Bu nedenlerden dolayı mı?

ads ads ads ads
01/03/2018

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Geçtiğimiz gün  Başbakan Erhürman, UBP’li Hasipoğlu’na cevap verirken  şunları da söyledi:   “Dört parti olarak  Kıbrıs konusunun çözümü konusunda fikirlerimiz farklıdır. Fikirlerimizi savunmaya devam edeceğiz. O nedenle hükümet programına bu konuyu koymadık, bunu elli bin defa söyledik” dedi..

VE biz de elli bin bir’inci  defa bir kez daha anladık ki dörtlü koalisyon hükümetinde de siyasi sorunu programlarına alacak “kadarcık” bir bütünsellik yoktur!

VE bir kez daha anladık ki bu nedenle KKTC’de “ulusal bir Kıbrıs sorunu ilkesi” de yoktur!

VE bir kez anladık ki siyasi sorun, müzakerecilik görevindeki Sn. Cumhurbaşkanı ve ana muhalefet partisi UBP ile birlikte altı parçalı bir yamalı bohçadır!

Annan planından bu yanadır tartıştığımız bir konudur bu! İlkesizlik nedeniyle müzakereleri Kuzey üzerinde sürdürülen pazarlığa çevirdik! Örneğin:

Rum tarafına ne kadar toprak iade edeceğiz!..

“Kuzey’e kaç bin Rum dönecek!..

TC’nin garantisi kalkacak mı yoksa devam mı edecek?

Federal devlette neleri paylaşacak nelerin ayrı gayrı sahibi olacağız?

 Cumhurbaşkanlığı nasıl dönüşümlü olacak, siyasi eşitlik nasıl tesis edilecek, falan…

Böylesi bir pazarlığın anlamı nedir bilir misiniz? “Evet biz 1974’de Türkiye ile birlikte bir askeri harekâtla Kuzey’i işgal ettik, şimdi bu işgal topraklarını asıl sahipleri olan Rumlara teslim etmek için müzakereler yapıyoruz!”

SORALIM: Bu nedenle mi  Kuzeydeki varlığımızı sorguluyoruz?

Bu nedenle mi  aramızdaki Türkiye’yi ve Türkiyelileri dışlıyoruz?

Bu nedenle mi artık Kıbrıs sorununu hükümet programlarına bile koyamayacak kadar birbirimizden ayrı gayrı düştük?

**********

STATÜKOYA ÇOMAK SOKMAK”     

“Madem ki hep beraber şikâyet ediyoruz o halde bunu fırsat bilip statükoya çomak sokmalıyız…”

Bu açıklama Başbakan Erhürman’ın  TAK Ajansına verdiği mülakatındandır. Ki okuduğumda gayriihtiyari “aman Başbakanım sakın ha dedim! Zaten işler mayfoşi bir de  arı kovanına sokar gibi  çomak sokulursa bu kez etraf karmakarışık olmaz mı?”

Sonra durdum ve ikinci cümleyi okudum: “Çomak soktuğumuz zaman  gelecek şikâyetlere karşı da dirayetli durmalıyız…” Yani  “etki-tepki” olayı!

Tabi Başbakan sık sık  hukukun üstünlüğü ilkesinden söz ediyor. Buna bağlı olarak da “başından beridir ne gerek vardı” denilen müşavirler olayını da  deşiyor!

NE var ki  CTP’nin de koalisyon ortağı olduğu hükümetler döneminden beridir müşavirler olayı çözüm bulamadı! Çünkü “müşavirlikler” “seçim kazanması beklenirken kaybedenleri yahut parti içinde makam beklentisi olanları ödüllendirmek için uydurulmuş bir “mevki” olarak kullanıldı! Tıpkı kaymakamlık, kurum daire müdürleri  atamaları gibi!

Fakat sonuç ne oldu? Her giden iktidar arkasında çalışmadan  beleş para alan müşavirler bıraktı!

Nitekim  Erhürman’a göre 16 Şubat tarihi itibarıyla 50’si CTP döneminden toplam 129 müşavir var!  “Bunların bir kısmı göreve çağrıldı, bazıları başka yerlere atandı” diyor…

OLAY nedir? Sık sık yazarız. Çok partili  demokratik ülkelerde hükümetler gelir gider ama memleketi kalıcılığı ve tecrübesi ile “bürokrasi” yönetir.

Örneğin Kıbrıs’ta da İngiliz koloni döneminde ne “valiydi” memleketi yöneten ne de “komiserler.” “Daireler ve müdürleriydi.” Ki bir daire müdürü sabah daireye   girdiğinde memurlar ayağa kalkarlardı.! Tek kelimesi “emir” telakki edilirdi.

FAKAT   İngiliz’in müfettişleri bu “müdüran” takımının sürekli ense köklerinde biter  en basit ve küçük  hatalarıyla  yolsuzlukları söz konusu olsa “tart edilirlerdi!”  Hatta hapse mahkûm olabilirlerdi!

ŞİMDİ ille de memleketin Kamu Görevlileri öyle olmalıdır demiyoruz. Fakat “olması gereken disiplin ve ciddiyet  neyse olmalıdır” demeliyiz.

*********

KISACA TAKILDIĞIM: (GECE KULÜPLERİ SORUNU)

Sanmıyorum ki “gece kulübü“ işleten insanlar dış ülkelere gidip bir mal  gibi “kadın” satın alıp, memlekete getirip, adı “gece kulübü” konmuş mekânlarında fahişelik yaptırıp ensesinden para kazansın! Zaten bunun yasası yok!  Bu kadınlar kendi istekleriyle geliyorlar, kendi istekleriyle gece kulüplerinde çalışıyorlar!

ÖNCE “gece kulüpleri” olayına böyle bakılacak fakat yetmeyecek!        Ardından soracaksınız: “İhtiyaç var mı bu  kulüplere? (Ki eskiden çalışma koşulları farklı olsa da) bu tip yerlere  “kerhane” derlerdi.. Bizim eski kuşak o mekânlardan geçtiydi. Oralarda çalışan kadınlara da (çok affedersiniz) “orosbu” derlerdi.!

OLAYA bir de bu yönüyle bakacaksınız ve memlekette bir kolorduluk askerin, şu kadar üniversitelinin, bekâr insanın, meraklısının  falan olduğunu kabulde,  “evet gece kulüpleri de  gereklidir” diyebileceksiniz.. Ha bu kadınlar seks kölesi olmuşlarsa “çalıştıranların” pislik ve istismarlarından dolayı olmuşlardır.

Nitekim son günlerde “gece kulüplerinde” konsomatrislerin para karşılığında seks yapma yasağı varken seks yapmaları olayı bazı iyiliksever insanlar tarafından “seks kölesi” adı altında yeniden gündeme getirilerek “hadi bu kadınları kurtaralım”  kampanyasına dönüştü. Tutun ki kapatıldılar! Bu kez fuhuşu yer altına indirmiş olmayacak mısınız!

ÇARE: Yine geldik “denetim” ve “yasaları uygulama” olayına. Ya kadınların bu kulüplerde para karşılığında seks yapmaları kabul edilip yeni yasa çıkartılacak yada kulüplerle ilgili ceza yasası değiştirilecek. Her halukârda “denetim” şart.  (Ki bu memlekette hükümetlerin başlarına ne geldiyse “denetim mekanizmalarını” çalıştıramamaktan dolayı geldi!) Kısaca “kulüpleri” en kısa sürede ya lağvedeceksiniz yada kabullenip yeni yasasını yapacaksınız. Hepsi bu!

01/03/2018 13:50
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.