Güney’deki Kafalar Değişmiyor!
25/05/2017
Eşref Çetinel
Şecaat arzederken merdi Kıpti sirkatin söyler!” Artık Güney’de de sert eleştirilere uğrayan Anastasiadis gibi!
Geçtiğimiz günlerde Syprus Mail gazetesindeki bir köşe yazarı (Loucas Charlambous) Anastasiadis’in şu sözlerinden hareketle dozu hayli yüksek eleştirilerde bulundu. Çıkış noktası Anastasiasdis’in “şu cümlesiydi: “Ülkem bölünecekse, ülkem tehlikeye girecekse, Helenizm tehlikeye girecekse, Başkanlık koltuğunu ne yapayım…”
Sadece bu cümle ile ilgili “dikkat” demem gerekecek: Anastasiadis eğer bir tercüme hatası yoksa “ülkemiz” değil, “ülkem” dedi! “Ülkesinin” karşı karşı karşıya olduğu tehlikeleri de şöyle sıraladı: “Kıbrıs’ın bölünmesi!” “Bölünmesi halinde hem Kıbrıs’ın hem de Helenizmin tehlikeye girmesi! Ve ekledi: “Bu durumda Başkanlık koltuğunu ne yapayım!”
Tabi köşe yazarı Charalambous “zaten ada 43 yıldır bölünmüştür sen oturduğun koltukta bunun farkında değil misin” gibilerinden eleştirilerle Anastasiadis’i “ikiyüzlükle” suçladı ama ben bu eleştirileri değil, “Rum kafasını” esir alan “düşünceyi” hatırlatacağım.
“EGEMENLİK SAPLANTISI!” Veya bazı Rumlar için enosis! “Hemen çözüm” diyen “bizimkilerin” kabul etmek istemedikleri Rum’un “meğalo idea” saplantısı ile hayali! İiki asırdır bu adayı kendi vatanları olarak gördüler! Ve bu hayal hâlâ devam ediyor ki Anastasiadis sorunları ortaya koymak gereğini duyduğunda “benim ülkem” diyor, yetmiyor Yunanistan’ı da yanına koyarak Kıbrıs’ı “Helendir Helen kalacaktır” ideasının odağına yerleştiriyor!
Kısaca hedef, adayı Türklerle paylaşmak değil, kendi “çoğunluk egemenliğinde” bir çözüme bağlamaktır.
Ha tabi ki Rum tarafında bu tip “ada egemenliği” hayallerinin mümkün olmadığını görüp kabul eden bir muhalif cephe vardır. Fakat sesleri ve güçleri o kadar cılızdır ki Elam’ın iki milletvekilinin Enosis plebisitini anıp kutlama önerisini engellemeye bile yetmedi!
DİĞER ELEŞTİRİLER: Charalambous “TC’nin dört özgürlük talebine de değiniyor. Anastasiadis’in Sn. Akıncı ile nüfus oranları konusunda anlaşmaya vardıklarını, öyle 75 milyon Türk’ün adaya doluşacağının yalan olduğunu, bu haktan adadaki 20 bin Yunan vatandaşına karşı sadece 5 bin Türkün yararlanacağını söylüyor..
Ve Cyprus Mail’in köşe yazarı Anastasiadis’e sorarken cevap ver diyor: “Dört özgürlük kapsamında 5 veya 10 bin Türkün burada yaşama ve çalışma hakkına sahip olması, Mağusa’yı ve Güzelyurt’u Türklere bırakıp Türk askerinin sonsuza kadar Kıbrıs’ta kalma pahasına bir anlaşmaya varılamamasını haklı çıkaracak kadar büyük bir problem midir?”
HAYDA! Yani ne diyor Köşeci yazar? “TC’nin 4 özgürlük talebini kabul et, al karşılığında Mağusa ile Omorfo’yu artı adadaki Türk askerinden de kurtul!”
Ve ne oldu yazarın bu son önerisiyle Anastasiadis’e yönelik o büyük eleştiri bombardımanının sonucu? “Al birini vur ötekine!” Güney’deki kafalar değişmiyor! **********
GELECEĞİN KUZEY’İ: (NASIL OLACAĞINI MERAK ETMEZ MİSİNİZ?)
Geleceğin Kıbrıs’ını göremeyeceğiz tabi! Fakat bugün yürümekte olduğu yola baktığımızda “Bu gidiş hayra alamet değil, yol yakınken geri dön” diyebiliyoruz!
Geri dönülmesi mümkün mü? O kadar çok geç kalındı ve gelecekte restorasyonu ile düzeltilmesi yapılamayacak o kadar çok olumsuzluklar yaratıldı ki bu ülkede mümkün olsa ne yazar?
Bunu neden yaptık, geleceğimizi karartmak ve çirkinleştirmek pahasına Kuzey’i neden harcadık ve hâlâ neden harcamaya devam ediyoruz?
“GELECEĞİMİZİ BALTALIYORUZ:” Bu yakınma ve uyarı “Yeşil Barış Hareketi” derneğinin. “Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajdan. Ormanların, sulak alanların, makilerin, kıyıların ekosistemlerinin insanlar eliyle tahrip edildiğini, büyük kayıplara neden olunduğunu, Ormanlarımızı, kırsal alanlarımızı betonlara teslim ettiğimizi” söylüyor.
Gelecekte nasıl bir çözüm olacağını bilemeyiz. Fakat Kuzey’in bu gidişle olağan bir çözüm süreci sonrasında her gün biraz daha “Güney’in himayesine ve himmetine” muhtaç bir cemaat esamesine düşeceği kesindir!
Bu tehlikenin ayak seslerini ranta dayalı büyük yağmada görüyoruz! Sahillerimizi turizm adına otellerle kapatırken, daha şimdiden insanları denizi göremeyecekleri beton mahfilleri içine kapatan yapılaşmada görüyoruz! Ekilebilir alanların şantiye alanlarına dönüşmesinde görüyoruz! Doğanın hoyratça ve her yönü ile tahrip edilmesinde görüyoruz!
SADECE BUNLAR DEĞİL: Geleceğin Kuzey’i iki büyük tehlikeye gebedir: Çözüm olursa gençlerimizin kitleler halinde AB’ye göçmesini önlemek mümkün olmayacaktır! Çözüm olması halinde ise “işsiz gençler” başlığı altında her gün biraz daha artan, uyuşturucu ve kumarla harmanlanıp illegal olaylarla büyüyen sorunlar genç insanlarımızı bu adada yiyip bitirebilir! Çünkü bu “kötü alışkanlıklar” gelişiminde ne sahiplik duygusu kalır gençlerde ne ulusal değerler!
MAKRO PLAN: Bazı siyasilerimiz, yazarlarımız falan da söylüyorlar. Bu ülkenin “makro plana” ihtiyacı vardır. Oysa iktidara gelen siyasi partiler uyduruk vaatleri ve asla gerçekleştiremeyecekleri icraat sözleriyle bir yıl milleti oyaladıktan sonra çekip gitmekte, yerine gelen de gidenin tıpkısı olmakta!
Kısaca çözüm olsa da olmasa da! Ya Kuzey’i adam edeceğiz adam olacağız yahut yolcudur Abbas arkamıza bakmadan gideceğiz…
********** KISACA TAKILDIĞIM: (ALTYAPISIZ MAĞUSA!)
Bir kentin alt yapısının ne kadar işlevsel ve düzgün olduğunu, yollarından, akan suyundan, elektriğinden, ışıklandırmalarından, parklarından, plajlarından anlarsınız değil mi? Soralım: Var mı öyle bir kentimiz?
BU ülkede imar iskânı, “yaşanılabilirliği” gözeterek planlamadık! Rant ekonomisinin bir parçası olan inşaat sektörüne türlü çeşitli ve keyiflerince inşaat yapabilmeleri için planladık! Yolunu yapmadık ama tarlaların arsaların içine dizi dizi apartmanlar inşa ettik!
Geçen gün Mağusa’da 20 dakika yağmur yağdı! Hepsi o kadar! Kent suyun altında kaldı, trafik felç oldu! İşte Mağusa’nın altyapısızlığının ispatı!
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız