Vadili Belediye Başkanı Mehmet Adahan çok öfkeli…

“Vadili Belediyesi’ni kapatan belediye başkanı olmam” diyor…

Olacaksa da bunun bir bedeli var.

Nedir?

“Vadili için yaşadım, Vadili için hizmet etmek istiyorum” diyor ve anlatıyor.

Bir kere belediye sayısı 15’e düşebilir.

Ama soruyor Adahan:

Güzelyurt ve Lefke neden tek belediye olmuyor? Hem iktisadi, hem de üretim olarak iki belediye de aynı faaliyetleri yapıyor…

Lefkoşa ve Gönyeli neden birleşmiyor? Üstelik Lefkoşa’nın kurtuluşu, Gönyeli’nin varlığıyla mümkün…

Girne-Çatalköy ve Esentepe neden tek belediye olmuyor?

Bu üç soruya şu cevabı veriyor:

“Çünkü popülizm yapılıyor…”

İki noktada isyan ediyor

İktisadi birleşme olmazsa…

İl sınırı yerini hizmet sınırı yerine bırakmazsa…

Ne demek “iktisadi birleşme…”

Başkan onu da şöyle açıklıyor:

“Eğer, bu birleşmeler, belediyelerin olduğu bölgeleri iktisadi olarak kalkındırmayacaksa, bir anlamı yok…”

Örnek veriyor:

“Biz beş belediye tek belediye olacağız. Beyarmudu ve Akdoğan sulu tarımla uğraşıyor. Biz ise hayvancılıkla. Beş belediyeyi tek çatı altında toplamayın. İkiye ayırın. Vadili-İnönü ve Paşaköy de tek belediye olsun. Ama il sınırı diyerek Değirmenlik’i ta Akıncılar’a kadar uzatmayın. Bizim arka ova Gaziköy, Akıncılar… Bırakın, iktisadi benzerliği olan köyler tek belediye çatısı altında olsun. Yerinden yönetimle, belediyeler iktisadi kalkınmaya öncülük etsin… ”

Neydi ikinci itiraz?

O da “il sınırı…”

Başkanın önerisi “il sınırı” değil, “hizmet sınırı” belirlenmesi.

Ki…

Bu da, köylerin “Lefkoşa- Mağusa” sınırı ile değil, “iktisadi sınır” ile birleştirilmesi.

O zaman su da bizim yönetimimizde…

Bir ilginç öneri daha var.

O da su yönetimi.

“Suyu imzalayan ilk belediye” olan Vadili değil mi?

Vadili.

Başkana göre bu Kuran-ı Kerim değil.

Eğer belediye sayısı azaltılacaksa…

O zaman…

“Bakım, iletim ve tamiratı” özel sektör yapacak…

Dağıtım ve tahsilatı ise belediyeler…

Bu öneri de başkanın “iktisadi kalkınma” olarak tanımladığı yerel reformun bir parçası…

“15 belediye olacaksa, suyu biz yönetebiliriz” diyor ve bunu da hayati olarak niteliyor.

Son üç yılda CTP PM’ye belediyelerin “esir” olduğunu anlatan Mehmet Adahan, “Maalesef kayıp yıllarımız var. CTP PM su ile ilgili karar veremediği için bütün icraatlarımız bekliyor. Bu belediye başkanı olarak ciddi bir vebal…” ifadesini de kullanmakta.

“Gerisi popülizm…”

Başkan Adahan’ın Havadis Gazetesi’nde yer alan “15 belediye” manşetiyle ilgili yaklaşımı bu.

Bugüne kadar kimse kendisine fikrini sormamış.

Bir masa etrafında toplamamış…

Neye göre birleşecek belediyeler?

Amaç sırf sayı azaltmak mı?

Yoksa yerinden yönetim ilkesi ile iktisadi kalkınmaya da fayda sağlamak mı?

Başkan diyor ki:

“Yukarıdaki bu iki sorunun altını doldurmayan her çalışma popülizmdir…”

Ve siyasilere de çağrı yapıyor:

“Müşavir olup, emeklilik hayali kuranlara teslim oldu siyaset. Ülkeyi siyaset mi yönetiyor? Yoksa siyasetçileri beyaz yakalı müşavirlik hayali kuranlar mı belli değil. Cesur, ülkeyi değiştirecek adımlar atılacak yerde, maalesef popülizmin bataklığında gömüldük, sürükleniyoruz. İçinde reform barındırmayan, belediye sayısı azalınca, reform olacağını sanan düşünce de beyaz yakalı müşavir yaklaşımından başka bir şey değildir. Cesur olun. Ülkeyi kalkındıracak adımları atalım.”

Ekonomik aklı yok saymayın

Ben bugün…

Başkanın görüşlerine tercüme oldum.

Elbette konuyla ilgili görüşlerim de vardır.

Kimse kendi nahiyesini kapatmak istemez.

Borçlu-borçsuz belediyeler vardır.

“İki fakirden bir zengin” çıkmayacağı da aşikardır.

Lakin, bu alanda köklü bir reforma da ihtiyaç vardır.

Ne kalıyor geriye?

İrade…

İçinde ekonomik aklı da barındıran irade…

Çok da aşina değiliz ama…