Bir Yıllık Müzakerelerin Evrakı Metrukesi

ads ads ads ads
05/02/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Aklımı yokladım. Ki herkes bu memlekette aklını çok sever. Bir zararı yoktur aksine insanın kendine özgüvenidir ama akıl da akıldan üstündür! O zaman hangi akıl en doğrusunu düşünür, saptamak kolay değildir ancak ispatı gerektirir! Bunun ispatı da “kuvveden fiile” geçmektir!

Kıbrıs siyasi sorununda bir yıl önce müzakereler başlarken “olası çözüm” arayışları artık masadaydı ve tutun ki bilmem kaçıncı kez Türk Rum heyetleri “kalıcı ve barışçı çözüm arayışlarına” başladılardı..

İşte “büyük akıl” bu başlangıç noktasında çok çabuk karar verecekti. Neydi o karar?


Birincisi “Kıbrıs’ta çözüm?” (Kuzey için değil!Ne var ki pazarlık Kuzey için yapıldı!)

İkincisi: Siyasi eşitlik ilkesinde ve Türkiye’nin garantörlüğünü içeren çözüm. (Masaya otururken kırmızı çizgimiz olacaktı, galiba az biraz sulandırılmasına karşılık oldu!)

Üçüncüsü: Kuzey’de Türk halkının sahip olacağı toprağın öncelikle ortaya konması. (Oysa aradan bir yıl geçtikten sonra gündeme sokuldu o da Rahmetlik Denktaş’ın yüzde 29 artı’sı oldu!)

Dördüncüsü: Referans olarak ne Annan planı ne de Guellar gibi geçmişte kalmış planlara iltifat edilmemeliydi. (Çünkü Kuzey Güney’in faturasını ödeyemeyeceği kadar gelişmiş, sermaye ile emek bir vatan bir devlet yaratmıştı.)

Beşincisi. Kuzey’i işgal eden taraf olarak değil, BM’ler de tescil edilmiş iki bölge esasında masaya oturulması gerekirdi. (Güney’deki Rum tarafı değil, Kuzey’deki Türk halkı mazlum ve mağlup durumda hakkını isteyen olmalıydı olmadı hep işgalci suçlamasında kaldı!)


Altıncısı: AB müktesebatı gündeme getirilmemeli, gevşek federasyon değil, “İki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı, Türkiye’nin garantisini içeren “koşullu” bir federasyon tartışılmalıydı. (Oysa Rum tarafının Kuzey’e hangi oranda geleceği, nerelere yerleşeceği, AB müktesebatının geçerli olacağı bir müzakere süreci yaşandı!)

Kısaca herkesler gibi bizim de söyleyecek anlatılacak pek çok düşüncemiz vardı ve zaten bir yıldır bunları yazıyoruz.

FAKAT: Akıl akıldan üstün olduğu için müzakereler beklentilerimize cevap vermedi! Nitekim tartışmalar Rum halkı ile siyasi iradesinin sermayesi ve mülk edinmesiyle ikameti üzerinde gelişti.. “Türkiye’nin garantörlüğü” de epey zaman çaldı, sonunda “Kardak kayalıkları” krizinde patladı! Yani “Kıbrıs”ta değil, Kuzey’de nasıl bir çözüm olur arayışlarına kilitlenen müzakere süreci yaşandı!

DOLAYISIYLE: 1974 Barış Harekâtı sonucu Kuzey’i işgal ettiğimizi kabul ettik! Sanki Türk ahali Güney’den Kuzey’e keyfinden göç etmiş gibi sadece Rum ahalinin Güney’e göç etmesinin günahı ile vebalini yüklendik! Kıbrıs’ta siyasi sorunun 1974’de başladığını kabul etmesek de zorla kabul ettirildik, müzakereler sürecinde hep 1974 sonrasını tartıştık!

YANİ: Neresinden bakarsanız bakınız Kuzey Türk Devleti olarak “mazlum ve mağdur” olmamız gerekirken bu “tanımı” bile Rum’a kaptırdık hâlâ tepe tepe kullanıyorlar!

Dahası: Müzakereleri Kuzey’i elimizde tutmak için değil, Rum tarafına toprak iadesinde bulunmak için sürdürdük!

Rum tarafının Annan planının üzerinde kazanımlar elde etmek için masaya oturacağını bile bile o masada lades olduk!


Hemen çözüm dedik ama nasıl çözüm olması gerektiğini söylemedik, söylediklerimizin de arkasında durmadık! Nitekim artık iki bölgelilik yoktur! Siyasi eşitlik yoktur! Zaten müzakereler başlarken, kendimizi “tek devlet, tek kimlik, dışta tek temsiliyet” diyen federal sisteme mahkûm ettik!

OYSA: Annan planının görüşülmeye başlandığı dönemde de ısrarla “masaya kırmızı çizgilerimizle oturmamız” gerekir diyorduk. Fakat Rum tarafı kabul etmeyecek diye ödümüz koptuğundan ucu açık hatta takvimsiz görüşmeleri yeğledik. Sandık ki Masada pazarlık yaparak uygun bir çözüm sağlayacağız! Fakat rüyasında görse hayra yormayacağı ehvenlikte ödünler verilmesine karşın Rum tarafından “hayır” çıktı!

Benzer senaryo yine sahneleniyor! Çözüm uğruna Annan planının üzerinde ödünler veriliyor. Fakat Rum tarafı yine burun kıvırıyor! Referanduma gidilmesi şansı olsa bile yine “hayır” diyeceği gerçeklerde!

Buna karşın: Türk tarafı artık haritaları da öteki başlıklarda sağlanan uzlaşıları da halkın önüne koymalıdır. En azından bu halkın kendi kaderiyle ilgili müzakereler sürecinde bir yıl sonra da olsa bu kadar haklı “hakkı” olsun! 

05/02/2017 12:02
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.