Çözüm olsaydı! (Kim kazanacak kim kaybedecekti!)

ads ads ads ads
11/07/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Doğrusu ya müzakerelerle yaşamaya alıştıydık! Eroğlu ile Anastasiadis görüşmelerinden beridir her sabah “bakalım bugün nasıl gelişmeler olacak” merakında uyanır, durum vaziyetlere göre ya şiddet hiddet yahut kurutmamaya çalıştığımız çiçekler gibi  umutlarla kapatırdık günü!

Peki bu müzakereler süresince ne kazandık? Yoksa “kaybettik mi?”

Ya Rum tarafı?  Her halde onlar da  bir muhasebe yapacaklar ve soracaklar elbet: “Müzakereler süresince ve sonuçta ne kazandık ne kaybettik?”

BEN kafamı yokluyorum, önce doluya sonra boşa koyuyorum ve görüyorum ki sürecin sonunda neyse ada, öncesinde yine o!

Güney yine yerli yerinde! Uluslar arası ilişkileri, hidrokarbon yatakları, bir milyonu aşkın turisti, AB ve BM’ler üyeliği, bir dünya devleti olması nedeniyle kaparozladığı her türlü yardım ve katkılarla yoluna devam eden bir Güney!

TUTUN ki tek derdi 1974’de kaybettiği Kuzey’e yine dönemediği! Yine ada egemenliği hayallerine ulaşamadığı! Hem de Kuzey’deki “hemen barış” ve “çözüm” yanlılarının destekleriyle mesela Sn. Akıncı gibi bir globalistin müzakere masasında bulunmasına karşın!

BUNDAN  sonrası rotalarını artık kendileri saptayacak! Yeni bir müzakere zemini mi hazırlayacaklar yoksa “mukadderat” diyerek Kuzey’i gözden çıkaracakları bir tevekkülde “buraya kadar” mı diyecekler? (Ki hiç sanmıyorum, yenilen pehlivan güreşe doymazmış! Hele Rum Ortodoks kilisesi ile başpiskoposları Hrisostomos  gibi bir papazları varken, dur durak bilmezler, bitirdikleri yerde yeniden başlarlar Kuzey’e ilişmeye! Buna da “sürünme” denir ki arkasından yine bir müzakere  daha gelir!)

TÜRK TARAFI: Görünürde çözüme an kala elimizden kaçırmanın “üzüntüsündeyiz!” Tam ucuna geldikti uçtu gitti diyoruz!

Pekala neydi uçup giden? Çok kısaca çözümle birlikte dünya hukukunun içinde yer alacaktık!

FAKATTT! Ondan önce Rum tarafının hukukunu kabul edecektik ki dünyanınkine nail olalım! Adamlar o hukuk dediğinizle  içimize geleceklerdi biz Güney’e gidemeden!        

Ve eğer çözüm olsaydı Türkiyesiz güvenlik sorunu yaşarken ellerimiz ayaklarımız bağlı kalacaktı!  

Çözüm olsaydı 42 yıllık “devleti” ilga edip azınlıktaki bir toplum olarak Rum çoğunluğunun federasyonuna katılacaktık!         

Çözüm olsaydı bize layık gördükleri kadar hayat hakkı tanırlarken, biz de layık olduğumuz kadarlık hayata mahkûm olacaktık! 

Çözüm olsaydı coğrafyamız biraz daha küçülürken aramıza Yunanlılar da gelecekti, Güney’in nüfusunu şişiren göçmenleri de gelecekti!                                                              

Çözüm olsaydı hem siyasi hem ekonomik platformlarda yine “yenen haklarla yapılan  haksızlıklar” üzerine kurulu paylaşım kavgaları yapılacaktı!                                                   

Çözüm olsaydı ilk hak sahibi Rum olacağından yıllarca  mülk sorunlarıyla mahkemelerde süründürülecektik! Ve bir kez daha göç edecektik göççç!

BUNA KARŞIN: Evet çözüm istiyoruz. Fakat yukarıdaki olumsuzlukların bir tekini bile yaşamayacağımız bir çözüm!


      “YÜRÜYORUM” DEDİĞİNİZ “YOLUNUZ”  DEVLETİN YOLU DEĞİL Kİ!

UBP çevreleri Crant Montana’daki bozguna çok sevindiler! Büyük olasılıkla “oh be çözümü bir kez daha savdık” dediler! Bizzat Sn. Özgürgün bozgunun hemen ardından “bundan sonra KKTC yoluna devam edecektir” dedi!

Neydi “bugüne kadar yoluna devam ederken, çözümle birlikte yolundan sapacak olan  KKTC’nin yolu? Ki bundan sonra da yürünürken, Kıbrıs Türk halkına iyilikler sağlıklar, refah mutluluklar, istikrarlı    düzenler mi bahşedecek!

SAHİ neydi o yürünen yol? Türkiye’nin verdiği paraları çarçur edilirken gerçekleştirilmeyen reformlar mıydı?

Peş peşine istifalarla devlet hastanelerinin doktorsuz kalması mıydı?                                        

Rant ekonomisine bağlı devlet arazilerinin otel üniversite yapılmaları  bahanelerine sarılarak mütegallibeye peşkeş çekilmeleri miydi?

Dökülürken her ders yılına öğretmensiz başlayan  okullar, aldı başını giden çarpık yapılaşmalar, döviz düşerken bile düşmeyen fiyatlar mıydı?

Uygulanamayan hükümet programı, çıkarılan her yasanın Yüksek İdare Mahkemesinden dönmesi miydi?

Türkiye’den gelen suyun hâlâ denize akması mıydı?

Batan belediyelere karşın hâlâ yeniden  yapılanmalarına başlanmaması mıydı!

Toptancı ve aracıların elinde harcanırken pahası tüketicilere yansıtılan tarım kesimindeki üretim miydi?

EVET: “Bir yol var uzakta, yürümesek de koşmasak da bizimdir ama o yol devletin yürüdüğü yol değildir ki? “yol” değildir ki?”            

Şişirilmiş istihdamlar, partililere çekilen kıyaklar, artırılan müşavirlerle  yürünürken sorunları katmer katmer yığarak UBP-DP koalisyon hükümetinin yürüdüğü yoldur!

Bu nedenle diyoruz.   Gelin TC ile siyasiler dışında “sosyoekonomik kalkınmayı çıkar gruplarından azade gerçekleştirecek olan KKTC-TC Ekonomik Konseyi’ni veya adı önemli değil, öylesi bir “güvenlik ve İşbirliği Örgütünü” oluşturun.. Katın içine uzmanları, halkı ve bırakın düzenlerin, istikrarın yolunu onlar saptasın…

                       


KISACA TAKILDIĞIM: (ARTIK TRAFİKTE 3.ÜLKE İNSANLARI DA ÖLÜYOR!)                                

Önce medya kalktı ayağa! Bu gidiş gidiş değil diyerek!                                                            

Sonra insanlar isyan etti: “Ölen, yaralanan, yürekleri yanan bizleriz” diye!                         

Ardından olağanüstü Meclis toplandı. Nutuklar atıldı yüce salonda!

Ve zannedildi ki trafik sorunu çözüldü! Mesela bizzat Bakan dürüst araba plakalarını “beyaz” yaparak trafik kazalarına önlem getirdi mi diyelim!

Peki 6 ayda 636 trafik  kazasında ölen 22 insanın kefaretini kim ödeyecek?                          

Ancak son ölümlü kazalar da gösteriyor ki artık “3. ülkelerden gelen insanlar da  araba kazalarında ölüyorlar! Nitekim son iki kazada sürücü Mohammad İkbal’di, yaralandı Yanındaki öldü!  Diğer kazada  sürücü Ajamed Rajapoy’du kaza yaptı bir kişi de o arabada öldü.                                                                        

Çünkü “sürüş yaparken dalıp alışkanlıkla yolun  ‘Sağına’ kaçıyorlar, kaza yapmalarının bir nedeni de bu!” Ve dıştan gelen işçiler turistler çoğaldıkça  trafiğe çıkan arabalar daha çok artacak,  ölümlü kazalar 3. ülke insanlarını da saracak!.. Bunları söyleyip yazıyoruz da “ne yapacaksınız, nasıl önlemler alacaksınız” demeye, cevap alamayacağımız için korkuyoruz!

11/07/2017 11:10
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.