Gelin, elimizi taşın altına koyalım

ads ads ads ads
19/02/2015

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Üzgünüm elbette.

Dün, bu sütunu okuyanlar, “Mustafa Diker” cinayetini bir kez daha anımsadı.

Elbette niyetim, okuyanları üzmek değildi.

Hatta bu kadar ilgi de beklemiyordum açıkçası…

Ama bu ilgiyi de görünce, duyarlılığı da hissedince, kısaca bir şeyler yapmak farz oldu…

Ne yapıyoruz biz, farkında mısınız?

Sosyal medya gibi yaşamaya başladık hayatı da…

Sabit, bir yerde oturarak, sadece ve sadece “laf” üretiyoruz.

Ve vatandaş olarak sorumluluklarımızı, sosyal medyada yazınca, yerine getirdik sanıyoruz.

Öyle değil aslında.

Yaşamın pratiğinde, yapabileceğimiz, değiştirebileceğimiz o kadar çok şey var ki…

Ama genelde yaptığımız, sembolik şeylerle uğraşmak.

Tamam, önemsemiyorum demiyorum ama…

Siyah giyince, neyi değiştirdik ki biz…

Mahkemede kavgalar çıktı, Erol Diker’i öldürmek istedi öfkeli kalabalık.

Mustafa Diker’in mezar taşının yerini bileniniz var mı?

Peki, şu anda, yan komşunuzun çocuğuna nasıl davrandığını biliyor musunuz?

Tek bir yasa değişti mi bu hunhar cinayetten sonra?

Yok.

Ama laf çok.

Dün onlarca telefon, mesaj aldım…

Açıkçası, yazıyı yazarken, böyle bir etki de beklemiyordum…

Ama madem ki bu duyarlılık var…

Üzerine geliniz bir şey inşa edelim.

Hem Mustafa için bir şeyler yapalım…

Hem, yeni Mustafalar, Ayşeler olmasın, çocuklar ağlamasın, gülsün diye, katkı koyalım.

Ben hazırım.

Biz Havadis olarak hazırız…

İzninizle, konuyu dağıtmadan, bugün kısa bir yazı ile bitiriyorum.

Çağrımı yineleyerek:

Gelin, bu duyarlılığı pratiğe dökelim…

Elimizi taşın altına koyalım…

“Klavye şövalyesi” olmaktan kurtulalım…

Yas tutacağımıza, iş yapalım. 

19/02/2015 12:37
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.