Biraz izin

ads ads ads ads
15/02/2018

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Bir hafta kadar izne ihtiyacımız olduğundan, yarından itibaren bir o kadar köşemizden ayrı kalacağız.

Bu bir kış istirahati sayılabilir!

Mandıra Filozofuna göre insanların çalışmasına gerek yoktur.

Her türlü ihtiyaç doğada vardır.

Yeter ki doğa korunsun; doğayla uyum içinde yaşansın.

Fakat insanoğlu hırs yüklüdür; açgözlüdür; doymak nedir bilmez.

Sadece kendisini yok etmekle kalmaz çevresini de, doğayı da dinamit gibi patlatır paramparça eder.

Gün gelir doğada yer bulamaz!

Hırsını kontrol edemeyen insanoğlu “modern” diye adlandırılan bu günlere ulaştı.

Sürekli hastalık üretiyor, sonra dönüp çare arıyor!

Domatesin ve salatalığın ve her şeyin tadı kalmamışsa sen yaptın!

Masadaki menüye zehir karışmışsa sen yaptın!

Birkaç dönüm yeşil alan kalmamışsa sen yaptın!

Çalıştığın her yerde stresten geberiyorsan, sen bu hale getirdin!

Toprağı mahvet sonra başka gezegenlerde toprak ara!

Birinci Murad, Kosova Savaşında bir görüşe göre harp meydanını gezerken Sırp kralının damadı tarafından hançerlenerek öldürülmüş.

Kalbini ve iç organlarını oracıkta gömmüşler ve adına bir de türbe yapmışlar…

Bombalar nerelere yağıyor?

Kaç çocuğun bedeni paramparça oluyor gözleri solarken.

Onların kalpleri nerelere gömülüyor?

Kaç çocuğun kalbine türbe yapıldı?

İnsanoğlunun çalışmasına gerek yok gibi görüşler söylense de insanlık var oldu olalı bir didinme içinde olduğu muhakkak.

Zaten Mandıra Filozofunun demek istediği oturup tembellik yapmak demek olmasa gerek…

Modern hayat “çağdaş” veya “çağcıl” anlamını taşıdığına göre

Her dönem kendi içinde bir önceki çağa göre moderndir.

Her nesil kendi geçmişine yönelik özlem içindedir.

Gidenin gelemeyeceği bir dünya,

Ya da kaybolan değerlerin bir daha yaşanmayacağı bir dünya insanın geçmişe yönelik özlemini buruk duygularla da olsa güçlendirir.

Ancak kaybolan her şey bir daha geri gelmeyecektir.

İnsanoğlunun gerçekleri bilerek bulunduğu gezegeni yıpratma pahasına neslini sürdürmesi bir kader değildir.

Doğanın ona verdiği yaşam kaynağıdır.

O kaynak kurumak üzere…

Ve bu “son” nasıl olacak kimse bilmiyor!

Bu mevsimde topraktan üreyen bir çeşit tırtıl böceği olan ve “martı” diye bilinen yaratıkların ömrü 5 ile 10 gün arasında değişiyor.

Martılar toplu halde yaşarlar ve bulundukları yerde birbirlerinin üzerlerinde sürekli bir hareket halindedirler.

Bir müddet sonra bu hareketlilik hummalı bir çalışmaya dönüşür.

Büyük marifetle birkaç günün içinde kendileri altta kalacak şekilde bir ağ örerler.

Öyle bir ağ ki, başka bir böceğin oraya girmesi imkansız.

Sonuç olarak topluca ağ içinde kımıltısız bir şekilde ölüm uykusuna yatarlar.

Yine birkaç gün içerisinde kuruyup ölürler.

Onların bu dünyada görevleri ne ise tamamlanmış olur…

Bugünün modern hayatı insanlığı kendi iradesi ile yapılan bu tür toplu ölümlerden korusun.

Martılarla insanlar arasında doğa açısından pek bir fark yoktur.

Her ikisi de doğanın yaratığıdırlar.

Nihayetinde bir canlının ölümü doğaya yeniden can katmaktır…

Martılar doğayı incitmez. Doğanın iradesi ile topluca ölürler.

İnsanoğlu kendi iradesi ile doğanın canına ot tıkar.

Alacaklı olan doğanın kendisidir…

15/02/2018 16:10
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.