Esas sorun yetkiyi paylaşmamak

ads ads ads ads
20/10/2017

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Kıbrıs konusunda çözüme en çok bir Annan Planı sürecinde, bir de son olarak Kıbrıs Konferansı’nın yapıldığı Crans Montana’da yaklaşıldı.

Annan Planı referandumunda Rum tarafı yüzde yetmiş beş oranında hayır oyu kullandı.

Dönemin Rum Lideri Tassos Papadopulos referandumun hemen öncesinde halkına seslendiği son konuşmasında ağlamış ve bir Rum Cumhuriyeti’ne dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıracak bir anlaşmaya karşı olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştu.

Yani gasp ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yeniden Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemediklerini…

Bir yetki paylaşımına gitmeye karşı olduklarını…

Annan Planı referandumu 2004 yılında yaşandı ve bitti.

O dönemde Annan Planı’na ‘evet’ diyen bugünün Rum Lideri Nikos Anastasiades idi.

Hatta ‘evet’ kampanyası yürüttüğü için bombalı saldırıya da uğramıştı.

Anastasiades, Alper Ali Riza’nın Cyprus Mail’de yazığı makalede de altını çizdiği gibi, içinde garantilerin ve Türk askerinin varlığının devamını öngören Annan Planı’na o günlerde ‘evet’ diyordu.

Bunun için kampanya yürütüyordu.

İlginçtir, Annan Planı’nın reddedilmesi ile kaçırılan çözüm fırsatı 2017 yılında yeniden bu kez Crans Montana’da yakalandığında, Rum tarafında Başkan koltuğunda Anastasiades oturuyordu.

Annan Planı sürecinde garantiler ve Türk askerinin varlığı meselesini sorun etmeden planı savunan ve ‘evet’ kampanyası yürüten Anastasiades, Kıbrıs meselesinin çözümsüz kalmasını sağlamak için sıfır garanti ve sıfır asker tezini masaya sürdü ve süreci akamete uğrattı.

Aslında sıfır garanti ve sıfır asker ısrarı çözümü engellemek için masaya Rum liderliğince sürülen bir bahaneden başka bir şey değildir.

Ve bu bahane hala Rum tarafında gündemde tutulmak suretiyle gündem değiştiriliyor ve sorunun neden çözümsüz kaldığı gerçeği gizlenmek isteniyor.

Esas mesele daha önceki birçok yazıda da yazdığım gibi, Rum tarafının Kıbrıslı Türklerle yetki paylaşımına gitmek ve bir ortaklık çatısı altında bir araya gelmek istemiyor olmasıdır.

Bunun için de sürekli başka bahaneler yaratıp duruyorlar.

Anastasiades de bunu yaptı ve yapmaya devam edecek.

Çünkü halkı Kıbrıslı Türklerle yetki paylaşarak bir ortaklık şemsiyesi altında bir araya gelmek istemiyor.

Papadopulos’un dediği gibi Rum Cumhuriyeti’ne dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıracak bir adım atmaya kesinlikle yanaşmıyor.

Ve yanaşmayacaklar da…

Sonuçta birleşmeden ve yeni bir ortaklık kurmaktan yana olan ve bunun için çaba sarf eden Kıbrıs Türk tarafı karşısında bir muhatap bulamıyor.

Çözümsüzlüğün devamı nedeni ile bedel ödemeye devam etmek zorunda kalıyor.

Bu durum ya da gerçek, uluslararası kamuoyu tarafından da görülmek ve sorunun neden çözümsüz kaldığına doğru teşhis konulmak istenmiyor.

Bu yapılmayınca da Rum tarafının istediği şekilde statüko devam edip gidiyor.

Kıbrıs Türkünün haklarını gasp ederek ortaklık cumhuriyetini bir Rum Cumhuriyeti’ne dönüştüren Rum tarafı ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nin nimetlerinden yararlanmaya devam ediyor.

Gelinen aşamada özellikle Crans Montana, ondan önce de Cenevre ve Mont Pelerin’de yaşananlar, tüm çıplaklığı ile Rumların yetki paylaşımına giderek Kıbrıs sorununa bir çözüm bulma niyeti taşımadıklarını ortaya koydu.

Şimdi yapılması gereken, BM ya da AB’nin bir formül geliştirerek Kıbrıslı Türklerin mağduriyetini ortadan kaldırmasıdır.

Bunun için bir yol bulmasıdır.

2004 Annan Planı sürecinde ve sonrasında verdikleri sözleri tutacak şekilde adım atmasıdır.

Çünkü Rumlar koşullar değişmeden Kıbrıslı Türklerle eşit koşullarda yeniden bir araya gelecekleri bir çözümü hiçbir zaman kabul etmeyeceklerdir.

O halde mevcut durumun değişmesi üçüncü tarafların meseleye bakışlarını değiştirmesi ile mümkün olacaktır.

Ve bunun için çok geç kalınmıştır.

20/10/2017 11:17
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Esas sorun yetkiyi paylaşmamak, Mete Tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.