Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakış: (Yeni umudun ismi Akıncı.) (1)

ads ads ads ads
28/04/2015

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu şu: “Eroğlu’nun hezimeti, Akıncı’nın zaferi…” “HEZİMET:” Seksen bin mazbata mağdurunun bulunduğu… Bir o kadar kredi kartı borcu olanların mahkemelere taşındığı… Her yıl binlerce gencin üniversitelerden mezun olup işsizliğin pençesine düştüğü… Aşın işin gitgide vuslata kaldığı… Tarım kesiminin üretemediği, üretse bile pazarlayamadığı... Hayvan besicilerinin mağduriyetlerinin dinmediği… Ticaret erbabının, sanayicisinin ambargolar nedeniyle vizilediği, sektörlerin ayakta duramadığı KKTC’de…

Elbette ki o büyük “umut” oylanacaktı. Oylanacaktı ki “kara bahtlı Kıbrıs Türk halkının bahtı değişsindi!”

Bu umudun adı “çözümdü!” Vaat eden ise “Mustafa Akıncı…” Dolayısıyla hiç kimse “statükocu tavrı ile çözümü istemeyen Cumhurbaşkanı” olarak işaretlenen Derviş Eroğlu’nun “hezimete varan” yenilgisine şaşırmasın! Benzer olay Annan planı dönemlerinde de yaşandı! O dönemde de umuda yolculuğun politikacısı Talat’tı!

“ZAFER:” Mustafa Akıncı çok gerilerden geldi, öne geçti. İyi bir yarış çıkardı. Ve tüm diğer adaylara kıyasla en açık seçik çözüm vaadini Akıncı yaptı! Mesela Maraş’ı “çözümün anahtarı olarak lanse etti. O kadar tuttu ki olay, Anastasiadis’li Rum tarafını bile harekete geçirdi, çözüm umuduna yeni bir perçin daha vurdu.

Unutulmamalı: Akıncı’nın tüm bu seçim öncesi kampanyası “CTP desteğini almış da olsa tamamen TC dışında ve hiçbir etki tepkiyi içermeden “KKTC Cumhurbaşkanı adayı Akıncı’nın inisiyatifi” ile gerçekleşti.

O kadar tuttu ki kampanya Eroğlu’na yoğunluğunca oy vermesi beklenen TC kökenli yurttaşlar bile oylarını Akıncı’ya kaydırdılar!

FARKINA VARILMALIDIR: Denktaş, Talat, Eroğlu… Ve şimdi Akıncı dönemi.. Denktaş’ı geçmişten gelen farklı siyasi konumu içinde ayrı bir yere koyarsak sonrası cumhurbaşkanlarının hiç biri bir devreden fazla görevde kalamadı! Çünkü vaat edilen çözümü sağlayamadılar!

Şimdi “görevi” Akıncı yüklenecek! Salefleri gibi onun da iddiası büyük. Ben bu çözümü başarırım diyor. Üstelik topluma yansıtacağım dediği “aydınlık tasavvurları” da var! Ancak hâlâ çözüm uzağımızdadır. Ve hâlâ Rum tarafı ile masaya oturulduğunda “ne verip ne alacağımızı” bilmiyoruz! Hadi biraz da “eğer müzakereler başlarsa” diyelim ve sayfayı çevirelim:

**********

Akıncı ile başlayacak yeni müzakereler: (TC’deki 7 Haziran seçimleri de beklenecektir) (2)


Halk son Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile dördüncü kez “değişim” dedi. Bu kez Rum’un karşısında şansını deneyecek olan Akıncı olacak.

Peşin yazalım. Akıncı’nın çok iyi İngilizce Rumca bilmesi kesinlikle büyük avantajıdır. Bire bir konuşmalarda yahut pazarlıklarda kelimelerin siyasi ve hukuki anlamlarını sağa sola saptırmadan yerli yerinde kullanıp yerli yerine oturtmak çok önemli. Rahmetlik Denktaş hukukçu kimliği ile bu konuda çok başarılı olurdu.

Ötesinde çözüm için yapılacak “pazarlıklardan” öncesinden farklı daha başka hiçbir “değişiklik” aranmamalıdır! Ne Anastasiadis sempati ile yaklaşacaktır Akıncı’nın “diline” ne de Akıncı bayılacaktır Anastasiadis’in yudumladığı viskisine!

Masa başında Gambari sürecinden beridir devam eden ve Şubat 2014’de Eroğlu ile Anastasiadis arasında mutabakata varılan “başlık” hâlâ yerli yerinde durmaktadır! “Tek devlet, tek yurttaşlık, tek uluslar arası temsiliyeti içeren bir federal Kıbrıs…” Fakat: “Kuzey ve Güney kendi içlerinde özerk olurlarken, birbirlerine karışmayacak kadar da egemenlik haklarına sahip olacaklar.”

Bu haliyle “Merkezi Federal Devletin” Kuzey Güney kanatları kendi içlerinde kendi yerel yönetimlerinin de sahipleri olacaklar… Annan planındaki tanımı “iki devletti.”

NASIL OLACAKLAR: “Soruya bugüne kadar kimse cevap veremedi çünkü masa başında kavga etmekten öze ilişkin ilerlemeler sağlanamadı! Üstüne bir de Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarını diktiklerinde zaten kör topal devam eden müzakereleri bile sürdürmenin mümkünatı kalmadıydı!

Bunlar Kıbrıs sorunu cephesinden şu anda yansıyan ve bilinen siyasi görünümlerdir. Öte yandan:

7 HAZİRAN DA BEKLENECEKTİR: Türkiye’deki Genel Seçimler yapılmadan Lefkoşa’da müzakereler başlamış olsa bile sadece üzerinde mutabakata varılan konuların yeniden gözden geçirilmesi ile yetinilecektir! Kaldı ki Akıncı önce kendisi ile çalışacak kadrosunu oluşturacaktır ki bu da bir zamana ihtiyaç gerektirecektir. Tabii TC’deki seçimlere kadar müzakerelerin başlayıp başlamaması bizim tahminlerimizi aşar. Fakat Akıncı’nın iddialarına koyduğunca “KKTC’nin siyasi iradesini masa başında bir Kıbrıslı Türk babayiğiti olarak “ben” ekseni etrafında odaklaştırıp çözüm olasılığı yapması mümkün değildir. Bu iş Ankara’sız olmaz! Nitekim Erdoğan Akıncı’yı tebrik ederken, şöyle dedi: “Çözüm önceliğimizdir. Ancak her ne pahasına olursa olsun çözüm yaklaşımını benimsememiz mümkün değildir…”

Dolayısıyla siyasi sorunun çözüm için “ateşlenmesi” ancak 7 Haziran sonrasında beklenmelidir. Ha beklenmedik sürprizler olamaz mı? Olasılığı düşünmek tabi mümkündür de yorumlamak kolay değildir…

**********

Ve gelelim CTP-DP koalisyonuna: (Kaçınılmaz son yaklaşıyor!) (3)


CTP-DP koalisyon hükümeti “kerhen” görev yapan bir siyasi karmaşaya dönüştü. İki yaralı parti birbirlerine koltuk değnekliği yaparak ayakta durmaya çalışıyorlar! CTP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan Sibel Siber’i çıkarması beklenirken kime niyet kime kısmet Mustafa Akıncı’yı çıkardı! İnsana “Allah Allah bu nasıl iş dedirtiyor!”

DP onca “destek” lafazanlığına karşın, yandaşı olmasa da UBP ile birlikte Eroğlu’na siyasi hayatının en büyük hezimetini yaşattı! Vakti zamanında S.Denktaş’ın büyük muhatabı olan Eroğlu ile ilişkilerinin mayfoşiliği düşünüldüğünde “yoksa bu destek kerhen miydi” şeytanını da koyar insanın aklına! Sonuçta bu cephede yaşanan gerçek şu oldu: İki “kadersiz siyasi parti ve tabi iki kadersiz aday!

BUNDAN SONRA CTP-DP KOALİSYONU YÜRÜR MÜ? Akıncı müzakere kadrosunu oluştururken CTP’ye vefa borcunu ödemek gereğini duyduğunda tutun ki Özdil Nami’yi Görüşmeler safına katabilir. Çok isabetli olur. (Eğer vakti zamanında Derviş Eroğlu bu tip siyasi dengeleri gözetirken iç barışa da katkı sağlayacak tasarruflarda bulunsa mesela seçilmiş Özdil Nami’yi müzakerelerde görevlendirse, muhalefeti dışlamak yerine siyasi soruna müdahil edebilseydi, bugün Cumhurbaşkanı ve müzakereci olarak yerli yerinde otururdu! “Paylaşmasını” bilmeyenler yalnız kalmaya mahkûmdurlar!)

FAKAT: Bundan sonra CTP-DP’li Koalisyon hükümeti çok daha fazla rahatsızlık duyacaktır… Serdar Denktaş seçimlerde açık seçik Eroğlu’nu desteklemiştir. Daha önemlisi Kıbrıs siyasi sorununa yönelik tutumu ile Akıncı’nın tutumu arasında tırnaklı bir örtüşme yoktur.

Oysa müzakereler devam ederken Akıncı’ya en büyük desteği yine CTP verecektir! O zaman DP’li Serdar Denktaş ne yapacaktır?

Demek istediğimiz şudur. Bir süre daha mesela Kurultay’a kadar vaziyetler idare edilse de bu koalisyon hükümeti “erken seçimi ilan etmek için” yolcu Abbas’tır!

 

28/04/2015 14:05
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakış: (Yeni umudun ismi akıncı.) (1), eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.