İşimiz gücümüz siyaset… Derinlik sıfır
09/05/2017
Hüseyin Ekmekci
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, literatüre, “Mehter diplomasisi” olarak giren olayla ilgili açıklama yaptı.
Kıbrıs adası etrafındaki doğal zenginlikleri, elbette Kıbrıslı Türklerin de hakkıdır.
Dışlanamaz.
Yok sayılamaz.
İşte hiç katılmasak da, “keşke olmasa” desek de, Barbaros Sismsik Araştırma Gemisi’nin burada olma nedeni de budur.
Çözüm yok…
İhtimal öldürülüyor…
Ama, doğal kaynaklar konusunda Rumlar tek taraflı çabalarını sürdürüyor.
O zaman da “olmasaydı” dediğimiz şeyler oluyor.
Barbaros geliyor.
Buralarda cirit atıyor.
Arada Maraş’tan öt yana geçiyor.
Dalaşa alet oluyor.
Ortada bir “ortak zenginlik” var ama…
Zenginliğe değil “çatışmaya” ortağız.
Ne dedi Cumhurbaşkanı:
“Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklerin bir çatışma ve gerginliğe değil, işbirliği ve ortak yarar anlayışına hizmet etmesi gerekmektedir. Bu ortak zenginliklerden iki toplumun da yararlanması yönündeki çabamız ilk günden beridir devam etmektedir.”
Ve ekledi:
“Biz Doğu Akdeniz’de savaş tamtamları ve Mehter Marşı değil, barış şarkıları ve dostluk türküleri duymak istiyoruz…”
Ne var bunda?
Bu açıklamanın nesi yanlış?
Mal bulmuş mağrubi…
Sen misin ekleyen…
Milliyetçi koro başladı bunu “Türkiye düşmanlığı, Rum yandaşlığı” üzerinden algılayıp, politika yapmaya.
Ne bir politik derinlik var açıklamalarda…
Ne de entelektüel bir yaklaşım.
Tamamen “vuralım da zamanıdır” tavrı.
Oysa, sergilenmesi gereken tavır, Mustafa Akıncı’nın tavrıdır.
Hani der ya Zulfü Livaneli:
“Ne böyle zulüm olsun, ne böyle düşmanlıklar…”
Tam da o noktadayız…
Zulüm varsa, düşmanlık da var…
Kıbrıslı Türkler dışlandıkça…
Türk dış politikası da böyle şekilleniyor.
Rumlar bunun farkında bile değiller.
Biz burada, “Mehter de ne, ne gerek var” dedikçe, Rumlar daha da sessiz.
Fırsatçılar da iş başında
Maalesef Kıbrıslı Türklerin bu tavrı, Türkiye’ye “karşıtlık” olarak sunuluyor.
“Osmanlı döneminde, Yeniçerileri savaşa hazırlayan, bunla simge haline gelen bir marşa ne gerek var?” demenin nesi yanlış?
Ama yok.
Tam fırsat işte…
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı hedef tahtasına kondu…
UBP…
YDP…
Gazeteciler…
Neden bunca eleştiri?
Hızla “barış dilini” yitiriyoruz da ondan.
Çözüm geciktikçe…
İşte…
Bilinmesi gereken bu aslında…
Çözüm geciktikçe, meydan da çözüm karşıtlarına kalıyor…
Akıl baştan gidiyor…
Kıbrıslı Türkler, “kavganın tarafı” gibi gösteriliyor.
Sanki bize bir şey soran varmış gibi…
Ne Anastasiadis bize sordu ihale yaparken…
Ne de Türkiye Barbaros’u yollarken…
Ne Rumlar Barbaros’u uyarırken haberimiz oldu…
Ne de Barbaros Mehteri dinletirken…
Kıbrıs Türkü bu kavganın neresindedir?
Biri bana söylesin…
Ne Rum tarafı “bizim de o doğal kaynakta hakkımız” olduğunun farkındadır…
Ne Türkiye burada bir çatışmaya karşı olduğumuzun.
- Bize emanet çocuklar bir bir ölüyor, ağır yaralanıyor…
- Cihan bize emanetti kaldırımda yürürken öldü… Büşra ağır yaralı…
- Siyasetin zibidileri kendini çok önemsemesin, hesabını vereceksiniz
- Ülkeyi yönetenler her şeyi biliyor, susuyor…
- Siyasetteki çıkar ilişkileri nedeniyle çürük elmaların temizlenmesi mümkün değildir
- Polisin En Mahrem Soruşturmaları Dedikodu Yoluyla Yayılıyor
- Kamu kaynakları har vurulup harman savruluyor…
- Liyakati öldürenler sadakati ödüllendiriyor...
- Sayıştay Hesap Sormak İçin Ne Bekleniyor?
- Silkeledikçe Düşüyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız