Arka Bahçe Hızla Yeşerip Semiriyor

ads ads ads ads
09/02/2017

ads

Başaran Düzgün Başaran Düzgün


 Filmi izleyenler mutlaka hatırlarlar.

Michael Corleone (Al Pacino) sanıldığının aksine, sonu kurşundan olmadı.

Onlarca kişinin infaz emrini veren ve sırası geldiğinde kendi ellerini de kana bulamaktan çekinmeyen bu mafya babası, oturduğu bir sandalye üzerinden düşerek, kederinden ölmüştü.

Baba filminden bahsediyorum.

Amerikan devletinin “ulusal değer” kabul edip, Kongre Kütüphanesi’nde “gözetilecek ulusal hazine” saydığı meşhur film.

Michael Corleone’nin yerine geçen oğlu Vincent Corleone ( Andy Garcia), “sermaye” birikimini Küba’da değerlendiremeye karar verir.

Küba, eli kanlı diktatör Fulgencio Batista’nın “Amerika’nın arka bahçesi” yaptığı bir yerdir.

Havana, beyaz kadın ticaretinin, puro ve rom kaçakçılığının ve kumarhaneler üzerinden kara para aklamanın başkentidir.

Amerikan mafyası, Küba’da hızlı yoldan para kazanmanın yollarını keşfeder.

Diktatör Batista’ya her türlü desteği verir ve hükümranlığını kurar.

Vincent Corleone de Küba’dadır.

Bir yandan keyifli bir hayat sürmekte diğer yandan da büyük paralar kazanmaktadır.

Fakat, diğerlerinden farklı olarak endişe içindedir çünkü Fidel Castro, Che Guevera ve devrimciler Granama gemisi ile Küba’ya çıkmışlar, Sierra Maestra dağlarını kendilerine mesken tutmuşlardı.

Batista’nın orduları sürekli olarak yeniliyor, kaybediyor ve geri çekiliyordu.

Batista ise ağdalı bir milliyetçilik propagandası yaparak, sırtını Amerikan hükümeti ve mafyasına dayayarak, Amerika’nın asla yenilmeyeceği hayali kuruyordu.

Filmin son bölümünde şöylesi bir sahne yer vardır;

Corleone yaklaşan devrimin ayak seslerini duymaktadır ve endişe içinde mafya kartelini toplantıya çağırır.

Yarı çıplak revü kızlarının servis yaptığı, romun su gibi aktığı, Havana purolarının tüttürüldüğü bir ortamda Corleone panik halinde endişelerini anlatmaya çalışmaktadır.

Fakat dinleyen yoktur.

Bağırmaya başlayınca kartelin başı Carlo Rizzi herkesi susturur ve Corleone’ye dönerek şunu söyler;

“Allahın cezası herif, keyfimizi kaçırma. Orospuların, romun ve puronun tadını çıkar. Zaten çok para kazanıyoruz…”

Bu sözlerin söylendiği sırada Castro ve Che’nin liderliğindeki devrimciler Başkent Küba’nın fakir varoşlarını ele geçirmeye başlamışlardı.

Corleone toplantıyı terk edip özel uçağına atlayıp, canını zor kurtarır.

Gerisi herkesin malumudur.

2 Ocak 1958’de Küba, hem diktatörlükten hem de mafyanın elinden kurtulur.

“Amerika’nın arka bahçesi” hayali çöker…

***

Bu yazının amacı, kuşkusuz ki bir filmi yeniden tarif etmek veya Küba’nın devrimcilerini yad etmek değildir.

“Kuzey Kıbrıs’ı keşfet” adı altında yapılan ziyaretten arda kalanların bana hatırlattıklarıdır.

“Arka bahçemiz Kuzey Kıbrıs’ı keşfet” deselerdi belki de daha isabetli olurdu.

Hani ahali de sahiciliği daha doğru algılardı.

“Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti” gibi cehle, “seksen ikinci vilayet” gibi küfre maruz kalındığından bunun subliminal mesajını daha kolay hazmederdi.

Carlo Rizzi kılıklı “yatırımcının” şımarıklık ötesi tavırları yerli yerine otururdu.

Mor kravatlı, pembe ceket mendilli İstanbul dukalığının gözde gazetecisinin “bizim kızlarla” verdiği pozlar, yerli yerine otururdu.

Bu lanet topraklarda bir tuluat tiyatrosunun sahte perdesi kaldırılır ve gerçekler tüm çıplaklığı ile ortaya çıkardı.

Fakat sakın kimse panik yapmasın.

Bu topraklarda Fidel de yetişmez Che de.

Arka bahçe hızla yeşerip semiriyor.

09/02/2017 10:42
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: başaran düzgün
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.