“Cumhur” halktır. (Cumhurbaşkanı halkına karşı sorumludur.)

ads ads ads ads
28/01/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Yaşadığımız müzakere sürecinin tarihe çözüm mü yoksa çözümsüzlük kaydını mı düşeceğini bilmiyoruz. Gerçekte 20 aylık süreç boyunca “bilmediklerimiz” her zaman “bildiklerimizden” daha çok oldu!

Oysa masada görüşülen Kıbrıs Türk halkının kaderiydi.

Kuzey Türk Devleti ile birlikte bütünleşen o kaderin kalıcı bir çözümle tescil edilmesi çalışmalarıydı.

Adanın sahipleri olan iki halk arasında “kurucu devletler” olarak yeniden statüleşmesi görüşmeleriydi.

Tutun ki Kuzey’de oluşturulan KKTC’nin 42 yıllık varlığının siyaseten tanınması uğraşlarıydı.

Türk halkının kırk iki yıldır tırnakları ile kazarken terini kanını akıttığı topraklarını çözümle kalıcı vatanı yapacağı müzakerelerdi..

BU NEDENLE: Törenlerini daha dün yaptıktı.. Bugün de devam edecek. 27-28 Ocak ulusal Direniş Günü. Türk halkının özgürlük ve egemenlik savaşımında İngiliz’e karşı başkaldırışı.. “Bu adada en az Rum toplumu kadar biz de varız” haykırışı.. İŞTE bu halk hareketidir ki 1960 Zürih Londra Anlaşmaları ile oluşan Kıbrıs Cumhuriyetinin dışında değil, ortağı olarak yerimizi aldıktı. Bir Rum devleti değil, Türk-Rum halklarının oluşturduğu bir devlete ortak olduktu.

Kısaca “halk” her zaman en büyüktür. Millettir ki topraklarını vatan, varlığını devlet yapar. İlk söz de son söz de onundur.. DIŞLANAN BU HALKTIR? Müzakerlerin başından beridir BM’ler ve müzakerecilerin mutabakatı ile “gizlilik” ilkesine uygun bir süreç yaşanmaktadır. Bir yerde “müzakere sürecinin sağlığı ve müzakerecilerin rahat çalışıp daha sağduyulu karar verebilmeleri için tutun ki elzem bir tutumdu..

FAKAT: Açık seçik biliniyor. Rum siyasileriyle medyası bu gizliliğe hiç uymadılar! Hatta bizzat Anastasiadis’in kendisi bile özellikle Cenevre müzakereleri sırasında bir muhalefet lideri gibi aklına geleni, olanı biteni ayazlatıverdi! (Köşemi okuyanlar bilirler, müzakereler süresince Sn. Akıncı’nın Rum siyasileri ile medyasının “sızdırıldı” denilen “açıklık ve bilgilendirme” politikasına karşılık, sonuna kadar “gizliliğini” korumasını hep eleştirmiştim.) Oysa kendileri bu politikasını soruna kadar sürdürdü, Tutun ki ser verdi sır vermedi. Yani Kıbrıs siyasi sorununun elli dört yıldır kahrını çeken halk ve tabi temsilcileri “sürecin” dışında tutuldu! Biz “Köşeciler” bile yorumlarımızı Rum basını ile liderlerinin açıklamalarını değerlendirerek yapmak zorunda kaldık!

Buna karşın Sn. Akıncı ketumiyet politikasını hiç değiştirmedi. O kadar ki Hükümetin hem Başbakanını hem Dışişleri Bakanını “müzakerelerin” dışında tuttu! Bu konuda kendisine yönelik eleştirileri yüzde 64 oy ile halkın seçtiği Cumhurbaşkanı oluşunun politik gücünde karşıladı.. Fakat ayni halkın oylayıp iktidar yaptığı “hükümeti” nedense halk indinde kendi siyasi konumunun dışında tuttu, Kuzey’i savunurken hükümetini yok saydı!

ÖZGÜRGÜN HAKLIDIR. Sn. Akıncı son harita olayı ile bardağı taşırmış olmalı. Rum tarafına sunduğu ve şu anda BM’ler kasasında olduğu söylenen haritayı velev ki Ankara ile yaptı! Yahut kendi heyeti ile! Ne var ki Kuzey’deki halkın kaderini ilgilendiren böylesi çok önemli bir haritayı hazırlayıp sunum aşamasına getirirken ne KKTC hükümetini ne de “en azından” diyeceğimiz bir protokol gereği, Başbakan’la Dışişleri Bakanını bilgilendirmedi. Dolayısıyle devletin hükümetinden bilgi almak gereğini bile duymadı!

OLMADI! Çünkü kimse Sn. Akıncı’ya Kıbrıs Türk halkı adına harita hazırlayıp Rum tarafı ile BM’re sunma hakkı vermedi! İnsanların 42 yıllık hayatları, emekleri, yatırımları, toprakları, köyleri, kentleri, kısaca “varlıklarının” söz konusu olduğu Kuzey coğrafyasının (ki vatandır) halkını dikkate almadan, sormadan, bilgilendirmeden sunun yaptığı harita ile mahkûm mu yoksa ihya mı ettiği belirsiz bir kör karanlığın içinde bırakması, yanlışın da ötesi oldu! Oysa o harita gerekirse bir referandumla önce Türk halkı ile paylaşılmalıydı! Çünkü KKTC bir özel mal değildir ki! Dolayısıyle “Niteliği ile makamı ne olursa olsun” kimse Kuzey’i halka sormadan, ulusal konsensus sağlamadan istediği gibi parçalayıp doğrayıp harita haline soktuktan sonra Güney’e sunamaz! “Yazık” diyoruz! **********

DEVLETÇİLİĞİ İLGA EDERKEN, SERMAYE MONOPOLÜ MÜ YARATILACAK?

Türkiye’de gündemi Erdoğan yapar. Amerika’da Trump. Almanya’da Merkel… KKTC’de?

İşte geçen günkü, dünkü medyadan örnekler? Mesela Havadis gazetesi mertek kadar harflerle manşetten şu haberi veriyordu. “Tarımda debrem!” Sayıştay kararına uymayan ve eğer borçlanırsa batar dedikleri Genel Tarım Sigortası Başkan ve bazı üyeleri ilgili Bakanın isteği ile istifa etmişler!

Başka? Günlük hayatın akışında rutin süreçleriyle hep ayni sorunların haberleri! Ki bazen araya bir iki illegal olay sıkıştırılmakta müzakerelerle ilgili kim ne dedi dedikten sonra “dedikleri” yazılmakta.. Trafikte yine kimler çarpıştı, arabalar yollarda giderlerken nasıl uçtu? Veya bir babanın hazin ve talihsiz tacizi! Veya sanki memlekette hükümet yokmuş gibi iki GSM Operatörünün kendi aralarında anlaşarak “ceplerle internet kullanıcılarına” yağdırdıkları zam furyası!

İŞTE GÜNDEM: TC ile Enerji konusunda yapılan anlaşma gibi bazı ileriye dönük projeleri saymazsak tutun ki KKTC de gündemi et kaçakçıları, tacizciler, sürücüler, Bakanlık basan çiftçiler, hayvancılar ve artık hemen her gün hükümetin ajandasını okuyan sendika sekreterleriyle döviz vurgunundan dolayı insanların “battık mahvolduk” feryatlarını manşetlerinden duyuran gazeteler yapmakta.. Hiç biri de dişe tırnağa gelmiyor ama.. Dahası hükümetin o “büyük vaatleriyle” de örtüşmüyorlar! Mesela:

TC-KKTC “Mali Ve Ekonomik Protokol” olayı! Hükümetler gelip gidiyor ama hiç biri elini taşın altına sokup “reform” içerikli özelleştirme yapmıyor! Yapamadığının nedenini de artık hükümetlerin başında Demokles’in kılıcı gibi duran Sendikalarla “çalışanların” tepkilerine bağlıyorlar..

NEDİR bu tepkiler? “Özelleştirmeler yapılırken eğer rekabet yerine tekeli getirecekse, çalışanları mağdur duruma sokup işsizliğe mahkûm edecekse yapılmasın daha iyi!”

Bu bilinen toplumsal tepkiye karşın “rekabet” yaparken abonelerine hem kaliteli hem de ucuz hizmeti sağlayacak olan iki GSM Operatörü aralarında anlaşıp zam yapmazlar mı? Al sana “özelleştirmeleri gerçekleştirmesi beklenen hükümete nanik çeken “tekelci bir vurgun!” Ki iki şirketin anlaşarak birlikte ortak zam yapmaları resmen hem şike şike olduğu için de hem de illegal!

Kısaca gözlenen reformlar eğer “devletçiliği” ortadan kaldırırken yerine “sermayenin monopolünü ikame edecekse” hiçbir şeye dokunmayın bırakın her şey öyle geldi böyle gitsin!

 

28/01/2017 11:13
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: “Cumhur” halktır. (Cumhurbaşkanı halkına karşı sorumludur.), eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.