DAĞ VE ŞEHİR BURSA- ULUDAĞ

ads ads ads ads
13/01/2016

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Anadolu’nun Avrupa kokan şehirlerinden biridir Bursa. Tarihi dokusu yanı sıra modern çarşı ve binaları ile görülmeye değerdir. Her ne kadar orada yaşayan halk, dört milyona varan nüfus ve özellikle son zamanlarda artan göç kabulünden şikayetçiyse de, gezilip görülmeye değer bir kent olma sıfatını üst düzeyde taşımaktadır.

Kentin her yerinde yeşil-beyaz renk hâkimiyetini fark etmemek mümkün değildir. Bu renkler Uludağ’a inen karın beyazlığından, Eski Bursa’nın yeşilinden alınmışmış. Kış aylarında Uludağ’ın kar beyazı şehrin üzerine yansısa da, yeşil oranı, artan betonlaşma nedeniyle bir hayli düşmüş. Bursalılar, yine de, Türkiye’nin beşinci şampiyon kenti unvanını getiren şehirlerinin futbol takımına bu renkleri yakıştırmışlar.

Bir dağ ile bir şehir, dünyanın başka bir yerinde bu kadar özdeşleşmidir bilemem. Ama Bursa ve Uludağ adeta birbirinin olmazıdır. İki sevgilidir onlar. Ve onları bir birine bağlayan nikâh gibidir teleferik. Öyle ki bu teleferik sayesinde Bursa’dan Uludağ’ın zirvesine ulaşmak sadece yirmi beş dakika tutuyor. Bu ulaşım aracı içinde seyahat ederken arkadaşlarımla birlikte, bizimde Girne’den St.Hilarion kalesine yakın bir noktaya , benzer bir teşekkülü neden kurmadığımızı düşünerek hayıflandık . Girne limanında yemek yiyen bir turistin, böyle bir olanak olması durumunda, kahvesini tarihi kalede içmek isteyebileceğini düşündük. İnsan seyahatte de olsa kendi ülkesini düşünmeden edemiyor işte.



Biz küçük ama sorunlu adamızı şimdilik unutup, konumuza yani Bursa’ya dönelim.

İpek Böcekçiliği, tekstil sanayi yanı sıra otomobil sanayinin de merkezi olmuştur. Bu yönü ile Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlamaktadır. Tarihi dokusu da son derece önemlidir. Birinci Bayezit tarafından yaptırılan Ulu Cami, ilk Osmanlı döneminin Selçuklu mimarisi etkisinde yapılan en önemli eserlerindendir. Bu caminin bir başka önemli özelliği ise namaz kılma alanı olarak, Türkler tarafından yapılan en büyük cami olmasıdır. Nitekim Evliya Çelebi bu camiyi “Bursa’nın Ayasofya’sı” olarak tanımlamıştır.

Yeşil Cami de şehrin bir başka önemli sembolüdür. Yeşil adını üstündeki çinilerden almıştır. Yeşil Cami bahçesinde “Yeşil” diye anılan ama bana göre rengi aslında Türkuaz olan ve Çelebi Mehmet ile ailesinin gömülü olduğu “Yeşil Türbe” bulunur. Buranın ilginç hikâyesi ise, Çelebi Mehmet’in, ailesinin bazı fertleri ile birlikte gömüldüğü türbeyi, ölümünden kırk beş gün önce ziyaret edip beğenmesidir.

Belediye eski eserleri tekrar restore ederek halkın ve ziyaretçilerin hizmetine sunma yolunda bayağı yol almıştır. Eski Osmanlı mimarisi olan hanlar ve çarşılar gerçekten tarihin içinden adeta fışkırmaktadır. Özellikle “Eski ipek Han” bizim “Büyük Han’ı” andıran mimarisi ile beni etkileyendir.



Tophane Parkı yakın zamanda restore edilen bir başka tarihi alandır. Buranın tarasından Bursa’yı panaromik olarak seyretme imkânı da vardır. Tarihi saat kulesi yanı sıra , Orhan Gazi ve yakınlarının türbeleri de buradadır. Parkın nezih bir bölgesi ise İstiklal Savaşı sırasında bu bölgede şehit olanların yattığı yer olarak ayrılmıştır.

Bütün bunlara karşın, Bursa’da beni en çok etkileyen şeyi sorarsanız, hiç tereddütsüz Muradiye Külliyesi içindeki türbelerdir derim. Burası adeta Osmanlı’nın ilk dönemlerinin resmi mezarlığı gibi durmaktadır. Osmanlı hanedan üyelerinin türbelerinin yer aldığı külliye içinde 12 türbe bulunmaktadır. Bursa’nın Osmanlı türbeler şehri olarak anılmasında büyük bir paya sahip olan külliyenin bahçesinde yer alan türbeler, adeta hüznün acı meyveleri gibidir. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren yüz yılı aşkın bir dönem içinde peyderpey yaptırılan bu komplekste ; Hüma Hatun (Hatuniye) Türbesi, Şehzade Alaaddin Türbesi, Şehzade Ahmed Türbesi, Şehzade Mustafa Türbesi, Şirin Hatun Türbesi, Gülruh Hatun Türbesi, Ebe Hatun (Fatih Sultan Mehmed’in Ebesi) , Şehzade Mahmed Türbesi, Mükrime Hatun Türbesi, Gülşah Hatun Türbesi, Saraylılar (Cariyeler) Türbesi bulunmaktadır.

Beni etkileme sebebine gelince, her hükümdarın kardeşlerini bazen de öz oğullarını öldürüp sonrada onlara adeta ebediyete kadar kalacak mezarlar yaptırmış olmalarıdır. Açıkçası ben, devletin bekası için yapıldığı iddia edilen bu cinayetlere karşı, padişah olanların böylesine güzel mabetler yaparak vicdan rahatlatma yolunu seçtiklerini düşünmeden edemiyorum.

Bursa şehir merkezinde, şaha kalkmış at üzerinde seferi kıyafeti içinde tasvir edilen Orhan Gazi ise kentin, bir Cihan İmparatorluğunun başkenti olma onurunu taşıdığının adeta işareti gibi durmaktadır.

Uludağ’ı Bursa ile bir tutan bir başka arma da Uludağ Üniversitesidir. Kentin bu güzide kalburüstü üniversitesi dağın ismi ile anılmayı seçip şehre değer katmıştır.

Uludağ , Marmara bölgesinin en yüksek dağıdır. Kış sporlarının yapıldığı önemli bir turizm merkezidir. Üzerinde bulunan lüks oteller içindeki sıcak ortam , dışarıda eksi yirmileri bulan hava ısısına meydan okurcasına kayak ve kar meraklısı turistleri beklemektedir. Ulaşım kara yolu yanı sıra, daha önce de bahsettiğim teleferik ile de olabilmektedir. Yol biraz virajlı olmakla beraber geniştir. Kışın yolun kardan kapanmaması için yetkililer yoğun olarak çalışırlar. Başaramadıkları ve yolun karla kaplandığı zaman ise çok nadirdir.

Teleferik ise sabah sekizden akşam sekize devamlı çalışmaktadır. Bir kabin sekiz kişi almakta ve yirmi beş dakikada hedefe varılmaktadır. Kişi başına gidiş dönüş otuz lira alınarak belediyeye ciddi bir katkı da sağlanmaktadır.

Yine telesiyej denilen açık teleferik ile oteller bölgesinden dağın zirve noktalarından birine gidebilir, orada sıcak şarap, çay veya salep içebiliyor, sucuk ekmek yiyebiliyorsunuz.

Kaymasanız da olur orada. Yeter ki kardan ve soğuktan tırsmayın. Mutlaka eğlenecek bir şeyler bulursunuz.

İşte böyledir Marmara Bölgesinin dillere destan “Şehir ve Dağ” efsanesi. Daha da iyi anlamak için gidip görmek lazım. Hadi hazırlayın bavulları…



ANLAYAMADIKLARIM

Girne’de Semih Sancar Caddesi sağında solundaki zeytinlik alan yok edildi. Yerine apartmanlar kalkıyor. Sorması ayıp ama bundan böyle artık, turizm başkentimizi “Yeşil Girne” yerine “Beton Girne” diye mi tanıtacağız? Anlayamadım da… 

13/01/2016 12:24
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Bülent Düzdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.