Dedemden Yadigardır Kıbrıs Sorunu Bana!

ads ads ads ads
14/05/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Ölümünden az öncesi hayatı ile hatırlarım dedemi.. İskeleli Ahmet! Bir zamanlar İngiliz’in zaptiyesiydi.  Babası Arif efendi imamdı! Hâlâ hatırlanıp söylenen Türk cemaatına özgü imamlardan! Okuduğu Arapça kuranı anlayamayacak, Arapça harflerle Türkçe  yazılmışsa tefsirini yapamayacak imamlardan!  Tuzla’daki caminin mescidinde talebelerine sadece kuran okumaları için döve söve hocalık yapmaktan öte niteliği olmayan! Ki o dönemlerde Rum tarafında bugünkülere benzer tedrisat ve  öğretmenleri ile hemen her büyük yerleşim yerinde, ilk, orta ve liseye kadar okulları vardı!

       Okullaşma! Rumlar’ın bize attığı çok önemli fark olmalı. O okullaşma farkına tedrisatlarını da eklediniz mi bugünlere kadar gelir ve niçin Meclislerinde 1950’ler Enosis Plebisitini anma kararı aldıklarını çok da iyi anlarsınız çünkü 1878’den beridir okullarında kiliselerinde yaşatılmaktadır, dolayısıyla  vardır!

Burada bir parantez açıyorum:  (İnsanlarımızın “hatıralarını” yazıp kitaplaştırmalarını bu yönü ile önemsiyorum.  Çünkü   toplumsal yapımız yanı sıra “Türk Rum ilişkilerini de anlatırlar. Bu anlatılanları üzülerek okurum! Çünkü:

       Bir Osmanlı adası olmamıza karşın 1571’den sonra hiç Rum nüfusu kadar olamadık, hep azınlık kaldık!

Dolayısıyla Rum kadar iş güç sahibi de olamadık hep Rum’un işçisi olduk!

Rum kadar zengin, Rum kadar okumuş, Rum kadar ticaret erbabı da olamadık..

FAKAT: Asıl sorun neydi bilir misiniz? Rum kadar “mefkûre” sahibi de olamadık!  Onların Osmanlı döneminden başlayan “Enosis idealarının” karşısına bir ulusal Türk ideali çıkaramadık! Onlar kadar eğitimli olabilmek için çabalamadık! Adadaki toprakların çoğunluğunca bizim olduğu dönemlerde “ağa paşaydık” ama kazanımlarımıza sahip olamadık!

       FARKINDALIK:  Halâ devam ediyor!  Mesela onlar için Kıbrıs adası kendilerine layıktır! Ve halâ kendileri için ada, kendilerinindir! Tek eksiği “siyasi sahiplikleridir!” Mücadele ediyorlarsa bunu gerçekleştirmek içindir!   

       Ya biz? Aklımızı başımıza düşüren ne rahmetlik Dr. Fazıl Küçük’tü ne  Necati Özkan’la arkadaşları! Rauf Denktaş, Osman Örek’lerle falan arkadan geldiydi!  Hayır ama! Aklımızı başımıza düşüren bu liderlerimiz ve arkadaşları değil, bizatihi Rum’un kendisiydi! Dürtüleri, eylemleriydi! Enosisiydi! Ada egemenliği hayaliydi! EOKA’dı! İngiliz’e başkaldırısıydı!

Biz uyudukça Rum liderlik ve kilisesi dürte dürte, yetmediği yerde başımıza vura vura, o da yetmediyse öldüre öldüre  uyandırdı bizi!

OYSA! Sabırla bekleseydi, korku salmasaydı içimize, öldürmese, toplu mezarlara koymasa, açıktan meydan okumasa, Kıbrıs Helendir Helen kalacaktır diye yarım asır bağırmasa…

O Enosis çoktan gerçekleşirdi! Çünkü her arbedenin ardından gelen  “barış” bizi biraz daha Rumun yaması yaptı! Hiç kurtulmadık işçisi, acentası olmaktan!

Allah “mazlumdan” yanadır ama! Şaşırtır da saptırır da! Nitekim Makarios siyasi ihtiraslarının kurbanı oldu! Eğer 1960 Zürih Londra Anlaşması ahkâmında oluşan “Kıbrıs Cumhuriyetine” tahammül edebilse, dayanabilseydi azıcık, o devlet yapılanması içinde erir gider, öteden beri hedefleri olan “osmosisi” gerçekleştirirlerdi! Dayanamadı, tahammül edemedi! Üstelik 1963’de Akritas planı ile Türk halkına yönelik saldırıya geçince  uyuyan bir başka gücü uyandırdı! Türkiye’yi!

Ve bu kez de “Kıbrıs Türk halkının kendi inisiyatifi ve bilinçli direnişinden kaynaklı olmayan bir gelişimde bizzat Makarioslu Rum’un yanlış ve eceleci hareketi   nedeniyle oluşan  yeni siyaset ortamına Türkiye daldı..

       Rum tarafı için bundan daha büyük hayal kırıklığı olamazdı! Zaten o şaşkınlıkla budalalığıdır ki 1963’de kaybetti Rum bu davayı! Şimdi uzatmaları oynamaya çalışıyor ama nafile!

Tabi eklemekte yarar var: 1974’deki darbe hareketi de aceleci ve yanlıştı!  Ki bir kez daha kaybetti Rum tarafı o darbeyle!

YİNE KAYBEDECEK! Çünkü yine çok acele ediyor ve zaman içinde Kuzey’de oluşan “neo barışçı” ve “hemen çözüm” yanlısı  Türk yandaşlarını da kaybediyor! Çünkü açık seçik 1958’ler politikasını ayazlatıyor! Neyse yedisinde yetmişinde de öyle olduğunun ispatını  çakıyor, bu kafa ile bu Rum’dan ne köy olur ne kasaba dedirtiyor!

       ŞİMDİLER! Rum’un oyununu bozduk ama kafasını değiştiremedik. Üstelik yavaştan yavaştan Rum bizdeki bazı kafaları değiştirmeye başladı!

Bilir misiniz ne zaman işitsem sinirlendiğim bir “söylemin” yıllarca süren tiryakiliği yaşandıydı. Ne zaman bir toplantıda yahut  yarenlik ortamında   siyasi sorun konuşulacak olsa “dayanan kazanacak” denirdi ve hep “zamana” oynanırdı! Zaman aktı ki öncesini es geçtim tutun ki 42 yıl! Hâlâ kazanan yok! Demek ki çözümün zamanı gelmedi henüz!

14/05/2017 13:16
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.