Çok olduk!

ads ads ads ads
30/06/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Eskiden görüşmeler çıkmaza girdiğinde ahali istifini bozmazdı pek.

Zaten mesele kendi içinde çetrefil bir hal almadığından, ne olacaktı iki kuruşluk bir meseleydi bir gün çözülüp bitecekti.

Bu yüzden ne pastanenin önündeki muhallebici,

Ne Sarayönü’ndeki fıstıkçı ve ayakkabı boyacısı,

Ne Girne Caddesi’ndeki dondurmacı,

Ne köyden kente gelen sokak satıcıları,

Ne Bandabuliya ile Arasta esnafı endişeye kapılırdı.

Hayat devam ederdi.

Hele de mevsim tıpkı bugünkü gibiyse,

Sinemalar akşam gösterilerine hazırlanırlardı coşkuyla.

Herkesin gönlü rahat sayılırdı çünkü alt tarafı kim hangi mahalleden teneke çöp kutularını toplayacaktı bu konuşulmuş olacak ve nihayetinde nizam sağlanacaktı…

Ahali bugünkü gibi umutluydu,

Umudunu kesmezdi,

Zaten kestiğinde bir başka umut doğardı,

Hiçbir şey “son” olamazdı.

Son yüzyılı böyle yaşamıştı deneyimliydi…

Mesele abartılacak bir mesele değildi ve herkes hayatına bakardı.

Sinemaların afişlerini izlemeye almak,

Hangi sinemada hangi filmin oynatılacağını bilmek,

Ve önceden sinemadan yer ayırtmak başlı başına bir meseleydi.

Zaten görüşmeciler, teknik heyetler, bir oraya gidip bir buraya gelmeler, mekik diplomasileri, AB uzman heyetleri ve bu işler için alt kadrolar, üst kadrolar, partiler arası toplantılar falan, sözcüler, müsteşarlar, iç ve dış danışmanlar günümüzdeki gibi olmadığından ve bunlara bilmem ne kadar bütçeler ayrılmadığından,

Görüşmeler de yalnız ve sadece iki kişi arasında sürerdi.

Bu yüzden buna “ikili görüşmeler” denmişti…

Film aralarında numaraları çeken “dombulacı” da her numarayı çektiğinde “yalnız ve sadece 3 nimoro” diye anonsunu yapardı…

Mevsim böyleyse idi ve aylardan haziran,

Geceleyin açık hava sinemasına gidecek olanlar tedarikli olurlardı.

Çünkü ikinci filmin sonuna doğru hava serinliğini artıracağından biraz ısıracak,

Bu yüzden yanlarına ince bir hırka almaları gerekecekti…

Doğrusu öyle yaparlardı çünkü ahali deneyimliydi sinema konusunda da…

İkili görüşmelere önceden ne kadar hazırlık yapıldığı bilinmez ama tahmin edilebilirdi.

Alt tarafı birkaç günlük iş gününe denk gelebilirdi bu çalışmalar şimdiki gibi aylarca yıllarca hazırlığa gerek yoktu; birkaç dosyalık bir meseleydi ve kırmızı, mavi gibi kalemler kullanılmazdı.

Görüşmecinin kendisi birkaç kişi ile fikir alışverişinden sonra en can alıcı konu olan belediyeler konusunda bir  “tez” hazırlamış olurdu ki buna pek “tez” denmezdi doğrusu…

Film afişleri de önceden hazırlanırdı.

Ahali bu afişlere bakarak hangi sinemada hangi film gösterilecek öğrenmiş olurdu.

Sinemaların ön kısmında üstünde bir de kilidi bulunan tel kafesler içine yerleştirilen film afişlerini görmek için tez davranmak gerekirdi.

Bisikletine atlayan, bir tur atıp yeni gelen filmlerin afişlerini inceler,

Hangi filme gidileceğine ona göre karar verilirdi.

Bu iş için haftanın ortası geçirilmemeliydi…

Bilindiği gibi o ikili görüşmelerden sonuç alınamamıştı.

Belki bu çoklu görüşmelerden alınır.

Nasıl olsa çok olduk…

30/06/2017 09:45
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.