Eski müzakerecilerden ortak açıklama

ads ads ads ads
06/10/2015

ads
Eski müzakerecilerden ortak açıklama

Kıbrıs müzakere sürecinde görev alan eski müzakereciler Osman Ertuğ ile Ergün Olgun, Rum Lider Nikos Anastasiades’in BM Genel Kurulu ve diğer platformlardaki bazı konuşmalarının Kıbrıs gerçekleriyle bağdaşmadığı, gibi devam eden görüşme sürecinin kararlaştırılmış çözüm parametreleri, amacı ve ruhuna da aykırı olduğunu kaydetti.

Eski müzakereciler, Rum liderin esas muhatabı olan Kıbrıs Türk tarafı resmi yetkililerinin, bu beyanlar karşısında sessiz kaldığını ileri sürerek, BM Genel Kurulu çalışmaları çerçevesinde bunların yanıtlanmamasının anlaşılabilir bir tutum olmadığını iddia etti.

Ertuğ ile Ergün, Anastasiades ve Rum yetkililerin bütün uluslararası platformlarda izlediği bir diğer çelişkili yaklaşımın da olası bir anlaşma konusunda Türkiye’yi muhatap alma çabaları olduğunu ifade ederek, “Bu Kıbrıs Rum tarafının esas muhatabı olan Kıbrıs Türk tarafına açık bir saygısızlık olduğu kadar bu konuda bir hedef saptırma gayreti içinde olduklarını da göstermektedir” dedi.

Eski müzakereciler Osman Ertuğ ile Ergün Olgun, Kıbrıs müzakere süreci ve BM Genel Kurul çalışmalarına yönelik ortak açıklama yaptı.

Açıklamada, “BM Genel Kurul kürsüsünü tüm Kıbrıs adına işgal eden Rum Lider’in Kıbrıs Türk halkı veya Kıbrıs'ın tümü adına konuşmaya hak ve yetkisi yoktur” diyen eski müzakereciler, uluslararası toplumun buna müsaade etmesinin “dünya örgütü tarafından Kıbrıs Türk halkına karşı 52 yıldır sürdürülen tarihi bir hatanın, bir haksızlığın tekrarlanması” olduğunu kaydetti.

1963'te iki toplumlu ortaklık cumhuriyetinden silah zoruyla dışlanan ve tüm hakları gasp edilen, bugün dahi gayrı insani izolasyon ve kısıtlamalar altında tutulan Kıbrıs Türk halkının, kendi meşru yetkilileri ve kurumları dışında kimseye kendisini dışta temsil etme hak ve yetkisini vermediği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Kıbrıs sorununu karşılıklı kabul edilebilir kapsamlı bir uzlaşıyla sonlandırmaya yönelik görüşmelerin devam etmekte olduğu bir dönemde sayın Anastasiades'in görüşmelerin amacını ‘Türk işgalini sona erdirmek’ olarak tanımlaması; ‘Türk askerlerinin tümü çekilmeden’ ve ‘yerleşikler’ diye tanımladığı vatandaşlarımızın ‘adadan ayrılmadan çözüm olmaz’ demesi; Kıbrıslı Türkleri mutlak toplu imhadan kurtarmış ve ENOSİS’i engelleyerek etkinliğini kanıtlamış olan garanti sistemini ‘modası geçmiş’ olarak tanımlaması ve iptalini talep etmesi; bunların yanında mülkiyet sorununun çözümünde ‘bireysel hakları’ ileri sürerek ve düzenlemelerde ilk tercih hakkının eski mal sahiplerinde olmasını şart koşarak iki kesimliliği ortadan kaldıracak taleplerde bulunması; dahası amaçlanan iki kesimli, iki toplumlu, eşit statüde iki Kurucu Devlet'ten oluşacak, siyasi eşitliğe dayalı federal yapının kendi tekellerine geçirdikleri ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümüyle ortaya çıkacağını iddia etmesi, onun uzlaşı konusundaki ciddiyet ve samimiyetini temelden sarsacak niteliktedir.

Somut bir örnek olarak halen görüşülmekte olan ‘Yönetim ve Güç Paylaşımı’ başlığı altında yer alan ve temel BM parametreleri olan siyasi eşitlik ve iki kesimlilik konularında sayın Anastasiades Kurucu Devletlerde ‘ilgili toplumun nüfus çoğunluğunu değil, iç vatandaşlık bazında siyasi haklara sahip olanların çoğunluğunu görüşüyoruz’ demekle ve ‘dört özgürlüğün sınırsız uygulanmasında’ ısrar etmekle aslında iki kesimliliğe temelden meydan okumakta, özde bu temel kavramın içini boşaltmaya çalışmakta, her halükarda kalıcı bir düzenleme olamayacağını ileri sürmektedir.

Bunlar Kıbrıs Rum tarafının Ada'da ileriye dönük değil, geriye, yani 1974 öncesine dönüşün peşinde olduğunun kanıtıdır.”

“ÖZEL REJİM BÖLGELERİ”

Ertuğ ve Olgun’un ortak açıklamasında, iki kesimlilik ilkesini delmeye yönelik başka bir arayışın da; Kıbrıs Rum tarafının Kurucu Devletler içinde kararlaştırılacak düzenlemelerden muaf olacak “Özel Rejim Bölgeleri” yaratma girişimi olduğu ifade edildi.

Başta Karpaz bölgesi olmak üzere bu bölgelerde mülkiyet, yerleşim/nüfus çoğunluğu ve yönetsel konularındaki düzenlemelerden muafiyetler elde edilmeye ve iki bölgelilik ilkesini delecek bir nevi kantonlar yaratılmaya çalışıldığı savunulan açıklamada, şunlar dile getirildi:

“Kalıcı derogasyonların olmayacağı bir Kıbrıs'ta dört özgürlüğün sınırsız uygulanmasını savunan Rum Lider, ne gariptir ki nüfus konusuna gelince, sözcüsü kanalıyla pervasızca ‘1960'taki demografik dengeyi yeniden oluşturmaya çalışıyoruz’ demekte ve bunun, yani 4'e 1 nüfus oranının kalıcı bir nüfus dengesi olması gibi hem mantıksız hem de temelde ırkçı bir yaklaşım sergilemekten çekinmemektedir.

Kıbrıs Türk halkını bütün ekonomik ve diğer olumsuz sonuçlarıyla birlikte kalıcı bir sayısal dezavantaja mahkum etmeye yönelik bu hakimiyetçi zihniyeti yetkililerimizin iyi değerlendireceğini umuyoruz. Kıbrıs Rum tarafının Türkiye’nin olası AB üyeliğinden sonra Kıbrıs bağlamında Yunan ve Türk vatandaşları için de 4'e1 nüfus oranının uygulanmasında ısrar etmesi AB normları konusunda çelişkili yaklaşımlarının başka bir kanıtıdır.”

Açıklamada, Anastasiades ve Rum yetkililerin bütün uluslararası platformlarda izlediği bir diğer çelişkili yaklaşımın da; olası bir anlaşma konusunda Türkiye’yi muhatap alma çabaları olduğu belirtilerek, bunun Kıbrıs Rum tarafının esas muhatabı olan Kıbrıs Türk tarafına açık bir saygısızlık olduğu ve Rumların bu konuda bir hedef saptırma gayreti içinde olduklarını gösterdiği kaydedildi.

“TÜRKİYE'NİN ROLÜ BELLİ”

Kıbrıs'ta kapsamlı bir anlaşma konusunda Anavatan ve Garantör Türkiye'nin rolünün belli olduğu ve Türkiye’nin bir uzlaşı konusundaki yapıcı tutum ve desteğini her zaman ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, “Temennimiz, yine bir Anavatan ve Garantör konumunda olan Yunanistan'ın da benzer bir yaklaşım sergileyerek çözüm konusundaki desteğini samimi olarak ortaya koymasıdır” denildi.

Ortak açıklamalarında, eski müzakereciler Ertuğ ile Olgun, Rum Lider Anastasiades’in son açıklamalarının devam eden görüşmeler sürecinin amaç ve ruhuna ters düşen, atmosferi zedeleyen bir tutum olduğunu dile getirerek, Kıbrıs Türk tarafının resmi yetkililerin ise buna herhangi bir tepki göstermediğini, bunun düşündürücü olduğunu ileri sürdü ve şunları kaydetti:

“Sürecin karşılıklı suçlamalardan menfi yönde etkilenmemesi, ancak her iki tarafın da bu kurala uyması halinde mümkün olabilir. Yoksa, sadece bir tarafın iddialarının kamuoyunun gündemine yansıdığı, diğer tarafın ise sessiz kaldığı bir ortam, iki tarafın kamuoyları açısından dengeden yoksun olur ve kaçınılmaz olarak sessiz kalan tarafın aleyhine çalışır.” 

06/10/2015 17:19
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ergün olgun, osman ertuğ, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.