Belli bir süredir geçmiş teamülleri de aşan söylemlerle yansıyan ‘’KKTC vizyonu’’ Türkiye’nin bütçesine olan yükü azaltmaya yönelik bir çaba içermektedir.

Her iki taraftaki siyaset ve bürokrasinin temsilcileri, KKTC’nin bir gider kalemi olduğunda açık açık söylemeseler de mutabıktır. Taraflar bu senaryodaki rollerini birbiriyle konuşmadan uzunca bir süredir oynamaktadır.

****

Türkiye’deki bürokrasi ve onun adadaki temsilcileri, bütçedeki bir gider kaleminin artışını frenlemek için ‘’IMF masa şefi’’ edasıyla aksiyon aldığını düşünmektedir.

Kuzeydeki hükümetler de içteki protestolara rağmen bu dayatmaları kabul ederek Türkiye’deki siyasi iradeyi tatmin ettiğini düşündüğü için memnundur. Bunu da tabanlarına siyasi bir marifet ve başarı olarak göstermektedir.

İktidar partileri ekonomik önlem paketlerini bir taraftan Ankara’dan aktarıldığı gibi yansıtıp savunurken diğer taraftan da toplumsal refleksi dürtme hesabı içinde alt yazı geçmeyi de alışkanlık haline getirmiştir.

Bıçak sırtında bir çoğunlukla hükümet olunduğunda bile hükümet kendince ‘’cesur’’ davranarak Ankara’daki iktidara ne kadar siyasi bir kararlılık içerisinde bunu yaptığını ve zorlandığını gösterme çabası içindedir.

****

Sendikalar da istenileni vermemek ya da bunu almanın kendilerince çok zor ve toplumsal bir bedeli olacağını göstermek adına eylem yaptığını düşünmektedir. Onlar da kendi tabanlarına sendikal hareket adına başarı sağlandığını gösterme derdindedirler.

Hâlbuki sendikalar ekonomik önlem paketine karşı yaptıkları eylemlerle haklarını savunurken diğer taraftan da aslında Ankara nezdinde kuzeydeki hükümetin işinin ne kadar zor olduğunu göstererek prim sağlamaktadırlar.

Sendikalar en iyi yaptıkları iş olan reaksiyon verirken, bu kısır döngünün halkası olup bu oyuna çaresizce alet olmaktadır.

****

Bu oyun yıllardır hepimizin gözü önünde hangi parti iktidar olursa olsun sürüp gitmektedir.

Seyirci ve tribünlerdeki amigolar da ayni filmi bile bile her seferinde seyretmeye geldikçe aktörler değişse de ayni film oynamaya devam edecektir.

Toplum ne kadar şikâyet etse de, değişim için hem yepyeni bir kadro hem de politika olarak radikal bir ezber bozma iştahı olduğunu gösteremediği sürece değişimin olması mümkün değildir.

Bu görüntü yerli siyaset oyununda ulaşılmak istenen ‘’KKTC vizyonun’’ parçasıysa, buna net bir şekilde tüm tarafların elbirliğiyle ulaşılmıştır.

****

Kıbrıs sorununun çözümünde anlaşmanın konuşulan koşullarda olmasının karşısındaki alternatifin ortaya çıkan bu görüntü olması olası referandumda evet çıkması adına Kıbrıs Türkü üzerindeki ne yazık ki en büyük sebep ve baskı unsurdur.

Geçen 40 yılı aşkın süre içerisinde olası anlaşmaya karşı çekim gücü yaratacak alternatif çıkartılamamasında en büyük pay sahibi olanların ‘’bu koşullarda anlaşma olmasın’’ diyenler olması düşündürücüdür.

‘’Statükocuların’’ sorumluluğu da en az ‘’ille de anlaşma olsun’’ diye iktidar şansını yakaladıklarında bu toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkı koyamamış olanlar kadar büyüktür.

Tarih bunların tümünün yerli hükümetçilik adına oynanan oyunun sonucu olduğunu elbette yazacaktır.