Emekli Albay’dan Şok Açıklamalar!

ads ads ads ads
21/01/2013
Havadis-Mete Tümerkan

ads
Emekli Albay’dan Şok Açıklamalar!

 TMT OLMASAYDI KIBRIS KAYBEDİLECEKTİ…
TMT olmasaydı, Türkiye de müdahale edemediğine göre Kıbrıs yok olacaktı. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olamayacaktı. Milli mücadelede TMT’nin tarihi direnişi çok önemlidir. Bu mücadelenin neticesi Federe Devlet değil, kurtarılmış vatan parçasının Türkiye’ye bağlanması idi. Ama Türkiye politikası gereği bunu yapmadı. Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelesinin ödülü olarak ayrı bir bağımsız devlet kurmasına izin verdi
 TÜRKİYE’NİN KIBRIS’TAKİ POLİTİKASI TAKSİM İDİ…
Rumlar ve Yunanlılar Kıbrıs’a sahip çıkmak isteyince o zaman Fatin Rüştü Zorlu dedi ki, “İngiltere Kıbrıs’tan çekilecekse, eski sahibine iade edilmelidir”. Doğrusunu söyledi. İngiltere orada bulunan Rum çoğunluğunu göz önünde bulundurarak Zorlu’nun bu isteğine olumlu yanıt vermedi. Vermeyince de Menderes Hükümeti kesin olarak, politikasını tespit etti. Tespit edilen politika taksim idi
 İHTİLALCİLER BİZİ TUTUKLAMAYA HAZIRLANIYORDU…
Bizim dairemiz, Seferberlik Tetkik Kurulu, darbenin içerisinde değildi. Darbe olduktan sonra dolaştım, dolaşırken bir arkadaşa rastladım. Bu arkadaşın ihtilalcilerle ilişkisi vardı. Onu tanıyordum. O da bir vazife almış gidiyordu. Beni görünce dedi ki, “Binbaşım biliyor musunuz, sizin daireyi de ihtilalciler toptan tutuklayıp sorgulayacaklar”. “Neden” diye sordum. “Çünkü, siz Adnan Menderes’in gizli silahlı militanlarını yetiştiriyormuşsunuz. Onun için” dedi. Bunu duyunca ben hayretler içerisinde kaldım.

Kıbrıs’ın İstirdat (Geri Alma) Projesi’ni hazırlayan emekli Albay İsmail Tansu ile Ankara’daki evinde konuştuk. 1917 doğumlu olan İsmail Tansu’nun hafızası, olayların tüm detaylarını hatırlıyor olması beni etkiledi. Tansu, “Aslında Kimse Uyumuyordu” kitabının ikinci bölümünü hazırladığını söylediği söyleşimiz sırasında, TMT’nin kimin emri ile nasıl kurulduğunu ve kurucularının kim olduğunu açıkladı. Türkiye’nin Kıbrıs politikasının adanın “taksim”i olduğunu anlatan İsmail Tansu, Kıbrıs’ta “Federal bir çözüm”ün peşinde koşulmasının milli politikaya ters olduğunu söyledi. Gündeme damga vuracak röportajın ilk bölümünü bugün okuyacaksınız.

Mete Tümerkan: Sayın Tansu Kıbrıs meselesinde gelinen aşama ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
İsmail Tansu:
Kıbrıs Türk ulusu için çok önemli bir meseledir. Kıbrıs’ta tarihten gelen haklarımızın geri alınması meselesi vardır. Biz tarihten gelen haklarımızın tamamını değil, bir kısmını geri aldık. Kıbrıs Adası için Atatürk’ün emri var. “Bu ada Türkiye için çok önemli ve düşman elinde olması tehlikelidir” direktifi vardır. Hasbelkader ben Türk Ordusunda görevli iken orada Türk Mukavemet Teşkilatını kurmakla görevlendirildim. Bu görevi aldıktan sonra bu işi Kıbrıslı Türk Mücahitlerin ve Türk ordusunun da desteklemesiyle başarıya ulaştı. Kıbrıslı Türkler vatanlarını kurtardılar. Kıbrıs Türk halkı soykırımdan kurtarıldı. Ve devlet kuruldu. Türkiye politikası gereği orayı Türkiye’ye katması gerekirken, bundan feragat etti, Kıbrıs’ta bağımsız bir devlet oluştu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti üzerinde titrenilecek büyük bir milli kazanımdır.

Mete Tümerkan: Siz KKTC kurulduktan sonra yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsmail Tansu: 1974 yılı öncesinde dış güçler Kıbrıslı Türkleri adadan silip atmak için çok uğraştılar. 1974 olup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra da durmadılar. Dış güçler devlet kurulduktan sonra bu devleti ortadan kaldırmak için uğraştılar. Bakın ben 1974 yılında harekat sonra devletin ilan edilmemesine ve Federe Devlet kurulmasına tepki gösterdim. Bizim siyasetçilerimizi suçladım. Federe Devlet kurulması adımı hatalı bir adım idi. Böyle şey olmamalıydı. Federe Devlet ne demek? Bir başka devletle birleşmek üzere kurulan, federal devletin bir unsuru demek. Tarihi düşmanımız olan Rumlarla niye federal bir devlet kuracağız ki? Ama Türkiye Hükümeti öyle münasip görmüş ve Federe Devlet ilan edilmiş. Böyle bir politika yürütülmüş. Bu büyük bir hata... Böyle bir politika ortaya konulmak suretiyle milli politikadan sapılmış oldu.

Mete Tümerkan: Peki, 1974’te ne yapılmalıydı ki sapılmasın?

İsmail Tansu: Zaten 1974 yılında kurtarılmış, hudutları şehit kanları ile çizilmiş, kurulmuş bir vatan söz konusu idi. On yıl bekledikten sonra ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti o zaman ilan edilemez miydi? Kurtarılmış bir toprak vardı, bunu Türkiye’ye ilhak etmiyorsan, ne yapacaksın? O yapıldı, müstakil olsun denildi ama adı Federe Devlet oldu. Niçin o zaman Cumhuriyet denilmedi de on sene beklendi de 1983’te Cumhuriyet ilan edildi.

Mete Tümerkan: Neden?

İsmail Tansu: Bu Kıbrıs Türlerinin ya da hükümetinin düşünmesi ile ortaya çıkmış bir durum olamaz. Sanmıyorum, bu herhalde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin bir hatası, gafletidir. Türkiye Hükümetlerinin yaptıkları hatayı biz on yıl sonra anladıklarını sandık ama yanılmışız, politika aynen devam etti.

Milli politikadan sapıldı
Mete Tümerkan: Devam eden neydi?

İsmail Tansu: O politika Türkiye’nin AB politikasıdır. AB’ye girme politikası. Çünkü AB böyle istiyor. Batının emperyalist devletlerinin bir kısmı orada. Kıbrıs’ta Bağımsız bir Türk Devleti’nin varlığını hazmedemiyorlar. Ne Türkiye’nin alakası olsun, ne de Kıbrıslı Türklerin bağımsız devleti olsun istiyorlar. Bunu yıkmak için Türkiye’ye baskı yapıyorlar. Türkiye de bu politikaya alet oldu. Ve şu güne kadar alet olmaya devam ediyor. Hala bizim Kıbrıs’taki 2’nci ve 3’üncü Cumhurbaşkanlarımız da Türkiye’deki Başbakan da Cumhurbaşkanı da, Dışişleri Bakanı da müzakereler devam etmediği için Rumları suçluyorlar. Niçin suçluyorlar Rumları? Rumlar anlaşmaya razı olup da birleşmeyi sağlamadıkları için... Hiç düşünmüyorlar ki Rum birleşmek istemiyor. Rum Kıbrıs’ta Enosis’i gerçekleştirmek istiyor. Bu artık apaçık ortadadır. 1950’den önceki, sonraki savaşları, 1960’lı yıllarda Türklere karşı yaptıkları soykırım hareketleri, kurulmuş olan Cumhuriyetin Türk kanadına vurdukları darbe Rumların niyetini göstermektedir. Abileriniz, babalarınız TMT mücahitleri olarak Rumlara karşı çıkıp, mücadele vermiş olmasalardı Kıbrıs var olabilir miydi? Olamazdı. İsmet Paşa olaylar Kıbrıs’ta başladığında 1964’te müdahale etmek için askerleri gemilere bindirdi. Tam müdahale için hareket edilecekti, Amerikan Başkanı Johnson sert bir mektupla “Bunu yapamazsın, Akdeniz’deki Amerikan Filosuna böyle bir harekatı engellemesi için emir verdim” dedi. Türkiye Amerikan’ın bu sert tavrı karşısına ne yapabilirdi ki...

Mete Tümerkan: Siz bu nedenle mi TMT olmasaydı kötü olurdu diyorsunuz?

İsmail Tansu: TMT olmasaydı Türkiye de müdahale edemediğine göre Kıbrıs yok olacaktı. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olamayacaktı. Milli mücadelede TMT’nin tarihi direnişi çok önemlidir. Bu mücadelenin neticesi Federe Devlet değil, kurtarılmış vatan parçasının Türkiye’ye bağlanması idi. Ama Türkiye politikası gereği bunu yapmadı. Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelesinin ödülü olarak ayrı bir bağımsız devlet kurmasına izin verdi. Devlet 1983’te kurulmuş, Türkiye de bunu desteklemiştir. Ama ben hala neden Federe Devlet kurulduğunu anlamadım. Neden doğrudan doğruya bağımsız bir devlet ilan edilip bu savunulmadı? Batılı emperyalistler böyle istedi diye bu işler böyle yapılıyor. Milli politikadan sapılıyor.

Zorlu, İngiliz’den Kıbrıs’ı geri istedi
Mete Tümerkan: Siz Kıbrıs Türk İstitrat Projesi’ni hazırlarken, TMT’yi kurarken ne düşünüyordunuz, hedefiniz, hayaliniz ne idi?

İsmail Tansu: Ben tarih dersi verecek değilim. İngiltere Kıbrıs’tan çekileceğini bildirdikten sonra Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu açıklama yaptı. Zorlu’nun ilk yaptığı açıklama zayıf bir açıklama idi. Zorlu, “Kıbrıs İngiltere’nin egemenliğindedir. Karar oraya aittir. Bizim orada bir iddiamız olamaz” dedi. Rumlar ve Yunanlılar Kıbrıs’a sahip çıkmak isteyince o zaman Fatin Rüştü Zorlu dedi ki, “İngiltere Kıbrıs’tan çekilecekse, eski sahibine iade edilmelidir”. Doğrusunu söyledi. İngiltere orada bulunan Rum çoğunluğunu göz önünde bulundurarak Zorlu’nun bu isteğine olumlu yanıt vermedi. Vermeyince de Menderes Hükümeti kesin olarak, politikasını tespit etti.

Türkiye’nin Kıbrıs politikası taksim idi
Mete Tümerkan: Menderes hükümetinin tespit ettiği politika ne idi?

İsmail Tansu: Türkiye Hükümeti’nin kesin olarak tespit ettiği politika Taksim idi. İngiltere bizim Taksim politikamızı da kabul etmedi. İngiltere “ne ona ne buna birleşsinler, bir devlet kursunlar, tek egemenlik olsun” dedi. İşte bizim hükümetimizin Taksim politikası olmasına rağmen, o zamanki Adnan Menderes hükümeti taksim politikasından vazgeçmedi ama gittikçe şiddetlenen soğuk savaş dönemi koşullarında NATO Müttefikleri arasında bir ihtilaf olmasın diye İngiltere’nin bu görüşünü kabul etti. Ama bunu içten istemedi. Geçici olarak bunu kabul etti. Bu çok önemlidir. Taksim politikasından vazgeçilmedi. Menderes İngilizlerin isteğini içten kabul etmedi.

Mete Tümerkan: Neden içten değil?

İsmail Tansu: Ben bunu Allah rahmet eylesin Adnan Menderes’ten dinledim. 1960 yılının ilk aylarında benim kendisine Kıbrıs ile ilgili verdiğim bir brifing sırasında sorduğum bir soru üzerine Menderes anlattı. Kendisine, “Kıbrıs Cumhuriyeti ortak olarak kuruluyor. Şimdi ne olacak. Bizim dört yıldır kurduğumuz TMT lav mı edilecek bundan sonra. Çalışmalarımız askıya mı alınacak?” diye sordum. Menderes bu sorum üzerine koltuğundan doğrularak bize aynen şunları söyledi: “Hayır, kesinlikle lav edilmeyecek, askıya alınmayacak ve faaliyetleri durdurulmayacak. Size bugüne kadar yaptıklarınız için çok teşekkür ederim. Çok faydalı bir netice aldınız. Bundan sonra daha da hızlı çalışmanızı istiyorum. Çünkü bu teşkilat ileride bize lazım olacak. Biz Taksim politikamızdan vazgeçmeyiz.” Ve Menderes’i astılar. Fakat onun bir önlem olarak kurulması talimatı verdiği Türk Mukavemet Teşkilatı’nın mevcudiyeti ile karşı taraf, düşmanlar Kıbrıs’ta muvaffak olamadılar. 1974’te nur topu gibi yavru vatan Kıbrıs’ta doğdu...

Mete Tümerkan: Menderes’in asılmasında Kıbrıs bağlantısı var mıydı?

İsmail Tansu: Kıbrıs ile ilgili alakası yoktu. Zaten Kıbrıs konusunda Menderes’in yürüttüğü politikalardan bilgileri yoktu. Olay aynen şöyle oldu. 27 Mayıs olduğu gün ben de cipe bindim ortalığı bir kolaçan ediyorum. Ben darbe yapanlara mensup değildim. Bizim dairemiz, Seferberlik Tetkik Kurulu, darbenin içerisinde değildi. Dolaştım, dolaşırken bir arkadaşa rastladım. Bu arkadaşın ihtilalcilerle ilişkisi vardı. Onu tanıyordum. O da bir vazife almış gidiyordu. Beni görünce dedi ki, “Binbaşım biliyor musunuz, sizin daireyi de ihtilalciler toptan tutuklayıp sorgulayacaklar”. “Neden” diye sordum. “Çünkü, siz Adnan Menderes’in gizli silahlı militanlarını yetiştiriyormuşsunuz. Onun için” dedi. Bunu duyunca ben hayretler içerisinde kaldım. Ben sizin, Kıbrıslıların da hemşerisi olan Türkeş’i tanırdım. O da o zaman iktidarın kuvvetli adamı idi. Başbakanlık Müsteşarlığı’na gelip oturmuştu. En önemli ihtilalcilerden biri idi.

Mete Tümerkan: Ne yaptınız?

İsmail Tansu: Türkeş’i tebrik bahanesi ile ziyaret ettim. Beni hemen kabul etti. Oturdum. İhtilali başardıklarından dolayı kendisini tebrik ettim. Beni yakınında bir göreve almayı düşündüğünü öğrendim. Bana, “Nerede çalışıyorsun” diye sordu. Ben, “Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu’nda çalışıyorum” deyince gözlerini şöyle bir açtı, “Yaaa” dedi... Bunun üzerine, “Albayım siz bizim Seferberlik Tetkik Kurulu’nun görevlerini, neler yaptığını bilmiyorsunuz. Ben size onu açıklayayım” dedim. “Nedir?” diye sordu bu kez. “Bizim dairemizin görevi soğuk savaş sıcak savaşa dönüştüğü zaman hazır olabilmek için hazırlıklar yapmaktır. Ama buna ek bir de vazifemiz var. Kıbrıs’taki Türk halkının mal ve can varlığını korumak ve Türkiye’nin orayı Rumlara kaptırmaması için orada son derece gizli bir teşkilat kuruyoruz. Sizin Adnan Menderes’in militanlarını yetiştirdiğini söylediğiniz dairemiz, Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kuran dairedir” deyince Türkeş masasından kalkıp geldi ve benim boynuma sarıldı. “İsmail bizi büyük bir skandaldan kurtardın, teşekkür ederim” dedi. Ondan sonra da Türkeş bize destek verdi. O zamana kadar bize destek veren Fatin Rüştü Zorlu’nun yerine o geçti. Türkeş bana “Ne ihtiyacınız, ne sıkıntınız varsa bana söyleyeceksiniz, ben halledeceğim. Şimdiden istediğiniz bir şey varsa hemen not alıp gereken talimatları vereyim” dedi. Ben de beş altı not yazdırdım.

Mete Tümerkan: Neydi bu talepleriniz?

İsmail Tansu: Bir dedim, “Oraya gönderilmesi için on tane subay düşündük ama bu vaziyette olmadı.” İkincisi, “oraya göndermek için silahlarımız azaldı” dedim. Hemen bunun için izin verilmesi talimatı verdi. “Dışişleri bakanlığı bu harekat için lazım olan parayı bize veremez oldu” dedim. Biz zaten parayı direk olarak almıyoruz. Para Kıbrıs Türk Kültür Derneğine veriliyordu ve biz lazım oldukça oradan alıyorduk. Bu gibi işlerde nakit de lazımdı. Bin türlü masraflarımız oluyordu. Mesela biz bir gemi satın aldık. Onun kaptanına maaş vereceğiz, personeline maaş vereceğiz. Geminin ihtiyaçlarını göreceğiz. Bunlar gibi... Askeri araçları kullanıyorduk o zaman. Faaliyetlerimizde sivil araçlara da ihtiyaç vardı. Bunu da Türkeş’ten talep ettim. Hemen, “İki tane aldırın” dedi. Bir hafta içinde tüm isteklerimizi halletti. Hatta bu da çok enteresandı. Para Dışişleri Bakanlığından bir hafta- on gün geçmesine rağmen hala verilmemişti. Biz Menderes’in dediği gibi daha hızlı çalışacaktık ya... Paraya ihtiyaç var. Adnan Bulak o zaman Kıbrıs İşleri Müdürü idi. Ona gidip “Hala bir şey yok, size 48 saat müsaade ediyorum. Eğer para 48 saat içerisinde Kültür Derneğine bizim kullanımımız için verilmezse bunu Türkeş’e bildireceğim” dedim. 48 saat zarfında parayı getirmediler. Mecbur kaldım bir daha Türkeş’e gittim ve “Parayı vermediler” dedim. Benim yanımda Dışişleri Bakanı Selim Sarper’i çağırdı ve onu o gür sesi ile öyle bir azarladı ki, şaşarsınız... “Nasıl olur da parayı vermesiniz” dedi. Sarper, “Herhalde bürokratik nedenlerden” diyecek oldu, Türkeş ona “derhal” diye talimat verdi. İki saat içinde para transfer edildi. Yani Türkeş’in sürgüne gidinceye kadarki zamanda desteği oldu. O sayede dairemiz yeni ihtilal rejiminin de gözünde bir anlam ifade etti.

Mete Tümerkan: Türkeş’ten sonra ihmal oldu mu?

İsmail Tansu: Oldu... İhmal oldu ama iş devam etti gitti.

Mete Tümerkan: İstirdat Projesi’ni siz mi hazırladınız?

İsmail Tansu: Ben hazırladım. Bize böyle bir teşkilatın kurulması emri verildikten sonra plan, proje yapmak lazımdı. O proje için başımızdaki Karabelen Paşa bu görevi bana verdi.

Mete Tümerkan: Neden size verdi?

İsmail Tansu: Benden üst rütbede subaylar da vardı ama beni tercih etti. Paşa beni Kore’den tanıyordu. 1952-53 yılında Kore Savaşı’nda bizim Tugay Komutanı Yardımcımızdı. Ankara’ya geldikten sonra Kurmay olmamasına rağmen Kore’deki vazifesi nedeniyle Paşa yapıldıktan sonra dairemizi kurma görevi ona verildi. Kurarken daireye beni de aldı. Dairede onun nezdinde özel bir yerim vardı. Kıbrıs işinde yardımcısı olarak beni tayin etti. Beni teşkilatın kurulmasının genel koordinatörü olarak görevlendirdi.

Yarın: İstirdat meselesi ortaya nasıl çıktı

21/01/2013 09:26
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: İsmail Tansu, tmt, Mete Tümerkan, kurulış, türkiye, kıbrıs
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.