Güney Asyanın Yükselen Yıldızı Vietnam: 6

ads ads ads ads
10/04/2016

ads

Halil Paşa Halil Paşa


Vietnam haritası, işçilerin tarlalarda pirinç taşımak için kullandığı, bir bambu değneği ile iki ucuna asılı kovaya benzetilir. Değnek Mekong Nehrini temsil ederken, iki ucundaki kova da Kızıl Nehir olarak da anılan ve pirinç üretimin yoğun olarak gerçekleştirildiği Mekong’un deltalarını işaret eder.

Öte yandan My Tho şehrinin Mekong deltasında, West Lake’in sularının sığ noktalarında Lotus Tarlaları görmüştüm. Bulanık sularda ve bataklık yerlerde yetişen Lotus çiçeğinin güzelliği kadar, tohumlarından elde edilen kremin de ekonomiye katkısı vardır. Ayrıca, nasıl yasemin Kıbrıslıların şiirlere, şarkılara ve metaforlara konu olan favori çiçeği ise, Lotus’un da, Vietnamlıların milli çiçeği ve simgesi olduğunu öğrendim.

Vietnam 94 milyonluk ve Türkiye’den daha kalabalık nüfusuna karşın, 331 bin km. karelik yüzölçümüyle Türkiye’nin üçte biri büyüklüğünde bir ülkedir.

Ancak ileride göreceğimiz gibi Türkiye’den de misliyle yoksul bir ülkedir. Öte yandan pek çok ekonomi uzmanı, uluslararası finansal kuruluş ve yatırımcılara göre de, taşıdığı ekonomik büyüme potansiyeliyle, Güney Asya’nın yükselen yıldızıdır.  

Başkent Hanoi’de ortalama Vietnamlının şehir yaşamı. Üstte evi, altında dükkanı.

 
YEMEK KÜLTÜRÜ

Bir çeşit muz var, kavurup yiyorlar. Kadınların çoğunlukta olduğu sokak satıcılarının, bisiklet ve motosiklet arkalıklarında, çoğu zaman omuzlarının bir tarafına dayanak yaptıkları uzun bir bambu değneğinin iki yanına iplerle asılmış geniş yassı küfelerde pişmemiş olarak taşıdıkları bu muzları bildiğimiz muzlardan ayırmak zor. Sokakların kaldırımları üzerine kurulu ocakların ateşleri üzerine yerleşmiş tencerelerde kavurup satılan bu muzları bir lokantada yediğimde tadını daha çok tatlı patatese benzetmiştim.

Sabahları kahvaltıda Vietnamlıların Tofu dedikleri, soya fasulyesi filizlerinin ezilmesi, deniz yosunu ve tuzlu su ile yapılan bir çorba, yahamur içerisine konan pişmiş kıymadan yapılmış dam et, ya da yine hamur içerisine konan pişmiş yeşillik Dam I ile birlikte yeniyordu. Sabah kahvaltılarda iki kez üst üste denedim. Nefis bir tadı vardı.

Lav Hay Sen ise içerisine lahana, karides vb. deniz ürünleri, deniz yosunu, biberlerle kaynar suda pişirilen bir başka harika tada sahip Vietnam yemeğiydi.

Pirinç ülkenin en çok üretilen ve tüketilen ürünlerdendir. Pirinç yufkası pek çok yemek çeşidinde kullanılır. İçerisine sebzeler konarak sigara böreği gibi yağda da kızartılır. Ayrıca pişmiş patates-balık-tavuk ya da et sarılmak suretiyle de servis yapılır. Pirinç yufkasına sarılarak yediğim kızarmş böreklerin ismini unuttum. Ancak bir yemek aklımda yer etti. Hangisi mi? 

Geceleyin Mekong Nehri’nden, rengarenk ışıklar içerisinde gökdelenlerin yükseldiği Saygon kenti fotoğrafımın karesine böyle girdi. O gece ışıklar içerisinde Saygon, batılı şehirlere taş çıkaracak kadar modern bir görünüme sahipti.

Cha Cha La Vong!... Vietnama yolunuz düşerse mutlaka yemenizi öneririm. Hatta bir Amerikan turizm acentesi bunu “ölmeden önce tadılması gereken yemekler” listesine koymuş.

Pirinç yufkası ve noddle ile birlikte servis edilen Cha Cha La Vong, Hanoi’de bir çeşit tatlı su balığından yapılıyor. Dilimlenip marine edildikten sonra, bir geceliğine buzlukta tutuluyor.  Ertesi güne kadar içerisindeki baharatları absorbe ediyor. Sonra hafif yağda kızartılıyor. 

Hoan Kiem Gölünü tepeden gören “Cha Go Vietnamese Cuisine” restoranın Hanoi manzarası da, ölmeden önce yemeyi başardığım Cha Cha La Vong gibi nefisti.

Anaelina Restoran’da içtiğim Kırmızı Kabak çorbası da çok lezzetliydi.

 

VİETNAM’DA KÖPEK, KEDİ, FARE, KURBAĞA VE KAPLUMBAĞA ETİ YENİR…

Vietnamlıların köpek ve kedi yediğini yazmalıyım. Hatta köpek eti sığır, domuz ve tavuk etleri arasında en pahalısı… Rehberimiz Dung kedi için şakayla karışık “Small Tiger is very delicous” diyor.

Vietnam’da insanların kedi köpekleri varsa bunların çalınıp lokantalara satılarak paraya çevrilme olasılığı büyük olduğu için yanlarından ayırmıyorlar. Bu nedenle sokaktan gelip geçenlere acı-acı havlayan kümese kapatılmış köpek bile gördüm. Gerçi yemek için olmasa da Kıbrıs’ta böyle evlerin bahçelerinde veya sahipsiz arsalardaki kümeslere kapatılan köpek de yok değil ya…

Rehberimiz Dung Vietnamlıların köpek, kedi ve yılanı yediklerinden dolayı şehirlerde farelerin giderek çoğaldığını söylemişti. Nitekim Hanoi’de bir gece göl kenarında dolanırken, Figen ile önümden koşarak hızla geçmekte olan iri bir fareyi göstererek kahkahayı basan Vietnamlı sokak satıcısının neşeli hali hala gözümün önünde…

“Cha Go Vietnamese Cuisine” restoranın balkonundan başkent Haoi’nin merkezinde yer alan Haon Kiem Gölü’nün nefis bir manzarası vardı.

Elbette şehirlerde yaşayan Vietnamlılar fareleri yemiyorlar. Ancak kırsal kesimde fareler de yeniyor. Dung’a göre pirinç tarlalarında, ağaçlarda ve çalılıklarda bitki yaprakları ve otlarıyla beslenen fareleri yemenin sağlık yönünden sakıncası yok, faydası var. Dolayısıyla kırsal kesimin tarla farelerini şehirlerin kanalizasyon farelerinden ayırmak gerekiyor.

Pek çok kaldırım lokantasında, geniş kaplarda sular içerisinde müşterilerin beğenisine sunulan canlı kurbağa ve kaplumbağalara da rastlamıştık.  

Kurbağalar, kaplumbağalar, fareler, kediler, köpekler Vietnam sofralarına yemek olmaktan paçayı kurtaramasalar da, Vietnamlıların yemediği hayvanlar da var.

Atlar ve tavşanlar…
 
EKONOMİ

Vietnam pirinç ihracatında Tayland’dan, kahve ihracatında ise Brezilya’dan sonra dünyada ikinci sırada yer alıyor.

Kişi başına ortalama gelir şehirlerde aylık 200 dolar (600 TL ayda) iken, kırsal kesimlere doğru bu rakam çok düşüyor. 2014 yılı verilerine göre dünyada 184 ülke arasında Vietnam kişi başına düşen ortalama  1.362 dolar ile 141’nci sırada yer alır. Vietnam’ın ne kadar fakir bir ülke olduğunu anlamak için bir karşılaştırma yapacak olursak, ABD’de kişi başına düşen yıllık gelirin 48.150, Türkiye’de 10.550, Tayland’da 5.300 dolar olduğunu hatırlayabiliriz.

Laos (1.200), Pakistan (1.100), Kamboçya (950) ve Nepal (650) gibi ülkelerden daha yüksek…

Ülkede sayıları 6 milyona yaklaşan 54 farklı etnik grup yaşıyor. Buna rağmen etnik çatışma yaşanmıyor ya da ekonomi ve sosyal yaşamda çok önemli bir sorun teşkil etmiyor.

Sanırım bu da Komünizm döneminden kalma iyi bir insanlık mirası… Ama kimilerine göre ülkenin % 80 Budist olmasının da bunda önemli bir rolü vardır.

Vietnam’ın tropik iklimi, kristal berraklığındaki kıyıları...

Mekong nehri ve etrafında kurulan yeşil ve tropik doğası…

Hanoi – Halon Bay arası yolda, Kızıl Nehir Deltası üzerindeki alüvyonlu-sulak ovalarda, uçsuz bucaksız pirinç tarlalarıyla karşılaştık.

Dünya markası zincir oteller başta olmak üzere, yabancı sermaye yatırımları ve hızla ilerleyen turizm gelirlerine bakınca. Ayrıca düşük ücrete çalışmaya hazır genç bir nüfusun varlığı da göz önüne alındığında. Vietnam’ın da artık sosyalizme sırtını çevirdiği ayan beyan meydanda iken… 

Vietnam ekonomisinin yakın gelecekte hızla büyüyeceğini, ancak nehirlerinden göllerine, şehirlerinden denizlerine epeyce bir çevre kirliliğinin de beraberinde geleceğini düşünüyorum…

 
YABANCI YATIRIMLAR

Hanoi Halon Bay arasında otobüsle seyahat ederken benim gördüklerim arasında Sanyo’dan Cannon ve Nike’a, Sheraton’dan Hilton’a, pek çok tekstil markasına kadar yabancı şirketlerin özellikle ucuz iş gücünden yararlanmak için Hanoi ve Saygon’da yoğun yatırımları vardı. 

Yalnızca Samsung Elektronik sanayiinde çalışan 40 bin işçi olduğunu öğrendim Vietnamlı rehberden. Yakın süre sonra Samsung ikinci bir yatırım daha yapacakmış.

90 milyonluk nüfusun içerisinde çalışabilir yaşta olanların (15-64) oranı % 70 civarında. Ancak bu nüfusun %70’i kırsal kesimde, ancak geriye kalan şehirlerde yaşıyor. Çalışabilir nüfus içerisinde niteliksiz iş gücü oranı % 80 ile oldukça yüksek. Dolayısıyla arzı yüksek olan işgücünün de fiyatı, yani ücreti oldukça düşük.

 
Ekonomik grafiği yükselen Vietnam adeta bir şantiye yeri. 2016 yılı sonunda tamamlanması planlanan Halong Bay’da Kızıl Nehir üzerindeki “Bach Dang” Köprüsü, 356.5 milyon dolara mal olacak. Köprü tamamlandığında, çevre yollarıyla başkent Hanoi ile Halong Bay arasındaki uzaklık, 50 km azalarak 180km.’den 130’a inecek.

KAHVE CENNETİ VİETNAM

Kahve, pirinç ile birlikte Vietnam’ın tarımsal üretim ve ihracatında en önemli ürün.

Kahveyi dışarıya sattıkları gibi içeride de tüketiyorlar.

Güney’de kahve Kuzeyde çayın daha çok içildiği söylense de, gerek Saygon gerekse Hanoi’de çok sayıda tıka basa dolu cafe dükkanlarına rastlamıştım.

Figen’le sokakta dolaşırken, cafe dükkanlarından birisinin kaldırımlar üzerine atılmış minik taburelerine oturmuş bir filtre kahve bir de late siparişi vermiştik. Bildiğimiz kahvelerden biraz daha yağlıca ama harika bir aroması vardı. İkisinin fiyatı sanırım kırkbeş bin Donk, yani 2 dolar, 6 türk lirası civarında tutmuştu.

Vietnam’lılar kahveyi, kahve plantasyonu ağaçlarında yaşayan, yediği kahve çekirdeklerini midesinde salgıladığı bir asitle yağlandıran ve muazzam bir aroma ortaya çıkmasına neden olan bir hayvancığın dışkısından da elde ediyorlar. Vietnam’da bu hayvancıkların adına Spiro deniliyor. Aynı yöntemle Endonezya’da Vizo isimli faregillere benzer bir başka hayvan dışkısından aynı yöntemle elde edilen kahve çekirdekleri dünyada en pahalı olanıymış.

Vietnam’da Spiro’dan elde edilen kahve, hem turistler hem de biraz daha varsıl Vietnamlılar tarafından da tüketilmekte. Fiyatı da normal çekirdek kahveden daha pahalı. İki paket aldım. Şimdi kullanıyorum. Yazmış olduğum gibi aromalı ve biraz yağlı…

 

VİETNAM’DA AKARYAKIT FİYATLARI

Ocak 2016 itibarıyla Hanoi şehir merkezindeki benzincideki tespit ettiğim akaryakıt fiyatları şöyleydi:

95 Benzin 16.140 Dong/Litre          92 Benzin 15.440 Dong/Litre           Mazot  10.200 Dong/Litre
1 Dolar = 22.000 Dong. Bu arada 1 Dolar = 3 TL.

Türk Lirası cinsinden hesapladığımız zaman, aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi Vietnam’da bir istasyonda notlarım arasına aldığım akaryakıt fiyatları, Kıbrıs’tan çok daha ucuzdu…

Akaryakıt      Vietnam    Kıbrıs

95 oktan Benzin…   2.20 TL         3.12 TL                         

92 oktan Benzin…   2.11 TL         3.32 TL                    

      Mazot…   1.39 TL         2.86 TL

Halong Bay, Vietnam turizminin ve ekonomisinin darphanesidir. Körfezin durgun ve sisli sularında yüzlerce gemi, her gün ve her gece bir yüzer otel olarak binlerce turiste ev sahipliği yapar

 
EĞİTİM SAĞLIK

Vietnam’da eğitim ve sağlık hiç de tahmin edileceği gibi parasız değil!

Devlet okulları ucuz ama yine de paralı. Devlet Hastaneleri de ucuz ama ücretsiz değil.

Devlet okul ve hastanelerinin yanı sıra ağır-ağır, birer-ikişer özel okullar da açılmaya başlanmış. Tabii özel okulların ücreti de “özel”.

Yine de ülkedeki özel okul ve hastane sayısı, devletinkilere göre şimdilik sayıca çok az.

Vietnam genelinde okuma yazma oranının %95, buna karşılık ülkede üniversite mezununun az olduğunu da belirtmekle yetinelim. 

 

ASKER HER YERDE ASKER

Vietnam’da da Türkiye’de olduğu gibi askeriyenin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmeler yapılmış. “Halkın parası askerin parası, askerin parası yine askerin parası” diye de bir terim kullandı rehberimiz Dung.

Arkasından da ekledi. Vietnam’da “Army’s Hotel”, Army’s Restoran”, “Army’s Market”. Hepsi de özel olarak askerlerin minimum maliyete maximum hizmeti alacakları şekilde düzenlenmiş.

Ordu Evi”, Subay Gazinosu”, “Ordu Pazarı”…  Türkiye bunların yabancısı değil.

 Ancak Vietnam Türkiye kadar zengin bir ülke olmadığı için tüm kadrolu uzman-asker, ast-subay ve subayların değil, yalnızca generallerin emeklilik hakkı olduğu bir ülke… 

 
10/04/2016 15:57
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: vietnam, halil paşa
MANŞETLER

HK Halil Paşa

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.