Bugün DAEŞ yarın ise PKK Avrupa’yı tehdit edecek!

ads ads ads ads
17/11/2015

ads

Ozan Ceyhun Ozan Ceyhun


Paris’te yaşanan son kanlı terör saldırıları bir kez daha terörün tüm dünya ve insanlık için çağımızın en büyük tehditi olduğunu bir kez daha gösterdi.

Paris’ten çıkarılacak tek bir dersimiz var! O da terörün her türlüsüne sadece meydan okumak değil tüm terör örgütlerine karşı acımasız bir mücadeleyi sıkı bir işbirliği ile yürütmek!

Fransız dostlarımızı en iyi biz Türkler anlarız. Yıllardır terörün her türlüsüne karşı mücadeleyi sürdüren Türkiye ve Türkiye’nin insanları terör saldırılarının hedefi oldular. En son Ankara’da aynı Paris’te olduğu gibi onlarca insanımızı yitirdik. Bir atasözümüzün en iyi şekilde dile getirdiği gibi “ateş düştüğü yeri yakar”. Ve ateş en son Paris’e düştü.

Ancak tüm Avrupa başkentleri aynı Paris ya da Ankara gibi terör saldırılarının tehditi altındalar.

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’de Antalya’da G 20 Zirvesi’nde biraraya gelen dünya liderleri de teröre karşı ortak mücadelenin önemini yeterince dile getirdiler. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sadece ABD Başkanı Obama ya da Rusya Devlet Başkanı Putin ve diğer tüm dünya liderleri ile yaptığı özel görüşmelerde değil aynı zamanda tüm dünya kamuoyuna hitap ettiği konuşmalarında özellikle belirtti: “Teröre karşı mücadelenin başarıyla yürütülmesi isteniyorsa bunu tek yolu var: o da her türlü terörle ortak mücadele vermek”.

Bugüne kadar bu alanda çok hatalar yapıldı.

DAEŞ terör örgütünün lejyonerlerinin büyük bir çoğunluğu İngiltere ya da Fransa gibi ülkelerin vatandaşları. Bu konuda AB ülkelerinin istihbarat teşkilatları Türk istihbaratı ile işbirliği yapmış olsalardı çoğu Fransız, İngiliz ya da Alman genci Suriye’ye geçemeyecek ve DAEŞ saflarında kanlı birer katile dönüştürülemeyecekti.

Yine aynı şekilde eğer AB ve AB üyesi ülkeler eğer Türkiye’nin Suriye’ye yönelik önerilerine sırt çevirmek yerine destek vermiş olsalardı şimdi DAEŞ hem Suriye hem de Irak’ta meydanı bu derece boş bulamayacaktı. Suriye’nin kanlı diktatörü Esad ile zamanında gereken mücadele verilmiş olsaydı o sunni çoğunluğu ezemeyecek, katledemeyecek ve yerinden yurdundan edemeyecekti. DAEŞ, Esad’ın zulmünü istismar ederek sunni gençleri kandıramayacaktı. Yine aynı şekilde AB ülkeleri bugün karşı karşıya kaldıkları Suriyeli mülteci sorunu ile bir büyük kriz yaşamak zorunda kalmayacaklardı.

Türkiye haklı çıktı.

Ancak sadece bu gerçeği tespit etmek yeterli değil.

“DAEŞ terörüne karşı mücadele ediyoruz” deyip diğer yandan DAEŞ’e karşı direnenlere havadan silah yardımı yapmaya kalkıp bu yardımların DAEŞ’in eline geçmesi ne derece akıllı bir strateji?

“DAEŞ ile mücadele” adı altında en az DAEŞ kadar tehlikeli bir terör örgütü olan PYD terör örgütüne silah vermek ne kadar akıllıca bir operasyon? Özellikle Afganistan’dan ve geçmişte Taliban terör örgütünün gücünü yaratan aynı tarzdaki desteklerden yeterli dersi almadık mı?

“DAEŞ ile mücadele ediyorlar” yalanının arakasına saklanıp Ortadoğu’nun en kanlı ve tehlikeli terör örgütü PKK’ya destek vermek özünde teröre karşı başka bir terörü desteklemek değil midir?

AB üyesi ülkelerin istihbarat örgütlerinin de çok iyi bildiği gibi en son Türkiye’de Ankara’da onlarca insanın canına mal olan terör eyleminin arkasında sadece DAEŞ’in olmadığı ve DAEŞ ile PKK’nın bazı zamanlarda çıkarları gereği işbirliği yaptıkları ve de Suriye istihbarat servisi El-Muhaberat’ın taşeronluğunu yaptıkları bir gerçek. Yani DAEŞ ile etkin bir mücadele arada sırada ona karşı savaşan ama yeri geldiğinde DAEŞ ile işbirliği yaparak kanlı terör eylemleri gerçekleştiren PKK ile mücadele etmeksizin başarıya ulaşamaz. DAEŞ’in yok edilmesi için hem PKK hem de PYD’nin de yok edilmesi ve Suriye’nin Esad diktatörlüğünün ve onun devlet terörünün zulmünden kurtulması şart.

Her türlü terör ile mücadele etmediğimiz sürece Suriyeli mülteciler sorununu çözmemizde imkansız.

Paris’in hedef olarak seçilmesinin nedenlerinden biri de DAEŞ’in çok sayıda Fransız vatandaşı savaşçıya sahip olması. Paris onlar için yabancı bir bölge değil. Belki de çoğu Paris’i çok iyi bilmekteler. İşte bu durum başka bazı AB üyesi ülkeler olan İngiltere ya da Almanya için de geçerli.

Almanya özelinde bugün “DAEŞ’e karşı işe yarıyor” diye kollanan PKK terör örgütü mensupları ve PKK’ya sempati duyan Alman vatandaşları yarın haklı çıktığımızda ve PKK, DAEŞ’in yerini aldığında Almanya için büyük bir tehdit olmayacaklar mı? Bugün PKK’li teröristleri Türkiye’ye iade etmeyen ülkeler aslında teröristlerin kendi ülkelerini avuçlarının içi gibi öğrenmesine de bir tür destek vermiş olmaktalar. Paris bize bu gerçeği de gösterdi.

Bugün DAEŞ insanlığın sorunu ise yarın da PKK’nın onun yerini almayacağının garantisi yok. Bu nedenle bugün sadece DAEŞ’e karşı mücadele vermekle yetindiğimiz takdirde terörün kökünü kurutma şansımız olmayacaktır. Çünkü teröristlerin etik değerleri yok. Bugün sizinle işbirliği yapar yarın da sizi hedef seçerler.

Bu gerçeği hem AB’nın hem de Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekili arkadaşlarımın daha fazla geç olmadan görmesinde yarar var. Belki bu sayede PKK’lı teröristleri AP’de ağırlamaya da son verirler! 

17/11/2015 13:31
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ozan ceyhun
MANŞETLER

HK Ozan Ceyhun

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.