Devletimizi yönetimlerimiz harcadı!

ads ads ads ads
21/09/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Şimdi kaç kişi Rahmetlik Denktaş’ın bir gecede “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini” ilan ettiğini hatırlar?

       Bazı muhalifler hayal kırıklığı geçirip şoke olurlarken, devlet  olma özlemlerinde yaşayan yurttaşlar da sevinçten ağladılardı…

       Fakat o 1983 Kasım’ından  bu yana Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tarihi ve siyasi yönüyle öneminin kritiğini  çok az kişi yapabildi. Mesela hafızam beni yanıltmıyorsa kuruluşunun siyasi yönünü “felsefesi” ile birlikte ortaya koyan bir kitap da yazılmadı! Sadece gazetelerdeki makaleler, köşe yazıları ve de zaman zaman atılan nutuklarda “adına” değinildiğince kalakaldı!

       NEDEN? Çünkü “Denktaş’ın devleti” oluştan  kurtarılamadı!

       Oysa KKTC bazı kafalardaki “Kıbrıs Cumhuriyetine dönüş” efkârının önüne barikat çektiydi!

        “Yeniden birleşik Kıbrıs” hayalini yıktıydı! 

       İki toplumlu federasyona giden çözüm arayışlarında “iki devletli” bir formülün dayatılmasına vesile olduydu!

       Kıbrıs Türk toplumu KKTC sayesinde tam teşekküllü Anayasal ve demokratik yapısıyla tarihinde ilk kez “çağdaş” bir devlet olurken, Rum çoğunluğunun karşısına bu nedenle “siyasi eşitliğini” savunarak dikildiydi…

       ÖYLE Mİ? Evet ve hayır! Çünkü ve ayni zamanda bu devleti hiçbir hükümet ve lider halkına sevdiremedi! Sevdiremediği için de Kıbrıs Türk halkına kazandırdığı siyasi ve sosyoekonomik büyüklükle önem  anlaşılamadı!

       Çünkü gelip giden yönetim takımları bu devletin sefasını değil, halka cefasını çektirdi!

       Çünkü “çözümsüzlüğün” de “tanınmamışlığın”  da bizatihi “çözüm ve tanınmışlık” olabileceğini hiçbir yönetim erki ile lider ispat edemedi!

       Çünkü bu devlet Yönetimleri sayesinde  halkın   beklentilerine cevap veremedi!

       Çünkü ne zaman müzakere masasına oturulsa “lağvedilip yerine federal sistemin oturtulması pazarlıkları yapıldı!”

       Çünkü bu devlet yöneticileri sayesinde ranta, pisliğe, trafiğe, yalancılığa dolandırıcılığa, illegal olaylarla popülizme, partizanlığa yenik düşürüldü! Olumsuzluklara teslim edildi!

       Çünkü Yanlış nüfus kaydırmalarıyla bu devletin karakteristik ve  demografik yapısı bozuldu!

       NEDEN SEVİLSİN? Neden istensin ki?...         Evet bunu da anlıyorum:   “Tüm olumsuzlukları yan yana koyarak her “devleti karalamak” mümkündür!

       İnsaf ama! Aradan 43 yıl geçti hâlâ ayaklarımızın bastığı toprakların, arazilerin kavgasını yapıyoruz! Rant bitmedi itmedi! Çarpık yapılaşmalar yüz karamız oldu!.. Pislik ulusal bayrağımız! Trafikteki arabalarımız da taputumuz!

       İnsan vatan dediği böylesi bir coğrafyaya neden devlet sevgisiyle inancını bağlasın ki?  

                           **********                              

       EĞİTİMDE YAŞANAN KAOS BİTMEDİ BİTMEZ DE!

       Gündemden kışılayıp kaçırtamaz, söküp atamaz, görmezden gelemezsiniz.. Çünkü “Eğitim” başlıklı sorun, sadece ciddiyetsizliklerle ihmallerin sorgulamasında değil, memleketin bugünü ve yarını açısından da “birincil” sorundur..

       Çünkü konu “gelecekler için çok iyi yetişmesi gereken insan unsurudur.” Çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesi, eğitim ve öğretim yönünden donanım kazanmalarıdır. Bu da eğitimde:

       Öncelikle “huzuru” gerektirir! Ki bu memlekette yoktur!

       Öncelikle ciddiyeti, planlamayı, denetimi gerektirir. Onlar da yoktur!

       Öncelikle alt yapıyı, icraatların takvimlendirilmesini, tam zamanında sonuca ulaşılmasını, çok çalışıp çok gayret gösterilmesini gerektirir! Yokturlar!

       Nitekim:  tüm  bunlar yıllardır söyleniyor, yazılıyor, “uyarı” haline getiriliyor. Sonuç ortada!                                                                     Ki daha yeni ders yılına başlanmadan  sendikalar, muhalifler, medya; “bu gemi nasılsa batacak, bir kazma da biz vurup deliği büyültelim ki bir an önce dibi boylasın” demeden Eğitim Bakanlığını “hastasını kurtarmaya çalışan doktorlar gibi uyardılar, “aman ha dediler gecikmeyin, eksiklikleri tamamlayın…”

       Okullar açılmadan hiç bir Bakanlığa nasip olmayan çok olumlu ve uyarıcı bir  kampanya yürütüldü, öğretmenler sendikaları adeta Bakanlığa koltuk değnekliği yapmak istedi.. Ne oldu ama?  İşte mal meydanda!

       Sn. Bakan başaramadın sınıfta kaldın! Size “istifa edin” demek hakkında değilim ama “gerçekten istifa etmelisiniz!”

                                        ***

       BİR DİĞER SORUN: Memleketi zaten sorma gir hanına çevirdik. Artık defakto nüfusumuzun ne kadar olduğunu da bilmiyoruz çünkü gelenin gidenin hesabı yok!

       Bu konuda “KTÖS Genel Sekreteri Elcil bakın Havadis gazetesinden Duygu Alan’a ne söyledi: “…Bizde ne geçici ne  kalıcı bir çözüm üretme anlayışı bile yoktur! Hükümet “çalışma iznine” kural getirmelidir. Eğer bu ülkede “çalışma izni ile ikamet eden kişi ailesini de ülkeye getirecekse, işverene bir ek vergi ödeme kuralı getirilmelidir. Bu hem caydırıcı olur hem de verginin ödenmesi halinde devletin kasasına da para girer. Bu para da eğitime harcanır…”

YANİ: Bütün bunların  gerçekleştirilmesi için ille de bir yerlerden sorunların patlayıp çatlayıp olanca koku ve zararlarıyla ortalara saçılması mı gerekir? Bu nasıl bir yönetim ve anlayışıdır?                                                                                      

     **********

KISACA TAKILDIĞIM:        (OMBUDSMANIN İŞİ KOLAY!)                                           

        Ombudsman yani Yüksek İdare denetçisi Emine Dizdarlı 6 aylık raporunu yayımladı. 59 şikâyet aldığını çoğunun İçişleri Bakanlığı için geldiğini bunların çoğunun da  “Tapu ve Kadastrodan” olduğunu açıkladı. Yine Dizdarlıya göre 2016’da 114 başvuru alındıydı.    Hemen yazayım. Şikâyetler çok az! Dolayısıyle Sn. Ombudsmanın işi kolay!.               Bir  kez daha anlıyorum ki bu halk kahvede, meyhanede, yollarda, işyerlerinde, dairelerde falan bas bas bağırarak her bir sorundan şikâyet ederler ama, asıl  “yetkili ve sorumlu mercilere” bu  şikâyetlerini iletmezler! Hem de memleketin sorunlara battığı gerçeğinde!

Bu, “bana ne” denen bir yurttaşlık sorunudur! Ki insanlarımız  bu “şikâyetler” konusunda sanıldığı kadar duyarlı ve cesur değiller.   Buna karşın hepimizde o “Kıbrıslılık” vardır ama: “Lafazanlık!”

21/09/2017 09:19
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Devletimizi yönetimlerimiz harcadı!, eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.