Emine Dizdarlı ve Narin Şefik’e açık mektup

ads ads ads ads
05/10/2017

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Merkezi Cezaevi’ndeydik dün…

İçişleri Bakanlık Müdürü Hüseyin Amcaoğlu ve gardiyanlarla bir araya geldik.

Beraberinde koğuşları gezdik…

Bu binadan, daha eyi bir düzen çıkmaz.

Ötesi, bu binaya yapılan her yatırım, zarar- ziyan…

Ama içinde insan yaşıyor…

Zamanın ruhuna uygun davranmak gerekiyor.

Sadece sıcak su aksın diye harcanan para 450 bin TL…

Yemek ihalesi vs hiç girmeyelim o konuya…

Cezaevi

Fiziki olarak, binada yapılacak ne varsa, İçişleri bakanlığı yapmakta…

Örneğin, artık “elden ele” para gezmiyor.

Elektronik kart sistemine geçilmiş.

Herkes, tüm alış- verişlerini bu ortamda yapıyor.

Haliyle, “o para yedi, bu rüşvet verdi” gibi bir sorun da kalmadı.

Aileler bankaya yatırıyor, gardiyanlar da bu parayı kartlara yüklüyor.

Kimse paraya değmiyor.

Berberhane…

Kütüphane…

Yemekhane…

Ne kadar hijyen olması gerekiyorsa, o kadar hijyen.

Sorunu yeni cezaevi çözecek, bunun bilincinde herkes.

Müteahhitler anlaştı…

İki ülke arasında protokol imzalandı…

600 iş gününde yeni cezaevi teslim edilecek.

Mevcut, ıslah evi mi olur, ne olur?

Yıkılır sanayi bölgesi mi olur?

Bir müzeye mi döndürülür?

Her şey olur…

Ya gerisi…

Fiziki koşullar böyle…

Bir de işin, “insani” boyutu var.

Her insanın bir hikâyesi var…

“Her istediklerinde yıldızlar görünmüyorsa” bir sebebi var…

Şu ya da bu gerekçeyle…

Mahkûmlar için beklemedikleri bir anda hayat bitiyor…

Yeni bir hayat başlıyor…

Yıldızları olmayan…

Karanlık…

Bir tarafta “acılı aileler…”

Bir tarafta mahkûmlar.

Vicdan da giriyor devreye…

Dolayısı ile “insani boyutu ile de” ele almak gerekiyor…

Bir berber gördük mesela…

6.5 yıl yatacak…

Uyuşturucudan girmiş…

Şimdi “ustalık belgesi” almak için, yazışmaların bitmesini bekliyor.

Dışarıya “berber” olarak çıkacak.

Atölyede bir masa- sandalye yapılıyor ki…

Dülgerler kıskansın…

Seramik atölyesini sanırsınız ki, dünya prömiyerine hazırlanıyor…

Bir müzik grubu var ki…

Hem kendi bestelerini yazıyor, müziğini yapıyor…

Hem en güncel parçaları çalıyor…

Bizi de İzmir Marşı ile uğurladılar mesela…

İnsan sonuçta…

“Suçlu…”

Peşlerinden birileri “öfkeli…”

Ama…

Devletin sosyal yüzünün cezaevinde daha etkin olması gerekiyor.

Ki…

Oradan çıkacak olan “insanlar” yaşama daha kolay adapte olabilsin.

Yoksa, yeni bir cezaevi yap…

Herkese özel oda yap…

Nafile…

Ve Kadınlar koğuşu…

İlk kez cezaevinde kadınlar koğuşunu gördüm.

Bir odada oturduk…

Sohbet ettik.

Mesela bir anne…

2 bin TL mazbata cezasını ödeyemediği için çocuğu ile birlikte hapiste…

Bir anne, 2 bin TL ödeyemedi diye…

İki küçük çocuk var…

Devrim Demir

Oradaki tüm kadınlar anne olmuş hepsine…

Girer girmez zaten kadın tarafında olduğunuzu anlıyorsunuz…

Değdikleri yeri orada cennete çevirmişler…

Bildiğiniz gül bahçesi…

Yaklaşık yarım saat bir arada oturduk…

Çocukları sevdik…

Hepsinin tek ortak derdi var…

“Dinlenmemek…”

Polis ifade alırken “dinlememiş…”

Hâkim ceza verirken “dinlememiş…”

Avukat ne demiş?

Birçoğu, “şartlı tahliye başvuru zamanı geldiği” halde, istinaf davaları görüşülmediği için çıkamıyor.

Şaka gibi…

“Cezasını bitirme aşamasına gelen” var, istinaf bekliyor.

Yaşadığı olayı anlatıyor biri…

Soruyorum:

“Bunu mahkeme aşamasında neden söylemedin?”

“Bize söz hakkı veren yok ki?”

Cevap bu…

Ombudsman Emine Dizdarlı…

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik…

Bu tecrübeyi yaşayın…

Kadınlar koğuşunda bir kahve için…

Lütfen…


Napacakmış yahu? Vuracakmış?

Tahsin Ertuğruloğlu

Tahsin Ertuğruloğlu

Doğru duydum ama?

“Akdeniz’de petrol arayan ülkeleri vuracağız, başka çaremiz yok” dedi…

Tahsin Ertuğruloğlu bunu dedi gerçekten?

Üstelik…

“Biz vuramayız ama bu yetkimizi Türkiye’ye vereceğiz” dedi.

Dedi yani.

Yalanlamadı da bir yerde…

Başka çaremiz olmadığını da özellikle vurguladı.

Şaka desem değil…

Delilik desem hiç değil.

Buna inanıyor…

Füze sistemimiz mi var?

Donanmamız?

Denizaltımız?

Sadece kuru bir düşmanlığımız var…

Bir de öfkemiz…

“İnsani yardım” konusunda her istediğini yapabileceğini zanneden ve bu konuda hepimizi dünyaya rezil eden Tahsin bey…

El insaf…


 

Çetiner de vatandaş oluyor

Faik Çetiner

Faik Çetiner

Baktı, herkese “hediye” gibi vatandaşlık veriliyor…

“Beni de yapın” dedi.

Bildiğiniz “hediye” olarak da sunuluyor kendisine vatandaşlık.

Kim?

Faik Çetiner…

Yahu Faik Çetiner’in ne işine yaracak vatandaşlık?

Ben söyleyim size…

Haftada bir program için geliyor ya KKTC’ye…

Ercan’da kuyruğa girdiğinde, bakacak…

KKTC yazan yerde az insan varsa o sıraya…

TC yazan yerde az insan varsa oraya saf tutacak.

Başka da işine yaramayacak…

Yahu, bir yıl BRTK’da program yaptı diye, birine vatandaşlık verilir mi?

Hem de “istisnai…”

Faik Çetiner’e de şaşıyorum…

Gerçekten komediye döndü bu işler…

Bütün halka “hakaret” eden bir komedi…

05/10/2017 11:09
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.