Ergün Olgun'dan Çok ÇARPICI Açıklamalar!

ads ads ads ads
31/01/2015

ads
Ergün Olgun'dan Çok ÇARPICI Açıklamalar!

KKTC Cumhurbaşkanı Başmüzakerecisi Ergün Olgun, Brüksel’de AB kurumlarına yönelik temasları sonrası ABHaber’e çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Olgun,Kıbrıslı Rumların adadaki statükoyu daha fazla sürdürmelerinin imkansız olduğununda altını çizdi. Ergün Olgun, Rumların ikili oynadığına dikkati çekerek 1963’te Sovyetlerle Batı’yı Rumların karşı karşıya getirdiklerininde altını çizdi.

İşte Ergün Olgun’un açıklamaları:

”AB, Annan Planı referandumu sonrası 26 Nisan 2004’te aldığı kararı uygulamadı. AB’nin Kıbrıslı Türkler üzerine uygulanan sınırlamaların kaldırılmasına ilişkin “taahhüdü yerine getirilmedi.Ortada AB’nin aldığı ve uygulamadığı bir karar var.AB’deki bu gelişme bize Rum tarafının Kıbrıslı Türkleri sürekli izolasyonlara tabii tutmak amacında olduğunuda gösteriyor. Rumlar,Kıbrıs Cumhuriyetini 1960’da ele geçirdikten sonra Kıbrıslı Türkleri gerek siyasi gerek ekonomik her türlü sınırlamaya tabii tutuyor.

AB’nin önemli ülkelerindeki siyasiler Kıbrıslı Türkler çözüm istemediği için bir sonuca varılamadı diyor?

AB’deki bu yetkililerin bu açıklamaları bizlere Rum propagandasının etkisi altında kaldıklarını gösteriyor.

Hem BM hem AB ‘nin desteklediği (Annan Planı) kapsamlı çözüm modelini kabul etmeyen Rumlar aslında kapsamlı çözüm modelini değil, federal çözüm modelini daha açıkçası ‘yetki paylaşımını’ reddetti. Bu BM parametresiydi. Nitekim BM Genel Sekereteri Annan, Mayıs 2004 referandumu sonrası (28 Mayıs 2004 ) yayınladığı raporda Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerle (doğrudan yetki paylaşımı reddediyor) hem yetki hemde refah paylaşımını reddettiğini dile getirdi. Görüleceği üzere Rumlar Kıbrıs’ta patron benim diyor bu anlayıştalar.

Bugün görmekte olduğumuz manzara 1963’te Kıbrıslı Rumların 2004 yılında reddediği manzarının aynısıdır. Rumlar,görüleceği üzere Kıbrıs gerçeklerine ‘federalizme’ ayak uyduramamıştır.

Rumlar müzakerelere ilgilenmiyor 2000 yılından beri doğalgaz konusunda tek taraflı adım atıyorlar

2000 yılının başından itibaren Kıbrıslı Türkler müzakere masasına konsantre olurken Rum tarafı gizlice deniz yetki alanı (MEB) belirleyerek ilk olarak Mısır,İsrail ve Lübnan’la anlaşma imzaladı.Lübnan meclisi daha kararı onaylamadı.Ondan sonra Rumlar ihaleye çıktı ve deniz yetki alanlarında bu ihalenin ilki Noble şirketi 12. parsel alanında İsrail Lavanten havzasına yakın bölgede lisans alarak gerçekleşti.

Bunun üzerine Kıbrıs Türk tarafı olarak diyoruzki Kıbrıs’ta federal bir ortaklık oluşturmaya çalışıyoruz.Kıbrıs’ta KKTC’yi bağımsız bir devlet olarak tanımadınız.Bunu kabul etmediğiniz için bir boşanma gerçekleşmedi.1960’daki servetimizi paylaşım gerçekleşmediği için biz onlara ortak mal sahibi olarak ortak doğal kaynaklar üzerinde yapılacak bütün icraatları beraber yapalım eğer bunu kabul etmezseniz bunu o zaman bir anlaşma olana kadar durduralım askıya alalım diyoruz.Rumlar hayır diyor. Ben Kıbrıs’ta egemenin diyor.Sizin hakkınız yok, hakkınızı ancak bir anlaşmadan sonra konuşalım diyor.

Gelinen nokta itibariyle müzakereler tamamen çıkmazda,Rumlar müzakerelerin temel prensibini çiğneyerek süreci bloke ediyor.

Bunun üzerine yine Kıbrıs Türk tarafı diyorki bakın koymuş olduğunuz ortaklık hedefine ulaşmak için birlikte hareket edelim, bu toplumlarımıza güven verir ayrıca iyi niyet göstergesi olur.

Rumların tek taraflı doğalgaz adımları müzakere masasına ( Anastasiades-Eroğlu ortak açıklaması) oturulduğunda iyi niyetli uluslararası müzakere ve hedeflerine uyumlu anlayışı baltalıyor.

Kıbrıslı Türkler gelinen nokta itibariyle hem BM hem Rumlara ortak açıklamaya uyulmadığı için bunu (doğalgaz) Kıbrıslı Türklere bir koz olarak kullandığınız ortaya çıkar.Buda bizi tavır almaya zorlar diyoruz.

Rumlar tüm olumlu adımlara hayır diyor

Kıbrıslı Türklerin tüm olumlu adımlarına Rumlar hayır diyor.Bizde bunun üzerine Türkiye ile deniz yetki alanları sınırlandırılması anlaşmasını (kıta sahanlığı sınırlandırılması anlaşması) 2011’de imzaladık.Bundan sonra hakkımıza bianen TPAO’yla lisans anlaşması imzalayarak Piri Reis,Barabaros bölgede çalışmalar yaptı.Piri Reis müzakereler sırasında bölgede çalıştı.O zaman Rumlar birşey söylememişti.

Anastasiades göreve geldikten sonra 11 şubat 2014 ortak açıklamasında belirtildiği üzere iki kesimli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı egemenliğin iki halktan kaynaklanacağı tarafların birbiri üzerine yetki ve meşruiyet iddia edemeyeceği yapılacak referandum sonrası yeni bir federal devlet kurulacağı belirtilmişti.

Ortak açıklamanın 7. maddesine göre iki taraf anlaşmanın başarısı için iyi niyet prensibi çerçevesinde pozitif katkı koyacak davranışlar içinde olmayı kabul etti.

Tüm bunlar rağmen Kıbrıs Rum tarafı bu kez 2011 yaptığı gibi İtalyan Eni şirketiyle anlaşmaya dayanarak (bu anlaşma 3 yıl süreli olmasına rağmen 1. yılın sonunda 120 milyon euro aldıktan sonra) bu şirketi araştırma yapmak üzere platform getirerek tek yanlı olarak bölgeye çağırdı.

Türk tarafı yine Rum tarafını uyararak,ortak açıklamayı imzaladık olumlu atmosfer yaratma taahhüdümüze rağmen doğalgaz konusunda tek yanlı hareket iyi niyet göstergesi değildir.Müzakere sürecini bloke edebilecek sonuçlar doğurabilir.Bizim tek yanlı hareketi kabul etmemiz mümkün değildir.Bu kötü niyet göstergesidir dedi.

Türk tarafı olarak yeniden diyoruzki bu işi ya birlikte yapalım veya bu işi erteleyelim İtalyan Eni’ye vermiş olduğunuz lisansın üç yıl süresi var.Maalesef Rumlar iki önerimizide reddediyorlar.

Ortak açıklama metnine sadık kalan çözüm hedefine bağlı işbirliği, tek yanlılıktan kaçınan, statükonun devamıyla mücadele eden Kıbrıs Türk tarafının çözüme engel olduğunu söylemek gerçekleri saptırmaktır.

AB’nin Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’ye karşı aldığı son Kıbrıs kararını anlamakta zorlanıyorum

Kıbrıs Türk tarafı olarak ortak açıklama metnine uyumlu davranmamıza işbirliği önermemize rağmen tek yanlı hareketlere karşı mücadele etmesine rağmen AB’den Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’ye karşı alınan suçlayıcı kararları anlamakta zorlanıyorum.

Doğalgaz nimet veya lanet olur

Kıbrıs Türk tarafı meselelere sadece Kıbrıs pencerisinden yaklaşmıyor.Büyük resim içerisinde bölgesel ve uluslararası boyutuyla meseleye bakmayı tercih ediyor.Doğu Akdeniz bölgesi AB’nin yüzde 70 enerji kaynaklarının karşılandığı dünya ticaretinin 3/1 geçtiği bir bölge.Bu bölgenin doğusunda başta Irak,Suriye,İsrail,Mısır ve Filistin olmak üzere ciddi istikrarsızlık odakları mevcut Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları oluşturarak yeni bir rekabet alanı oluşturulmasını Kıbrıs Türk tarafı çok tehlikeli buluyor.Ayrıca hidrokarbon keşifi bir nimet olabileceği gibi bir lanet olabileceğinide başka örneklerden görüyor.Bu tehlikelerin atlatılabilmesi ve istikrarın bölgede güçlendirilmesi için altın anahtarın işbirliği olduğunu düşünüyor.

Bu nedenle Kıbrıs Türk tarafı önerisi gerek adadaki iki eşit paydaş gerekse komşu bölge ülkeleri arasında işbirliğinin sağlanmasıdır Ortak açıklama metni ile uyumlu olan bu perspektifi Kıbrıs Türk tarafı korumaya devam edecek ve ilgili uluslararası aktörleri tahrik edici tek yanlı yaklaşımlardan işbirliği,istikrar ve karşılıklı bağımlılığı teşvik edici politikalar izlemeye devam edecektir.

Rumlar adada “one man one vote” görüşünü dile getiriyor

Gerek BM Güvenlik Konseyi kararları gerekse 11 Şubat 2014 ortak açıklama metninde Kıbrıs’ta oluşturulacak federasyonun toplumların siyasi, hukuki ve statü eşitliği zemininde olması kararlaştırılmıştır.Bu açıdan her toplum kendi içinde one man one vote ilkesini uygulayabileceği ancak toplumlararası one man one vote uygulanamayacağı anlamına gelmektedir.

Rumlar ikili oynuyor

Kıbrıs siyasi tarihi incelendiğinde Rum tarafının kendi etnik milliyetçilik amaçlarına ulaşabilmek için 1963’te Sovyetler Birliği ile Batı ittifakını karşı karşıya getirmeye çalıştığını, şimdide işlerine geldiği gibi diğer tarafları Batıyla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar.

Kıbrıs’ta karar verme zamanı geldi. Statüko sürdürülemez

Kıbrıs’ta karar verme zamanı gelmiştir. Açık bir ifadeyle Kıbrıs’ta bir dönüm noktasına gelinmiştir. Kıbrıslı Rumlar bugünlerde samimiyet testinden geçiyor.İçinde bulunduğumuz dönem Rumların gerçek anlamda ve eşitlik temelinde çözüme hazır olduklarını gösterme zamanıdır. Rumların hem statükoyu pekiştirme hemde federasyon istiyoruz gibi çelişkli davranışlarını sürdürmeleri artık imkansızdır.

Rumların temsil ettiklerini söyledikleri Kıbrıs Cumhuriyeti ihtilaflı bir devlettir. Ve Kıbrıslı Türklerinde içinde olduğu bütün adayı temsil ettiğine dair 1960 ortaklık cumhuriyetinin devamı olduğu iddiaları Kıbrıslı Türkler açısından meşru değildir.

Kıbrıs’ta BM misyonu normal koşulları tesis etmektir.Buda Kıbrıs’taki koşulları buna bağlı olarak Kıbrıs cumhuriyetinin anormal bir yapı olduğunu kanıtlamaktadır.Bu nedenle Türkler haklarını koruma konusunda kararlı olmayı devam edeceklerdir.Uluslararası camianın kabul edilemez olduğunu deklere ettiği normal olmayan şartların iki tarafın mütabakatıyla oluşturulacak normal şartlara dönüştürülmesine katkı koyma sorumluluğu vardır.” 

31/01/2015 10:55
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: haber, kıbrıs, Ergün Olgun, kıbrıs sorunu
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.