Ada dışında Kıbrıs sorununun çözümü için tarih soranlara, tarafların seçim tarihlerini not ettikten sonra işaret edilen çözüm tarihlerini değerlendirmelerini hep öneririm.

Kıbrıs’ta çözümün ne derece zor olacağının bir boyutu da içine yeri geldiğinde Türkiye ve Yunanistan’ı da alan seçim takvimleridir diye de eklerim.

Gerekçem de hazırdır. Seçim arifesinde taraflardan elli yıldır devam eden bir sorunda nereye varacağını bilmeden taviz verilmesini beklemek aptallık değilse en basit ifadeyle işgüzarlık ya da naifliktir. Hele hele seçime giden ülkede ekonomide de sıkışık bir döneme denk düşülmüşse. Kıbrıs’ta çözümü hayal et dur.

Kıbrıs sorununa taraf olan dört ülkenin seçim takvimi, müzakere sürecinde başı sıkışanın veya seçime gidecek olan tarafı zor durumda bırakmak isteyenin işi yokuşa sürmesine son derece müsaittir.

Köşeye sıkışan ya da karşı tarafı köşeye sıkıştırmak için sebep arayan siyasetçiler için altın madenidir Kıbrıs sorunu. Bırakın bizi bir türlü barıştırmak istemeyen ‘’emperyalist dış güçleri’’, Kıbrıs sorunu esas

yerli siyasetçiler tarafından kolay kolay elden çıkartılmak istenmez.

xxx

Hani insanın içinden seçim tarihleri çözüme ulaşmamak için planlansa taraflar arasında bu kadar tutarlı ve istikrarlı bir seçim takvimi yapılırdı demek geliyor.

Her yeniden başlayan görüşme sürecinde, ilk iş olarak BM’nin taraflardan seçimleri ayni tarihlerde yapmalarını ön koşul olarak şart koşması gerekmez mi diye düşünmüşümdür. Bunu düşüne duralım zaman da akıp gitmiştir.

Hâlbuki seçim takvimini birleştirme yönünde atılmış bir adım tarafların çözüme ulaşmaya ne kadar istekli olduğunun göstergesi olmaz mıydı? Her iki tarafın da bu soruna uzunca bir süre aralıksız odaklanacaklarının mesajını kendi kamuoylarına ve dünyaya ayni anda vermeleri olarak algılanmaz mıydı? Güven artırıcı öneriler için uzağa gitmeye gerek yok. En anlamlısı bu olurdu.

Aksi takdirde ‘’düğününde dans etmek istemeyen geline yeri dar gelirmiş’’ misali sorunun çözülmemesi için seçimleri sebep gösterip siyasetçi hüviyetlerin ön plana çıkartıldığı bir tiyatro gibi devam eder gider bu oyun. Nitekim bugüne kadar uzayıp gitmesinin gözden kaçan kolaylaştırıcı bir sebebi de seçim tarihleri olmuştur.

Tüm bunları yazıyorum ama baksanıza bizdeki duruma. Bizim iç siyasetteki durumumuz 2017 yılını bile bekleyebilecek durumda olmayabilir. Hazır Rumlar seçimlerini yaparken biz de erken seçim ile bizimkini yapsaydık takvimler en azından milletvekili seçimleri için eşitlenirdi.

Zaten anlaşma olursa iki tarafın da bunu yapması gerekmeyecek mi?

xxx

Çözüm sürecinin bir noktasında her iki kesimde iç siyasette oluşacak havaya da bakılıp farklı seçim takvimlerinden dolayı başka bir konunun daha gündeme gelmesi ihtimal dışı değildir. Hatta iki kesimdeki farklı seçim takvimleri kim bilir çözüme katkı yapması için bile kullanılabilir.

Olası bir anlaşma durumunda hâlihazırda her iki tarafta seçilmiş olanlar yasama organındaki görevlerini geçici bir süre, örneğin 2 yıl, devam ettirsin. Başkan ve yardımcısı bulunulacak çözüm formülüne göre Akıncı ve Anastasiades tarafından üstlenilsin.

Geçiş dönemi diye addedilecek bu dönem için bir defaya mahsus ayrı bir düzenleme yapılsın. Gerekçesi de yapılan anlaşmanın ‘’kurucu mimarları’’ olarak anlaşmanın da hayata geçirilmesinin sorumluluğunu al, katkı koy sonra seçime git. İki taraf mutabık olduktan sonra olmaz mı?

Al sana her iki tarafta siyasetçiye yönelik ses getirecek ‘’güven artırıcı’’ bir öneri. Yeni kurulacak devletin kurucu yasama organının ilk milletvekili ya da

senatörü olma ihtimali! Seçimden yeni çıkacak diğer taraftaki siyasetçileri bilmeyiz ama bizim tarafta ‘’taca’’ çıkacak olan geniş bir milletvekili kesimi için ezber bozan gerekçesiyle hazır bir fırsat olarak görülebilir.

Her iki taraftaki siyasetçiler için güven artırıcı ‘’duygusal’’ bir öneri olmaz mı bu?

Bu adanın yerli siyasetçilerinin Kıbrıs sorununun başka bir boyutu karşısında nasıl reaksiyon göstereceklerini de görmüş oluruz.

Hiç de fena olmaz.

Bir bakarsın bu siyasetçiye yönelik güven artırıcı öneri ile oluşacak olan gündem ile Kıbrıs sorunu o kadar mücadeleden didişmeden sonra bu muydu bile dedirtir!

Bir süre sonra her iki taraftaki siyasetçilerden ‘’anlaşma kolay, anlaşmayı hayata geçirip yaşatmak zor’’ söylemi dile getirilmeye başlanırsa şaşmayın.

Neyi kastettiklerini artık biliyorsunuz!

Bu kadar yıldır kaçış aracı ya da engel oluşturan iki kesimdeki farklı seçim takvimi bakarsınız çözüme ivme kazandıran unsur olur.