Hayat acılarla doludur

ads ads ads ads
13/09/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Bir ana caddenin bir tarafında belirli statüde olan insanlar, bir tarafında başka statüde olan insanlar yürür mü hiç?

Bir zamanlar, henüz devrim yapılmazdan önce Rusya’nın belirli yerlerinde durum buymuş!

Daha eskilere gidersek, buna benzer şeylerin Kıbrıs’ta da olduğu görülür.

Osmanlı döneminde belirli bir dönem Hıristiyanların Lefkoşa ve Mağusa surlar içine girmelerinin yasak olduğu gibi.

Hatta İngiliz döneninde EOKA meselesi başlayınca,

Bütün kapılar tutulmuş, insanların kente bisikletle girişleri yasaklanmıştı.

Bunlar, Rusya’daki sınıf farklılığından doğan insanlar arsındaki ayırımcılığın hayat tarzına yansımaları ile örtüşmese de, bir başka açıdan düşündürüyor.

Eski dönemler bir yana,

Kıbrıs’ta, adanın bölünmüşlüğünden dolayı insanlar toplumsal kimliklerine göre sadece bir tarafta yürüyebilmişlerdir!

Bir diğerinin diğer tarafta yürümesi yasaktı!

Rusya’daki örnekle aradaki benzerlik, her ikisini de bir yolun ayırmış olmasıydı!

Ama Rusya’da karşı kaldırımdan geçenleri görmek mümkündü!

Gerek sınıf farklarından, gerekse siyasi toplumsal sorunlardan ötürü insanoğlunun çektiği acılar az değildir…

Bir insan doğarken kendi adının ne olacağını tercih edemez.

Milliyet, din meseleleri de böyle.

Keşke adım bu olmasaydı diyenler az da olsa görülebilir ama din meselelerinde din değiştirenlerin sıklıkla görüldüğü bilinir.

İnsanoğlunun kendini tanımladıkça edindiği bilinç ve kişilik çerçevesinde kendine yakıştırılmak istenenleri ter yüz etmesi mümkündür…

Önemli olan insanların özgür yaşaması ise didinmeler bunun içindir; diğer unsurlar tarih içinde önemini yitirir.

Yitirirken geride acı hikayeler bırakır.

Yazar Irene Nemşrovsky gibi. (1903-1942).

Kendisi, filme de alınan ünlü Fransız Suiti romanını yazan yazardır.

Bir müddet sonra ailesi ile Fransa’ya gitmişler ve ikinci dünya savaşının içine düşmüşlerdi.

Ukraynalı bir Yahudi ailenin kızı olan yazar,

Yetişkin döneminde neredeyse Yahudi oluşunu reddetmiş, bunun için birçok girişimlerde bulunmuş, iki kızını Hıristiyan bile yapmıştı.

Dönemin iktidar yanlısı yayınlarda yazılar yazmış, Yahudi düşmanlığından yakasını kurtarmaya çalışmıştı.

Ancak acı son onu bekliyordu.

Bir kaynağa göre bu acı sonun hikayesi şöyle:

“Ve bir yıl sonra 1941’de 39 yaşındayken evine gelen iki Fransız jandarması Irène’den valizini toplamasını ister; çocuklarına; ‘bir yolculuğa çıkıyorum’ der ve ilk önce Pithiviers denilen getto’ya, oradan da Auschwitz’e yollanır.
Kampa geldikten bir ay sonra resmi kayıtlara göre tifüsten ölür. Kocası ise gaz odasını boylar. İki kızını bir Fransız Hıristiyan kadın savaş bitene kadar saklar ve onları ölümden kurtarır.”

Hayat ibret alınacak acılarla doludur…

13/09/2017 13:26
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.