'Dört özgürlük' yalanı ve başkanlık koltuğu

ads ads ads ads
22/05/2017

ads
'Dört özgürlük' yalanı ve başkanlık koltuğu

Cyprus- Mail köşe yazarı Loucas Charalambous, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis'i eleştiren yazısında "Kıbrıs’ın 75 milyon Türk’le dolup taşacağını iddia ederak vatandaşları (genç öğrenciler de dahil olmak üzere) korkutmaya çalışıyor. Bu hesaplanmış yalan bir anlaşmaya varma olasılığını yok etmeyi amaçlıyor. " dedi

İŞTE O YAZI:

Cumhurbaşkanı Anastasiadis, geçen Pazar "ülkem bölünecekse, ülkem tehlikeye girecekse, Helenizm tehlikeye girecekse başkanlık koltuğunu ne yapayım?” diye sordu. Ayni zamanda, kendisini yargılayan, eleştiren ayrıca kendisini zorla ikna etmek veya eleştirmek isteyen tüm herkese “halkının önüne herhangi bir çözümle gelmeyeceği” garantisini verdi. 

Şaşırtıcı bir şekilde, Cumhurbaşkanı, herzamanki gibi kendisine yöneltilen soruları cevaplama zahmetine girmedi. Ancak burada kendisi adına bunun cevabını ben verebilirim. Kendisi dahil olmak üzere, Cumhurbaşkanı olarak görev yapan herkes başkanlık koltuğunu aynı neden için-oturmak için- kullanmaktadır. Ve Anastasiadis bu koltukta oturmanın nasıl bir anlam taşıdığını çok iyi bilmektedir. Hele bir de bu koltukta oturmanın getirdiği dizginlenemeyen tutkusu her şeyin kabul görmesi anlamına geliyorsa, bu, dünyanın en iyi koltuğu olmalıdır.

Cumhurbaşkanı’nın sorusu göze çarpan bir çelişki içeriyor. Ülkesi bölünme tehlikesi altında değildir. Ülke zaten 43 yıldır bölünmüştür; hatta 1964 senesini başlangıç noktamız olarak  alırsak bu bölünmüşlük 53 yıldır devam etmektedir. Ülkesinin zaten bölünmüş olduğunu düşünürsek Anastasiadis neden başkanlık koltuğuna ihtiyaç duyuyor? Madem ki bu durumdan hiç keyif almıyor, neden bölünmüş olan ülkesinde tekrardan koltuğa oturabilmesi için yeniden seçim kampanyası başlatmıştır? 

Mantıken, bölünmüş ülkesinin başkanlık koltuğunu istemediği için yeniden seçilmekle ilgilenmediğini duyurmalıydı. Ayrıca, Cumhurbaşkanının -"ülkem bölünürse"- sözleriyle gelecek zamanda konuşması da ilginç bir durum. Ya dili iyi bilmiyor veya Kıbrıs'ın 43 yıldır bölünmüş olduğunu fark etmemiş ya da hepimizi tuzağa düşürdüğünü düşünüyor.

Hepimizi kandırdığını düşündüğü sonucuna vardığım ilk iki açıklamayı gözardı edeceğim. Kısa bir süre önce bu davranıştan bazı örnekler verdim ve burada da başka bir tane daha var. Anastasiadis'in barış sürecinden kaçma girişiminde elindeki esas koz olan ve nam salan "dört özgürlük” konusundan bahsediyorum.

Yakın bir tarihte, DISI başkanı Averof Neophytou bu meseleyi olabildiğince net bir biçimde açıklamıştır. Maastricht Antlaşması’nın 6. maddesinde (kişiler, mallar, hizmetler ve sermayenin serbest dolaşımı) yer alan dört özgürlükler arasında son üçü Türkiye’nin AB ile olan gümrük birliği kapsamında olduğundan, bu herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Bunlara yapılan herhangi bir atıfta bulunulması açıkca aptalcadır. 

Kişilerin serbest dolaşımı meselesi mevcut şartlar altında Annan planında (3. Maddesinde) mümkün olan en iyi şekilde ele alınmıştı. 19 yıllık bir geçiş dönemi için (veya Türkiye Avrupa Birliği’ne girene kadar), Kıbrıs’ta yaşama ve çalışma hakkına sahip olan Yunan vatandaşlarının sayısı Rum nüfusunun yüzde 5’i ve Türk vatandaşlarının sayısı ise Kıbrıs Türk  nüfusunun yüzde 5’iyle sınırlandırılmıştı. Bu, bugün Mustafa Akıncı tarafından açıkça ortaya konan Türk talebidir. 

Son zamanlara kadar Anastasiadis’in büyük bir başarı olarak kutladığı iki toplum arasındaki nüfus oranının korunması için yapılan anlaşmaya göre, 40.000 Yunan vatandaşı ve 10.000 Türk vatandaşından bahsediyoruz. Gerçekte, bugün yaklaşık 20.000 Yunan vatandaşının varolduğu göz önüne alındığında, bu rakam maksimum 5.000 Türk olacaktır. 

Anastasiadis’in şu anda büyük mesele haline getirdiği şey budur. Aşikar bir halde yalan söyleyerek, Kıbrıs’ın 75 milyon Türk’le dolup taşacağını iddia ederak vatandaşları (genç öğrenciler de dahil olmak üzere) korkutmaya çalışıyor. Bu hesaplanmış yalan bir anlaşmaya varma olasılığını yok etmeyi amaçlıyor. 

Cumhurbaşkanı şu soruya cevap vermeli: “dört özgürlük” kapsamında beş veya on bin Türk’ün  burada yaşama ve çalışma hakkına sahip olacak olması,  Mağusa’yı ve Güzelyurt’u Türklere bırakıp, Türk askerinin sonsuza dek Kıbrıs’ta kalması pahasına   bir anlaşmaya varılmamasını haklı çıkaracak kadar büyük bir problem midir?Bir anlaşma olmazsa, bir milyon Türk kuzeye gelebilir. Bu, Cumhurbaşkanını rahatsız etmiyor mu?

Öyleyse, Sayın Cumhurbaşkanı iki yüzlülüğü bir kenara bırakın. Kıbrıs sonsuza dek bölünmüş kalacak (bir gün Türkiye’nin ili olmazsa) ve bunun en büyük sorumlusu siz olacaksınız. Varsayıldığı gibi bölünmüş bir ülkenin başkanlık koltuğunu istemiyorsunuz, neden bu kadar kararlı bir şekilde bu koltukda oturmaya devam ediyorsunuz?

Cyprus Mail - 21 Mayıs 2017 | Loucas Charalambous

Kaynak: http://cyprus-mail.com/2017/05/21/four-freedoms-lie-presidents-chair/

22/05/2017 17:14
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Loucas Charalambous
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.