Böyle ulusal dava anlayışı olmaz!

ads ads ads ads
31/10/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Gene ayni lafları tekrarlayacağız ama yaşanan olaylarla bağdaşmayan gerçekler ortalarda salınmaya devam ediyor!

Bu nedenle tekrar vurgulayalım:  “Eğer Kıbrıs siyasi sorunu Kıbrıs Türk halkının ulusal davasıyla:

       BİR: “Ulusal davalarda ayrılık gayrılık, iktidar muhalefet olmaz!

       İKİ: Ulusal davalar gelip giden “müzakereci” durumundaki Cumhurbaşkanlarının siyasi görüş ve “izmleriyle” çözüme ulaşamaz!

ÜÇ: Siyasi davalarda liderlerle halk bütünleşmesi olmazsa sorun salâha kavuşmaz!

Dört: Halktan kopuk ulusal dava hiç olmaz!

       OLMADIĞINI da zaten yaşıyoruz.  Nitekim son olaya bir daha bakalım:  Bir süre önce 19 milletvekili “federasyonun bir çözüm seçeneği olmadığından” hareketle meclise bir karar önerisi sundular.. Muhalefet kanadı bu “karar önerisine” karşı çıktı. Sn. Cumhurbaşkanı da böyle radikal bir karar söz konusu olurken kendisi ile “istişarede” bulunulmaması nedeniyle sitemlerini beyan etti.

Eh, değil mi demokratik bir ülkeyiz! Ve değil mi ki “meclisteki vekil, “seçilmiştir.” Beş onu bir yere gelir hatta bir teki bile karar önerisi de sunar yasa önerisi de!

Fakat Kıbrıs siyasi sorunu veya bizim ifademizle “ulusal dava” dediğimiz sorun ne beş on kişinin ne bir partinin ne de STÖ’lerinin  fikri ve zikriyle şekillendirilemez! İleride nasıl siyasi komplikasyonlar çıkaracağı belli olmayan ve toplumun siyasi kaderini bağlayıcı olacak bu tip kararların çoğu zaman faydadan çok zararı olduğu biliniyor.

       BUNA karşılık: “Pekala ama bugüne kadar müzakere masasında heyamola çeken siyasi sorun konusunda, bırakın halkı, mevcut iktidara ve Dışişleri Bakanına Kıbrıs siyasi sorunu konusunda her hangi bir yükümlülük verildi mi? Yahut kendisi ile yakın istişarelerde,  bilgi alış verişlerinde bulunuldu mu?                                                                     

Yoksa “sen milliyetçilik saplantıları içindesin” düşüncelerinde sürekli “müzakerelerin” dışında mı tutuldu! Buna karşılık Sn. Akıncı’nın yardımcıları da kendi  anlayışına ve misyonuna uygun kişilerden oluşturulmadı mı?

PEKALA “Ulusal Dava” dediğiniz bir siyasi sorunu “iktidar muhalefet” gibi sıradan bir tartışma konusu yapmaya kimin hakkı vardır? Hem de halktan kaçırtarak!

Bizdeki siyasi soruna yönelik “parça körçeliğe” karşın bir de  Rum tarafına bakın. Meclisinden “garantörlüklerin kaldırılması” için karar çıkarttı!

Ve ne oldu: Bizim meclisimiz “bu kararı kınarken” muhalefetin itirazı ile karşılaştı karar ertelendi!

Yani Rum tarafı Meclisi, halkı, kilisesi, ulusal konseyi ile her türlü kararı alacak, bizse bırakın Meclis’te ulusal konsensusla karar almayı Güney’de alınan bir kararı bile kınama hakkına sahip olmayacağız! Böyle ulusal dava olmaz!


        SEÇİM HEYAMOLASI VE ÇİRKİNLİKLERİ!

Sn. Akıncı bugün “seçim yasasını” imzalayacağını açıkladı. Hayırlı uğurlu olsun. Tarihi de açık seçik ortalara kondu mu “seçim sathı mailine gireceğiz!”

Gireceğiz de ortada hâlâ iki büyük sorun var: Yeni seçim yasası bir, siyasi partilerin hemen her seçim arifesinde laf ola beri gele içlerinde “yok” olmayan “seçim bildirgeleri!”

HER ne kadar bu kez “yeni bir seçme” deneyimi yaşayacaksak da sonuçta KKTC’yi yine bir koalisyon hükümetine emanet edeceğiz!

Bu bağlamda CTP genel başkanı Erhürman “sistem değişecek” diyor. Bunun için de iki yıla gereksinimi olduğunu söylüyor. Oysa artık tecrübelerle sabittir ne koalisyonsuz hükümet kurulur ne de bir hükümet  iki yıl dayanabilir!

BU sorunu çözmeden KKTC’de büyük değişimler, reformlar beklemek mümkün değildir. Tam aksine böylesi kısa süreli seçimler “popülizmi” azdırmakta oy kaygısı taşıyan partiler seçmeni yanlarına çekmek için vaatlerinin binini bir paraya satmaktadırlar!

MESELA hep adil düzenden söz edilmektedir. Hukukun üstünlüğü demek olmalıdır ama artık bu memleket rant ekonomisi, düzenbazlıklar, alavere dalavere üzerine oluşturulmuş “düzenlerle” kaimdir!

Üstelik çok da sıkıntı çekiyoruz. Kim “namus erbabıdır” kim “namussuzdur!”

         NİTEKİM  beğendiğim ve sevdiğim bir politikacı olan DP’li Mustafa Arabacıoğlu’nun yakınmasına bakın: Diyor ki Arabacıoğlu, “dört yıl önce 12 kişi ile çıktığımız yolda şimdi 5 kişi kaldık. Bu istifalar oy verenlere yapılan saygısızlıktır…”                                                    

Doğrudur ki  örneğin daha seçim kokusu aldığı anda istifa için harekete geçen Özdemir Berova’ya,  bakın o ibretlik sitemiyle Arabacıoğlu ne dedi:                                          

 “BEN bugün Özdemir Berova’ya sorarım neden ayrıldın? Bu parti sana yeni vekilliğine bakanlık olanağı sundu. Bu partiye ve tabana karşı Berova’nın yaptığı yanlış. İnsanlar bu davranışlar yüzünden siyasetçileri “rüzgâr ne tarafa eserse o yöne giden insanlar olarak algılıyor!..”

Katılmamak mümkün değil.. Hatta biraz daha ileri giderek  şunu söyleyim:  “Nerde çıkarları varsa onlar oradadır!” Tabi gerçek partilileri, partilerine tutkunları tenzih ederim ama kaç seçimdir sandığa giderken ayaklarım beni geri geri çeker. Artık kime oy kullanacağımı niçin kullanacağımı bilemiyorum çünkü her gelen iktidar gideni aratıyor!


BU KEZ KENDİME TAKTIM! (POLİS TEŞKİLATIMIZDAN ÖZÜR DİLERİM.)

Dün sabah  Polis basın subaylığında görevli Yılmaz bey aradı. Bana dünkü   “Kısaca Takıldığım” başlığı altında, “Polisimize çok güveniyorduk. Zaten doğası gereği güvenilmeyecek polis teşkilatı olamaz…  Memleketin kirliliği polis teşkilatımıza da bulaştı” dediğim  yazımı  vurgulayarak  şu açıklamayı yaptı: “Evet bu kişiler 1992’e kadar polis teşkilatında idiler. Ancak o yıldan sonra bu şahıslar sivil otoriteye alındılar ayrıldılar. Yani polisle hiç ilgileri kalmadı.” Düzeltir  bu yanlışlık için polis teşkilatımızdan özür dilerim

31/10/2017 16:41
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.