Deliler

ads ads ads ads
29/05/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


“1898 yılının sonbaharında şiirlerini bir araya getirdiği Romantik Şarkılar (Romantische Lieder) isimli eserini yayınlamıştır,  1899 yılının yazında da “Eine Stunde hinter Mitternacht “ (Gece yarısının bir saat ardında) adlı düzyazılardan oluşan eserini çıkarmıştır. Eserlerin her ikisi de ilgi görmemiştir. “Romantischen Lieder” adlı eser, 600 adet basılmış, iki yıl içinde 600 kitaptan yalnızca 54 tanesi satılmış, Eine Stunde hinter Mitternacht adlı eser de, bir baskıda 600 adet basılmış ve çok yavaş bir şekilde satılmıştır.”

Yukarıdaki alıntı ünlü yazar Hermann Hesse (1877-1962)’in hayat hikayesinden alındı.

Buralarda herkes okul bitirir ama kitap okumaz.

Kitap yayınlayan bir yazarımızın kitabı çok satmıyorsa,

Görüldüğü gibi mesele değildir,

Birçok dünya yazarı da bu hayal kırıklıklarından geçip gitmişlerdir.

Önemli olan yazmaktır.

O, bir yerlere gider…

Görüşmelerin akamete uğramasının üzerinde de pek durulmamalıdır kanımızca.

İlk kez olmadığına göre…

Adından söz ettiğimiz yazarın hayatından anlaşılan yazıları ta kıvama gelsin yazmaya devam etmiştir.

Demek ki her şeyin kıvama gelmesi gerekiyor.

Çözüm meselesi de böyle bir şey olsa gerek.

Yarım asır falan deniliyor ama,

Demek ki kıvamına gelmemiş.

Bu kıvamın ne olduğu daha çok önemlidir belki de ki bunun üzerinde durulmuyor pek.

Çözüm şekli hangi kıvamı almalıdır?

Çözümün kıvamı nedir?

Ya da hangi çözüm kıvama girebilir, hangisi girmeyebilir.

Zaman gösterecek…

Yaptığı resimlerinin yaşarken değeri bilinmeyen dünyaca ünlü Hollandalı ressam Vincent Willem van Gogh’un hayat hikayesi içler acısıdır.

Zihinsel sorunları yüzünden akıl hastanelerinde yatmış, yıllarca tedavi görmüştür.

Kendisine “deli” dedikleri de söylenmektedir.

Esasen Hermann Hesse’in de buna benzer sorunları vardı.

Ve babası tarafından sinir hastalıkları hastanesine götürülmüştü.

Yazar kaleme aldığı bir mektupta babasına,

“Bu olayda artık kimin aklının eksik olduğu konusunda endişelenmeye başladım” diye yazmıştır…

Nihayetinde Hesse yaşarken birçok ödül almış, eserlerinin anlaşıldığından emin olabilmiş, bunun gururunu yaşamıştı.

Ancak ünlü ressamın eserlerinin değeri neden yaşarken anlaşılmamıştı?

Sorun neredeydi?

Ahalide mi, sanatçılarda mı, tablo simsarlarında mı bilemem.

Yoksa denildiği gibi bazen kör ölür badem gözlü mü olur?

Bu durum birçok klasik bestecinin de başından geçmiş,

Eserleri onlar öldükten sonra anlaşılmıştır ki onların da bazıları kafadan çatlaktı.

Bugün AB marşı olarak da kullanılan ünlü müziğin ünlü bestecisi Beethoven da az çatlak değildi…

Çözüm meselesi de kim bilir bundan böyle delilerin işidir.

Yoksa her gelen aynı şeyleri söyleyip yaparsa, bu iş kıvamına nasıl girecek?

Ama sorun,

Muhterem iki cemaatten deli çıkmamasındandır belki de…

29/05/2017 10:17
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.