Dünya değişti, bölge değişti, Kıbrıs hâlâ 1960’a takılı!
15/09/2017
Eşref Çetinel
“Federasyon” ve “Birleşik Kıbrıs” çığlıkları arasında hiçbir politika değişikliğine gitmek gereğini duymadan yıllardır çözüm arayışları sürdürmenin mantıksızlığı, her defasında başarısızlığa toslanılmasıyla ispatlıdır!
Nitekim aradan yarım asır artı 7 de yıl geçti Rum’un hâlâ diline pelesenk çözüm, “Kıbrıs Cumhuriyetinin evrimleşmiş halidir!” Anastasiadis hazretleri ne zaman ağzını açsa KC’ini hatırlatıyor çünkü adamlar hâlâ o “cumhuriyetin” yüzü suyu hürmetine dünya devleti olma saltanatı sürüyorlar hem de yıkan kendileri olduğu halde!
BÜYÜK DEĞİŞİMLER: Kıbrıs adası belki 1960’lardan kalma aynen sürüp giden bir antik sorundur ama, dünya ve “bölge” öyle midir? Şimdi hiç anlatmaya gerek yok ama savaşlarla felâketler, büyük siyasi değişimlerle yeniden saptanmaya çalışılan sınırlar, Akdeniz’e inen Rusya gerçeği ile “benim dediğim olacaktır” direnci ve kararlığındaki Amerika’nın hallaç pamuğu gibi attığı Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’i yarım asır öncesi siyasi ve sosyoekonomik konumu ile değerlendirip kıyısındaki adayı hâlâ “birleşik Kıbrıs” yahut “federal Kıbrıs” olarak düşünmek mümkün mü?
Ki bu adada savaşlar oldu, sınırlar değişti, yeniden çizildi! İki devlet gerçeği çözümün mihengi haline geldi, ancak Rum’un kafası tırnak kadar değişmediğinden artık bu adada bölgedeki büyük değişim nedeniyle Türkiye’nin de daha büyük çıkarları olduğunu ve bunlardan vazgeçemeyeceğini anlayamadı!
O kadar anlayamadı ki “eğer Türkiye aradan çekilse zannediyor ki Kıbrıs Türk halkı ile Rum halkı birleşik Federal Kıbrıs’ı oluşturacak! Tabi istediğince!
“YEDİRMEZLER!” (2003’lerde ve daha sonraları Kanal T’de arkadaşım Özer Raif’le “Bizden Size” diye haftalık bir program yapardık. Ne zaman bu “yedirmezler” kelimesi dilime takılsa o Tv. Günlerini hatırlarım. “Referanduma” hazırlık arifesinde “evetçilerle-hayırcılar” kavga ederlerken KKTC kendilerini sığmadıydı da bir uçak dolusu gazeteci TC’ye giderek oradaki bir Tv. Programında yetmiş milyonun önünde sürdürdülerdi kavgalarını! Sonuç bizden “evet,” Rumlardan “hayır” çıktıydı çünkü Annan planı Kıbrıs’ı “yemelerine” cevaz vermiyordu! Çünkü kimseler, ABD ve Rusya başta olmak üzere Kıbrıs’ı ne Rum’a ne Türk’e ne Yunanistan’a ne Türkiye’ye yedirme stratejinde değildi! Yani o “yedirmezler” kelimesi yıllar ötesinden gelir ve biline ki hâlâ Kıbrıs’ı hele bu “bölge” koşullarında ‘mesela diyelim’ Rum’a yedirmezler!
Peki çözüm? (Yarın federasyonu neden önce Türkiye ile inşa etmeyelim” diye soracağım? Ve ekleyeceğim: “Eğer self determinasyon hakkımız varsa ve BM’lerce tescilli, “etnik halkların katılım ve ayrılma hakları” bulunuyorsa neden o “katılımı” TC ile oluşturup federal sistem haline getirmeyelim? Rum ile olur da TC ile mi olmaz!
“BÜYÜK DÜŞÜNELİM” DERKEN ŞU CÜCE OLAYLARA BAKIN!
İyi ki “büyük düşünelim, büyük icraatlara imza atalım” demişiz… KKTC’yi yaratan geçmişin o fedakâr ve cefakâr savaşçılarından söz etmişiz… Başarmak, büyümek için “kadro hareketlerine” ihtiyaç olduğunu söylemişiz… Sevmeden, benimsemeden, yüreklerde ve beyinlerde yaşatmadıkça vatan, vatan yeşermedikçe millet olunmaz demişiz…
YOK! Sanki öyle dememişiz de demişiz ki eğer gaminiler olmazsa eğer memleket bir baştan bir başa pisliğe boğulmazsa, eğer çarpık yapılaşma sürdürülmez, rant, arazi spekülasyonları devam etmezse, trafikte her gün facia yaşanmazsa, zırt pırt araba plakaları, saatlerle oynanmazsa falan… Bu topraklar vatan olmaz! Hey Allahım derdi turist Ömer Sabri Alışık, “sen aklıma mukayyet ol!”
GAMİNİLER: Memlekette tartışacak veya yapılacak hiçbir önemli iş kalmadı hükümetin aklına ansızın gaminileri kapatmak geldi!
Karar tabi olumlu çünkü biliniyor ki o kesif dumanları kanserojendir! Artı gaminiler nedeniyle memlekette kesilip yakılmadık zeytin harup ağacı kalmadı!
Üstelik artık gaminilerde odun yakıp kömür elde etmek ancak Afrikanın Baluba kabilsinde kaldı bir, bir de bizde iki! Bu işin artık tesisleri fabrikaları var… Bunları geçtik ama.. Siz asıl şu lafa bakın:
“DAHA UCUZMUŞ:” Başbakan Hüseyin Özgürgün “gaminilerin kapatılması” olayını savunurken demez mi? “Dışarıdan daha ucuz kömür getireceğiz!”
ŞİMDİ NEDİR BU? Kömürün dışımızdaki ülkelerden mesela TC’den daha pahalı olması mı? Yani yıllarca bilinen bu gerçeğe karşın bu halk tıpkı domateste olduğu gibi bile bile pahalı kömür almak zorunda mı bırakıldı? Bu bir!
İkincisi, bir Başbakan kendi üretici ve iş insanlarını “ansızın bir hesapsız kitapsız kararla nasıl işsizliğe mahkûm eder?” Önceden gerekli tedbirler alınmadan insanların ekmek teknesi ile nasıl böylesine hükmü karakuşi oynanır? Bırakın ekonomiyi falan insafa da sığmaz vicdana da!
KISACA TAKILDIĞIM: (OYUNCAK SAATLER!)
Artık iyicene anlaşılmıştır ki Türkiye “kış saatine” geçmiyor! Bu durumda boşuna tartışmaya hiç gerek yok biz de geçemiyoruz! Dolayısıyle “saatle oynamayı değil,” kış saatine geçmiş gibi “mesai saatleriyle” oynamayı denemeliyiz! Nitekim Türkiye’de Eğitim Bakanlığı tüm valiliklere genelge göndererek “okul servis araçlarının gün ışımadan yola çıkmamalarını ve gün ışığından daha çok yararlanılacak düzenleme yapılmasını istedi…”
Benzer tedbirleri bizde de almak mümkün. Saat yerine mesaileri çekin ileriye! Hem “oyun”a farklılık katar hem sendikaların eylemlerini kursaklarında bırakırsınız!
AASIL GAF!
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız