Böyle bir AP’yi Türkiye niye ciddiye alsın?

ads ads ads ads
24/03/2015

ads

Ozan Ceyhun Ozan Ceyhun


Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin AB üyeliği ile sorunlu çevreler Türkiye’deki 7 Haziran 2015 TBMM Genel Seçimi öncesi kendilerince son „oyunlarını“ oynamaktalar. Tek bir hedefleri var. Türkiye insanının demokratik seçim hakkına „müdahale etmek“ ve seçmenlerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu desteklemesini engellemek.

Elbette AB içindeki Türkiye ile sorunlu çevreler her türlü istihbarat raporları ve başka kaynaklara sahip olduklarından 7 Haziran 2015 tarihinde AK Parti İktidarı’nı engelleyemeyeceklerinin farkındalar. Zaten hedefleri de bu değil. Asıl hedefleri AK Parti’nin daha fazla milletvekili ile TBMM’de daha güçlü bir konuma gelmesini engellemek. Çünkü Türkiye’nin bu şekilde güçlenmesi asıl dertleri.

AK Parti’nin iktidarda kalmasını engelleyememeleri nedeniyle onun Türkiye’ye yeni bir Anayasa kazandıracak güce sahip olmasını engellemeye yönelmiş durumdalar. Yeni Türkiye’nin sosyal, demokratik, modern ve güçlü bir ülke olarak Yeni Anayasa’sına kavuşması ve belki de Devlet Başkanlığı sistemine geçmesi korkutuyor bazı Türkiye karşıtı çevreleri!

Korkmakta haklılar! Çünkü Yeni Türkiye onları artık „muhatab“ bile almamakta.

Yeni Türkiye’ye „AB’ye almayız ha!“ diyerek şantaj yapmak mümkün değil. Tam tersine AB kendi çıkarları açısından Yeni Türkiye’yi kaçırmamak ve kazanmak zorunda. Ve bu gerçek Türkiye karşıtlarını iyice çileden çıkarmakta!

AB ve Türkiye’ye karşı sürekli „kullanılan“ AP eğer bu konuda hala „eski kafada“ ısrar ederlerse 8 Haziran 2015 Türkiyesi, Türkiye’nin yeni hükümeti ve TBMM’si de AB ve AP’ye yönelik bir çok konuda düşünmek zorunda kalabilir.

İşte AP önümüzdeki Nisan ayında gene „yanlış emellere alet olmakta“!

15 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirilecek olan AP Genel Kurulu’nda sadece Türkiye düşmanlığı üzerine politika yaparak varlığını sürdüren ve nemalanan Ermeni Diasporası’nın etkisinde kalınarak tarihçiler tarafından sorgulanan ve iddia düzeyinde kalan „soykırım“ iddiasının ana içeriği oluşturacağı bir karar çıkarılması için çalışanlar bu kararın içine ayrıca „Süryaniler“ ve „Pontus Rumları“ ile de ilgili olarak Türkiye aleyhine iddialar serpiştirme derdindeler. Yani amaç ortada! 7 Haziran 2015 Genel Seçimi öncesi Türkiye’ye yönelik politik baskıyı arttırmak. Bu tarz art niyetli ve etik olmayan çabalar ise özünde Türkiye’de seçmenlerin çok daha fazla motive bir şekilde AK Parti’yi desteklemesini sağladığını bile göremeyecek kadar gözleri kararmış bu işlerle uğraşanların.

„Böyle bir AP’yi Türkiye niye ciddiye alsın?“ sorusunu soranlar haklı değiller mi?

İşte size ikinci örnek: KPK (Karma Parlamenter Komisyon)!

KPK konusunda ise maalesef olumlu tek bir söz dile getirmek mümkün değil.

Avrupa Parlamentosu milletvekili olduğum yıllarda „Eş Başkan Yardımcılığı“ görevini de yerine getirdiğim KPK o yıllarda da AB’de varolan „Türkiye karşıtı“ çevrelerce „Türkiye’yi karalama platformu“ olarak istismar edilmekteydi. Şimdi ise KPK artık „kasıtlı“ bir biçimde Yunanlı ve Güney Kıbrıslı Rum milletvekilleriyle ve de Avrupa Birliği üyesi ülkelerin aşırı sağcı partilerinin AP’deki milletvekillerinin sayıca yoğunlukta olduğu bir komisyon konumunda.

Özellikle Güney Kıbrıslı Rum milletvekilleri için sürekli Türkiye’yi „karalama ve eleştirme platformu“ olarak kullanılması ise bir nevi sanki özellikle istenmekte ve ısmarlanmakta!

Son olarak Ankara’da TBMM’de 19 ve 20 Mart 2015 tarihlerinde gerçekleşen KPK Toplantısı’na Avrupa Parlamentosu cephesinden katılım ağırlıklı olarak Yunan ve Güney Kıbrıslı Rum milletvekillerinden oluşmaktaydı. Renate Sommer gibi bir kaç isim dışında diğer Avrupa Birliği ülkelerinin milletvekillerinden çoğu KPK Toplantısı’ndan uzak durdular. Neden acaba?

Buna karşın Yunanlı ve Güney Kıbrıslı Rum milletvekilleri onlarca yıldır „bildik“ konuşmalarını tekrarlayıp durdular.

Yunanlı ve Güney Kıbrıslı Rum milletvekillerinin „Türkiye’yi eleştirmeyi“ tek „politik“ görev olarak algılamaları beni şaşırtmamakta. Ancak gerçekte bu hallerini en fazla eleştiren AP içinde güçlü konumda olan ve benim de yakınen tanıdığım kesimler acaba bu duruma niçin izin vermekteler?

KPK oluşturulurken AP Meclis Grupları eğer isterlerse „AB-Türkiye İlişkilerine zarar vereceğinden endişe duydukları“ tek bir ismi bile onaylamaz ve de önermezler. Ancak nedense bu defa sanki „KPK’nın AP kanadı üyesi olmak için“ ana kriter ya „Yunan“, ya „Güney Kıbrıs“ ya da „Türkiye ve İslam karşıtı“bir partinin milletvekili olmak mıydı acaba?

Öyle olmalıki KPK’nın AP kanadının eş başkanı Yunanlı ve eş başkan yardcımcıları Güney Kıbrıslı! Toplantılara katılıp söz alıp konuşan milletvekilleri de aynı şekilde!

Bu durum aslında KPK (Karma Parlamenter Komisyon) konusunun daha farklı ele alınması gerektiği gerçeğini de gözler önüne sürmekte.

Açık söylemek gerekirse KPK’nın bugüne kadar Türkiye’ye ciddi bir yararı olmadı. Tam tersine neredeyse her toplantısı Türkiye Kamuoyu nezdinde Avrupa Birliği’ne yönelik bakışın daha da olumsuzlaşmasına katkı sundu.

Ayrıca AB’nin tavrı nedeniyle Türkiye ile müzakarelerin „yürütülmediği“ ve „müzakere başlıkları“ üzerinden „politik şantaj“ yapılan bir süreçte aslında Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyelik Süreci’ne parlamenter düzeyde destek olması amacıyla kurulan ancak zaten hep „köstek“ olan KPK’nın bu şekilde „var olması“ varlığının ne derece „AB ve Türkiye ilişkileri için“ yararlı olduğu sorusunu sormamızı haklı kılmakta.

7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşek olan TBMM Seçimi sonrası KPK’nın „Türkiye tarafı“ yeniden oluşturulacağına göre bu konuda tartışmaya açık bir konu!

Eğer AP, Türkiye kamuoyu tarafından ciddiye alınmak istiyorsa en başta KPK olmak ve hiç bir anlamı olmayan ve de resmen Türkiye tarafından tanınmayan „saçma kararlar bataklığına saplanmak“ yerine Türkiye ile „adil ve etik“ bir ilişkiye yönelmesi artık kaçınılmaz hale gelmiş durumda! 

24/03/2015 11:51
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ozan ceyhun
MANŞETLER

HK Ozan Ceyhun

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.