniz Kuvvetleri gemisini nerdeyse „3. Dünya Savaşı’nı çıkarmaya yönelik bir provakasyon“ olarak tanımlayacaklardı.

Türkiye’nin de en az İsrail ve Mısır kadar bu bölgede söz sahibi olma hakkı bu hafta kimseyi ilgilendirmiyordu.

Hele "Kıbrıslı Türkler“ asıl kaybedenlerdi. Konuşmacılar "dostlar alış verişte görsün“ misali "Kıbrıslı Türklerden“ bahseder gibi yapsa da özünde Kıbrıslı Rumlar’ın bir kez daha Kıbrıslı Türkler’in haklarını "gasp etmeleri“ AP’de "sorun“ değildi.

AP’de ama aslında AB’de ana sorun "Yeni Türkiye“!

"Yeni Türkiye“ ve onun her seçimden ezici bir halk desteği ile çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kısacası "Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’si“ AB’de bir çok kesim için büyük sorun.

"Eski Türkiye’ye“, "monşerlere“, "cuntacı askerlere“ ve karşılarında "ceket ilikleyip direnmeyen devlet adamlarına“ alışmış olan AB’nin belli ülkeleri ve çevreleri günümüzün „Yeni Türkiyesi“ ve „Yeni Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a inanan devlet adamlarına ve de kadrolara“ alışmakta güçlük çekmekteler. Çünkü „Yeni Türkiye“ dik duruyor. Yeri geldiğinde „AB’ye danışmadan“ adımlar atıyor.

Suriye ve sığınmacılar örneğinde olduğu gibi AB değerlerine sahip çıkarak AB’yi „utandırıyor“.

İsrail’de zulme karşı „AB’yi AB yapan evrensel değerlere“ sahip çıkarak insan haklarını savunuyor.

Balkanlarda AB yok ama TİKA var.

Kafkaslarda AB’ye güven yok ama Türkiye’ye var.

Akdeniz’de ve Orta Doğu’da AB’nin boş laflarına karşı Türkiye’nin koruyucu tavrı açık ve net.

„Yeni Türkiye’nin bu duruşu“ AB’de bazılarını ürkütüyor. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sadece İslam Dünyası için değil dünya genelinde bir „umut“ olması AB’de belli çevreleri tedirgin ediyor.

Kısacası bugün alınan karar aslında ne „Kıbrıs“ ne de „sismik gemi“ kararı. Bugün AB’nin „Yeni Türkiye“ ile sorunlu kesimleri AP’yi taşeron olarak kullanarak mesaj verdiler. Hepsi bu.

Bu karar bugüne kadarki onlarcası gibi „ciddiye alınmayan kararlar dolabında“ yerini bulmaktan başka bir rol oynamayacak.

Mesaj ise önemli. Önümüzdeki dönemde daha çok karşılacağız „Yeni Türkiye’ye zarar verme çabaları“ ile.

Bu çabalara karşı da „Yeni Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a“ inananlar olarak gögüs germek ve onlarla başa çıkmak zorundayız! 

13/11/2014 15:30
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ozan ceyhun
MANŞETLER

HK Ozan Ceyhun

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.