Çözüm olmazsa ne olur?
23/05/2017
Eşref Çetinel
Çözüm olmasa da iki halkın yan yana yaşadığı gerçeği değişmez.
Kuzey’den Güney’e Güney’den Kuzey’e yönelik gidiş gelişler yine devam eder.
İki bölge arasındaki ticari ilişkiler yine sürer.
Kuzey ve Güneydeki bazı STÖ’leri ortak etkinlikler yine yapar.
AB’ye seyahat edecek Türk’ler uçak biletleri daha ucuzsa yine Larnaka havaalanınından uçar.
Bazı Türk öğrenciler eğitimlerini yine Güney’deki bazı okullarda sürdürür.
Güney’den Kuzey’e turist taşıyan otobüsler yine gelmeye devam eder.
Güney’de yer alan AB Konseyi’nin Bakanlar Komitesi Zirvesine Strazburg’tan gelip Larnaka havalanından giriş yaparak katılan TC’nin AB Konseyi Daimi Büyükelçisi Erdoğan İşcan’nın başlattığı bu “ilk” devam eder.
Hem Kuzey’de hem Güney’de tarihi ve kültürel mirası korumak için yine karşılıklı işbirliği yapılır.
Güney’den Kuzey’e Kuzey’den Güney’e kaçakçılık gibi illegal olaylar yine sürer.
Yangın söndürme, elektrik akımı gibi karşılıklı enerji yardımlaşması ihtiyaç oldukça yine devam eder!..
KAÇINILMAZ KADER: 1963’lerden önce Kıbrıs’ta Türk ve Rum’lar köylerde kasabalarda karma şeklinde yan yana yaşarlardı. 1963’de Rum saldırıları nedeniyle bu kez Türk ve Rum köyleri oluşurken bu oluşum 1974’den sonra iki ayrı bölge halini aldı. Adadaki her iki nüfusun göç ederek ayrı köy ve kasabalarda yeniden yapılanmalarının tek nedeni ile tek sorumlu ve suçlusu da Rum’lardı! Eğer bu tarihi gerçekleri kabul etmişsek adaya barışın da 1974’den sonra Türk ve Rum halklarının Kuzey’de ve Güney’de toplanmaları sonucunda oluşturdukları ayrı ve egemen devletleriyle TC’nin garantisi nedeniyledir. Bu gerçeği görmemek için insanın gözleri ile hafızasının arızalı olması gerekir. İki bölge bir tarihi olaydır ve gerçektir.
Tamam mı? Tamam! Şimdi yapılacak olan bu gerçeklerin üzerine çözümün ikame edilmesidir! “İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı TC’nin garantisini içeren bir çözüm!” Öte yandan adadaki iki halk kendi egemen bölgelerinde yan yana yaşarlarken kaçınılmaz kaderde her türlü iş ve güç birliğine de açık olmak zorundadırlar, bu da gerçektir.
EĞER tüm bunlara “tamam” diyorsak “şimdilerde yeniden tıkanan müzakerelere bakalım ve soralım: “Bir yıldır masada şu yukarıda iki halk arasındaki ilişkileri oluşturma yönünde bir arayış mı vardı yoksa şöyle bir çözüm arayışı mı vardı?
Rum Kuzey’de kaybettiklerini alacak, Büyük oranda nüfusu ile yeniden Kuzey’e dönecek, üstelik çoğunlukta olduğu için siyaseten ve anayasa gereği çoğunluk haklarını da azınlıktaki Türk halkının üzerine serecek!
Olacak iş değil, havada bulut sen bu hayali unut! ********** DEVAM EDEN “DENETİMSİZLİK” SORUNU! Öteden beri “denetim” dendi miydi polislerin yollarda arabaları durdurarak sürücülerinin evraklarını denetlemesi akla gelir. Ötesi “denetimler” ya yok ya çok az!
KKTC’nin müzmin sorunudur! Mesela: Adam gibi vergi alınabilmesi için.. Yasalara aykırı inşaatların önlenmesi için… Gıda üretimlerinin sağlıklı olması için… Zirai ürünlerin zararlı kimyasallarla pazarda satılmaması için… Memurların dairelerine zamanında gidip zamanında ayrılması için… Eğlence yerlerinin sabahlara kadar bangır bangır müzikleriyle yurttaşın uykularını mahvetmemeleri için… Kamu hizmeti veren yerlerde yurttaşa nasıl yardımcı olunduğunun gözlenmesi için… Memleketin temizlik tertibi için, vesselamı kelam günlük yaşamın sağlıklı ve güvenilir olması için çok ciddi anlamda “denetimlere” ihtiyaç vardır fakat KKTC’de yoktur!
Sorarsanız “denetim şebekesini oluşturacak personel eksikliğinden söz edilir!” Zaten devlet laboratuarı da yandı “kimyasal denetimler” yapılmadığı için derdinden kurtuldular!
OLUMSUZ ETKİLERİ? Denetimsizliğin cenneti haline gelen ülkede insanlar ancak cehennemi yaşayabilir! Nitekim aktaracağım “haber” hükümet ortağı DP’nin yayın organı “Demokrat Bakış”tandır. Ki bizim “denetimsizlik konusunda hiç yerinip gocunmamıza gerek yoktur, bizzat hükümetin kendisi yerinmektedir ki bize de “vah vah, geçmiş olsun” demekten başka bir laf bırakılmamaktadır!
Diyor ki Demokrat Bakış “Ülkemizde son günlerde denetim altına alınamayan et fiyatlarında tüketicilere gerçek vurgun yanıltıcı etiketleme ile büyükbaş hayvan etinde yapılmaktadır!...”
Kısaca dana eti diye millete inek eti satılmaktadır! Eee satılır tabi! Yine habere göre KKTC’de piyasaya sürülen büyük ve küçükbaş hayvansal et ürünleri, KKTC’nin genelinde iki veteriner dışında denetimi yapılmadan sağlıksız ortamlarda kesimden geçirilmekte ve tüketicilere ulaştırılmaktadır…”
UZATMAYA gerek var mı? Tüm bu yasa dışı suçlar “çıkarılan yasalarına” karşın işlenmektedir! Fakat çıkan bu yasaların uygulanmasını kimse denetlememektedir!
“Polis devleti” yahut “otokrat” bir rejimle insanların hizaya getirilmesinden söz etmiyorum. Fakat yasalar varsa uygulanmaları denetilmelidir diyorum…
**********
KISACA TAKILDIĞIM: (MAĞUSA LİMANI LİMAN DEĞİLDİR!)
Kaç gündür Mağusa limanı “yolcu salonunda” elektrik akımı yok! Yani orada TC’den gelip giden yolcular da çalışan memurlar da elektriğin sağladığı tüm olanaklardan yoksun! Tutun ki “taş devri” yaşanıyor o salonda! TDP sık sık olayın vahametini hatırlatıyor ama kimselerden tıs çıkmıyor! Soralım: Bu devlet bir yolcu salonunun elektrik sistemini devreye sokamayacak kadar mı kendinden acizdir!
Devam edelim: Mağusa serbest limanı Güvercinlik ovasına taşınacakmış! Veya benzeri bir ovaya! Çünkü limanı kirletiyormuş! İşte size iki kusur iki suç!
1) Limanın temizliğini tertibini yapamayan hükümet en kolay çareyi serbest limanın antrepolarını ovalara taşımakta buluyor! Ki oralarını da kirletsin!
2)Memleketin ekilebilir en mümbit topraklarını antrepolar binalarla doldurup o kırsal alanları da betonlaştırsın!
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız