Ev

ads ads ads ads
11/05/2016

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Öncelikle rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki, Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu, tüm Kıbrıs’ın yüz akıdır. Sahneye koymak için seçtiği oyunlar, adamızın iki tarafının da yüzüne adeta ayna olmakta, iki toplumun bir türlü yapamadığı yüzleşmenin gerçekleşmesi yönünde çaba koymaktadır. Bir yandan bu yüzleşmeyi sağlarken diğer yandan da evrensel sorunlara kulak tıkamamakta, dünyamızın yaşadığı problemlerle ilgili seyirciyi uyaran mesajlar vermektedir.

Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu bu fiilleri gerçekleştirirken, taraf olmamakta, öyle ki oyunda Türk- Elen rollerini değişseniz bile bir anlam kaybetmemektedir. Bir yıl önce sahneye konulan “Kayıp” oyununda da bu böyleydi. Ada insanının yüzüne orada da adeta bir ayna tutulmuştu . “Ev” ve “Kayıp” oyunlarının yazarı olan Aliye Ummanel besbelli ki bu konuda çok hassas. İki oyunda da bu dengeyi tutturduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

“Ev” aslında göç olaylarını irdeleyen bir oyun. Ortada yaşanan bir ev var. Bu evin içinde başka bir evi terk etmek zorunda kalan insanlar yaşıyor. Sonra bir gün o evin eski sahipleri çıkıp geliyor. Ve sonra mecburiyetten öyle bir ortam doğuyor ki yaşanmışlıklar, göç hikayeleri, pişmanlıklar, yaşama sevinçleri her şey ama her şey konuşuluyor. O kadar ki sonlara doğru, Akdeniz üzerinde günümüzde yaşanan mülteci ölümlerine dahi dokunuluyor.

Ama asıl yüzleşme oyunun sonunda gerçekleşiyor. Eve gelen tahkikat memurunun “ Bu evin sahibi kim?” sorusuna , saatlerce evin sahibinin km olduğu yününde tartışan tarafların yanıt verememesi, salondaki tüm izleyiciyi sarsıyor.

“Ev” her Kıbrıslının mutlaka izlemesi, izlerken de iki defa düşünmesi gereken bir oyun. Oyunu yazan Aliye Ummanel’i her yazdığı oyunun bir öncesinden daha anlamlı ve daha doyurucu olmasından dolayı bir kez daha kutluyorum.

Deniz Çakır, Melihat Beşe, Hatice Tezcan, Kıymet Karabiber, Asu Demircioğlu ve Aytunç Şabanlı’nın rol aldığı “Ev” oyununu, zaman zaman yüzümde tebessüm oluşsa da gözlerim dolu dolu izledim. Bütün sanatçılar performanslarını en üst düzeyde sergilediler. Onları da yürekten kutluyorum.

Ve sevgili okuyucularım yazımın sonlarında ekliyorum. Bu oyunu görmemek gerçekten büyük bir kayıp olacaktır. Bu hafta LefkoşA’da cuma ve cumartesi son kez sahneye konulacak. Diğer ilçelerde de turne yapılacak mı bilemem ama fırsat varken kaçırmayın diyorum.

Gelelim işin eleştirilecek kısmına…

Yeter artık. Biz bu güzel oyunları, adam gibi bir tiyatro salonunda izlemek istiyoruz. Sahnesi tüm teknolojik olanaklara sahip olan, oyuncuların seyircilerin konfor içinde olacağı, dışarıdan saçma sapan seslerin içeri yansımadığı salon istiyoruz.

Devlet, hükümet, sanata verdiği değeri ispat etmek istiyorsa, yıllardır atıl duran Belediye tiyatro binasının bir an önce bitirilmesini sağlamalıdır. Hatta bu bina Devlet Tiyatroları ile ortak kullanılmalı, gerektiğinde ve uygun zamanlarda özel tiyatrolara dahi tahsis edilmelidir.

Bunun için hemen şimdi kollar sıvanmalıdır. Sanatçılarımız ve LefkoşA halkı bunu hak etmektedir.

ANLAYAMADIKLARIM

Çok katlı Yurt Binaları yapmak için Templos’un (Zeytinlik’in) seçilmiş olmasını ve yöneticilerin bu konuda sessiz kalmasını anlamakta çok zorlanıyorum. Güzelim Girne’nin nefes aldığı tek alan da kapatılırsa bu şehrin yaşanmaz bir yer alacağını kimse farkında değil mi? Böyle bir yapılaşmaya ihtiyaç duyulduğu araştırıldı mı? İhtiyaç varsa bile uygun yer Templos mu? Bu olsun araştırıldı mı? Anlamıyorum. Anlayamıyorum.

VE ŞİİR

Bu hafta konuğumuz değerli Üstadımız Feriha Altıok. Onun face book sayfasından aldığım “Bende Bilirim” ismini verdiğim şiirini sunuyorum:

Geçip baharın karşısına

kanatlarını koparırım ruhumun

ölüp sevdiğimi tenhalarımda

bir cinayet daha düşerim adınıza

kaçar sevmediğime giderim. ..

işler o ilâhî ceza

eğdiğiniz boynumdan öperim

baharlar da bilir

ben de bilirim…. 

11/05/2016 10:06
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bülent dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.