Güney sorunu hep sıcak tutuyor!

ads ads ads ads
10/11/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Rum liderliği Kuzey’e yönelik salvo atışlarına devam ediyor. Hemen her gün bir yanda seçimleri de gözleyerek söylemlerini kampanya haline getiriyor! Bizim için saçma sapan olsalar da Sn. Akıncı ve Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ile medyamız için politik yönden anında cevap verilmesi gereken bu açıklamalar maalesef suskunluk ve aldırmazlıkla geçiştiriliyor! Maalesef Ankara da benzer tutumda!

Bu suskunluklarla aldırmazlıklar Güney Rum Yönetimi küçümsendiği için mi olageliyor, bilmiyoruz! Bildiğimiz şudur ama: Rum tarafı Kıbrıs siyasi sorununu soğutmuyor. Aksine azıcık ateşi düşse anında eşeleyip yine alevlendiriyor. Dolayısıyla ne oluyor? Siyasi sorunun inisiyatifini sürekli elinde tutuyor… Ve sadece kendi halkı bünyesinde değil, dünya siyasi çevrelerinde de “davası için haklılık zemini oluşturuyor!”

MESELA son zamanlarda Anastasiadis bir yandan “Kıbrıs Helenizm’inin kurtuluşundan” söz ediyor, öte yandan hem siyaseten hem Doğu Akdeniz’deki gazı ve müzakerelerdeki tutumu nedeniyle, Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalarını iyicene yoğunlaştırıyor!

Pek çok açıklamalar ve suçlamalar yanında diyor ki Anastasiadis, “Türkiye milli itibar sınırlarımızı aşan taleplerini bir kenara bıraksın, yeterli ön hazırlıklarla müzakerelere hemen başlamaya hazırız!”

BU açıklama karşında bizim tarafa bakıyorum tıs yok! Ankara’yı gözlüyorum keza! Fakat gerek BM’ler çevrelerinde gerek AB’de de bu ve benzeri açıklamalarla mesajların, “Güney müzakerelerden yanaymış” düşüncelerinde değer bulduğu muhakkaktır! Çünkü Anastasiadis henüz duvarlara konuşacak akıl andropozuna girmedi mesajlarının nereye gittiğini iyi bilir!

BİZE döneyim. Ne yapıyoruz? Zaten Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında başından beridir sorunla ilgili bir irtibat oluşturulmadı! Aksine “takışmaları” da bedava! Üstelik seçim sathı mailine girdik ki bundan sonra siyasi sorunla ilgili “politikalar” ancak meydan nutuklarında yer alır!

OYSA: Güney’in tüm bu hezeyanlarına, sorunu sürekli gündemde sıcak tutmasına karşın asıl gerçek nedir bilir misiniz?

Rum tarafı halkı ve kilisesiyle birlikte çözüme tırnak kadar hazır değildir, istediğinin tamamını alana kadar!

Buna karşılık Türk tarafı hem gerçekten çözüm isteyen taraftır hem de (canımız çok sıkılıp yansa da) çözüm için ödün üstüne ödün verendir!

Öyle ama dünya biliyor görüyor mu bunu? Kaldı ki o Rum’un abuk sabuk kararları nedeniyle Meclis’te “federasyonu ilga etmek” gündeme geldi de “asla federasyonsuz olamayız” diye kavgalar kopartıldı!

…Her aklıma geldiğinde şükrederim ama. İyi ki Türkiye vardır. Yoksa halimiz dumandı!

_______________________________________________________________________________

SEÇİM – BARAJ – MECLİS

Türkiye de seçimler nedeniyle yüzde 10 gibi bir barajla 80 milyonluk ülkede sandıktan sadece 4 partinin çıkmasına cevaz veren “insafsız ve adaletsiz” sistemi tartışıyor!

Bu tartışma çağrışım yaptı. Bizde baraj yüzde 5 ile Türkiye’den çok daha iyi. Ne var ki madalyonun bir de arka yüzü vardır örnek vereyim.

İzzet İzcan’ın partisi BKP yıllardır bu toplumla adeta özdeşleşmiş bir siyasi konuma sahiptir. Özellikle İzcan ne yapar eder, hiçbir parti başkanının yahut siyasi partinin başaramadığı bir politik beceriyle Meclis dışında olmasına karşın her vesileyle adını medyada en çok duyuran politikacı olur..

Fakat İzcan’lı BKP “KKTC siyasetinin bu kadar içinde olmasına karşın ayni zamanda Meclis’in dışındadır çünkü her seçimde baraja takılır! Pekala ille de Meclise mi girmeli? Evet! Hem de sadece BKP değil. Diğer küçük partiler de. Nitekim artık “BKP’nin de Meclis’te yerini alması zamanının geldiğine inanan İzcan önümüzdeki seçimlerde TKP Yeni Güçler’le ittifaka vardı birlikte çalışacaklar. Hatta diyor ki İzcan göreceksiniz yüzde 10’la Meclis’e gireceğim..

Yıllardır siyasi faaliyetlerini ısrarla sürdüren partilerin sanki bir kadermiş gibi ısrarla ve her seçimde Meclis dışında kalmalarının ne demokrasi ne de siyasi sistem yönünden bir faydası vardır.

Aksine! Eğer bu küçük partiler de Meclis’e girebilmiş olsalardı artık teamül haline gelmiş “koalisyon hükümetlerinin” kuruluş ve işleyişlerinde rahatlık sağlatacak fellik olma göreviyle kalmazlar, Meclis’e türlü çeşitli görüşlerle renk ve devinim de katarlardı… Kaldı ki artık ve gerçekten “UBP ile CTP’nin Mecliste’ki sultalarından bıkıp usandık yeni siyasi partiler de görmek istiyoruz!

O zaman barajı bizim de düşünmemiz gerekir. Şöyle ki yüzde 5’ler mesela yüzde 3’lere çekilemez mi? Nitekim Türkiye’de de CHP “sıfır” baraj yani hiç baraj olmasın diyor. Eğer ille de olacaksa yüzde 3 olsun diyerek de son karar görüşünü açıklıyor.

Ekleyelim: Bu erken seçimi “geleceğin hükümetleri açısından bir “yenileşme” bir “reformist” anlayışla belki gerçekleştiremeyiz. Fakat “erken seçimleri” hodri meydan” çekmelerden kurtaracak, hükümetlerin çalışmalarını kesintiye uğratmadan ve daha etkin Meclis denetimiyle sarmalayacak yeni sistemler yaratabiliriz? Mesela barajı düşürmek bu konuda başlangıç olamaz mı?

_______________________________________________________________________________

Kısaca Takıldığım: (Siyasi eşitlikten önce ekonomik eşitlik!)

“Güney’den et kaçakçılığını durdurabildiniz mi? Milyonlarca avroluk alışverişlerin önünü kesebildiniz mi? Dövizin tavan yapmasına karşın araba parçalarının o taraftan getirtilmesinin önüne geçebildiniz mi? Vs…

O zaman düşünmemiz gerekir! “Siyasi eşitlik” istiyorsak bu konuda ödün vermiyorsak, şimdiden o “siyasi eşitliği” sürdürüp taşıyabilmek için  “ekonomik eşitliği” gerçekleştirmeliyiz ki “işlerliğinin” yararı olsun! Yoksa çözüm de olsa “olmamış” gibi her yönden Rum’un zılgıtını ve kazığını yemeye devam ederiz!

10/11/2017 12:22
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Güney sorunu hep sıcak tutuyor!, Eşref Çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.