İyi bir şeycik oluyor…

ads ads ads ads
03/08/2016

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Yıllardır süren sağlıkta sistem tartışmasını şimdilik kenara koyalım. Zira bugün konum Onkoloji binası ve oraya yönelik dayanışmadır. Bu dayanışmanın tüm “iyi yurttaş” dostlarımızca bütün hastaneye yönlendirilmesi ise dileğimdir. Gerçi Sağlık Bakanlığı, 2017 yılında yeni bir hastanenin temelinin atılacağını duyurmuştur. Ancak nerden baksak bu hastanenin bitmesi ve donanması için en az dört hatta beş yıla ihtiyaç duyulacaktır. Bu dönemde Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi görevini sürdürürken, “nasıl olursa yeni hastane yapılacak” diye ihmal edilmemelidir. Yapılan tadilat ve düzenlemelerden anlaşılacağı gibi, “ihmal” düşüncesi Sağlık Bakanlığında zaten yoktur. Ne var ki aynı şekilde halkımızda da olmamalı, mevcut binanın korunup geliştirilmesi için onlarda katkı yapmayı sürdürmelidir. Diğer yandan unutulmamalıdır ki Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, yeni hastane yapılsa bile, bir ikinci basamak hastanesi olarak görevini sürdürüp o hastanenin yükünü hafifletebilecek donanıma sahiptir. Bu donanımın sürdürülebilir olması için ise kabul etmek gerek ki halkımızın, özellikle de iş insanlarımızın desteklerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Gelelim bugünkü “teşekkür” konumuza:

Yapılan istatistiki çalışmalara göre kalp-damar hastalıkları sonrasında ikinci ölüm nedenimiz “Kanser” dir. Kansere yakalanma oranımızın düşürülmesi için geçmişte çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Günümüzde de bu yönde çalışmalar durmaksızın yapılmaktadır. Son zamanlarda medyamıza düşen haberlerden dolayı hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, kansere yakalanmış vatandaşlarımızın tedavilerine yönelik “Onkoloji Hastanesi” de hizmete açılmak üzeredir. Bir süre önce ayaktan verilen radyoterapi hizmetinin başlatıldığı malumunuzdur. Şimdi sıra bu binamızın, söz konusu hastalara otelcilik ve kemoterapi anlamında da en iyi donanıma sahip olarak açılmasındadır. Açılışın muhtemelen Ağustos ayının üçüncü haftası içinde olması için gayretlerin yoğunlaştırıldığını buradan söylemek isterim.

Umarım bu binaya ihtiyaç duyacak insan sayımız çok az olur. Ancak kaç kişi olursa olsun huzur ve konfor dolu bir merkezde tedavi almayı hak edecekleri konusunda kimsenin tereddütü yoktur. Zaten bu bina da böyle bir vizyonun ürünüdür. Her zaman eleştirmek doğru olmaz. Bu konuda ortaya konan iradeden dolayı herkesi kutluyorum. Tabii ki bina her şey değildir. Esasa yönelik bir araçtır. Esas ise sistemdir. Siyasilerimizden aynı iradeyi sisteme yönelik olarak en kısa zamanda göstermelerini de bekliyorum.

Biz hekimler, hastalarımızın moral motivasyonunun yüksek olmasının tedaviye her zaman büyük fayda sağladığına inanırız. Sosyal medyadan bir çağrı yaparak ressam ve fotoğraf sanatçılarından eserlerini hazır vaziyette bağışlamalarını istemiştim. İnanın ki bu bina duvarlarına asılan her tablo veya fotoğraf kansere karşı verilen savaşa karşı kullanılan tedavinin yanında yardımcı bir silah olacaktır. Sizlerde, eserleriniz hastalarımızın morallerine bir nebze bile yükseltirken sizin de iç huzurunuzun tavan yapacağını görecek ve hissedeceksiniz.

Bu arada yaptığımız bir çağrıya kulak veren fotoğraf sanatçısı ve ressam arkadaşlarımızın duyarlılığına ayrıca teşekkür ederim. Bu hastanenin duvarlarında ki soğukluğu pozitif enerjiye çevirerek ortama yansıtacak tablo ve fotoğraflarını bizlere göndererek projeye önemli bir katkı koymaya başlamışlardır. Emin olunuz ki bu eserlerin de verilen tedaviye olumlu yansıması mutlaka olacaktır. Bu nedenledir ki sanatçı dostlara tekrar teşekkür ederken, bu yönde katkı koymaya niyetli kişilerin eserlerini duvara asılmaya hazır durumda 11 Ağustos gününe kadar beklediğimizi belirtmek isterim.

ANLAYAMADIKLARIM: Benim arabanın ruhsat çıkarma zamanı geldi. Şimdi anlayamadım, ruhsat çıkarırsam ve sonra yakıt alırken de bunu tekrar ödeyeceğim uygulama gelirse ne olacak? Çifte vergilenmiş mi olacağım yoksa param iade mi edilecek? Anlayamadım. Bunu lazım biri anlatsın hemen.

BİR KİTAP

Bu hafta size Galeri Kültür Yayınları tarafından hazırlanan, Okman Printing tarafından basılan, Oktay Feridun’un yayın yönetmeni olduğu ve kendi hayatını anlattığı “Zamanı Tiye Aldım” isimli kitaptan bahsedeceğim. Alt başlığı olan “hayatımdaki kıbrıs ve bir hukukçunun serüveni” nden anlaşılacağı gibi bu aslında bir biyografi. Devamlı geri dönüşleri ile değişim bir anlatım dili ile yazılmış bu kitapta 1923 yılında Poli’de doğan Sayın Feridun’un ülkemizle bütünleşmiş hayatından kesitler anlatılmaktadır. Kıbrıs tarihi ile ilgili birçok gelişmeyi ya yeniden ya da ilk kez bu kitaptan okuya bileceğinizi söyleyebilirim.

Bu gün yaşadığımız “mülkiyet” sorunu karşısında zamanında tapu verilmesine itiraz etmesindeki haklılığı görmekteyiz. Yine kısa dönem yaptığı Sağlık Bakanlığı döneminde kaleme aldığı yasal mevzuatın ret edilmesi sonrası bu alanda çalışanların günümüzdeki pişmanlığı da belgelerle aktarılmıştır.

Beni en çok etkileyen kısma gelince: “Asılsız bir iddia” başlığı adı altında anlatılan olaydır. Ülkemizde dedi kodu mekanizması ile yılların başsavcısının bile ne kadar zor durumlara düşürülebileceğinin ibretlik hikâyesi olarak sayfalara yansımıştır.

O zamanı tiye aldı. Yazdı. Ben okudum. Sıra sizde… 

03/08/2016 09:27
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bülent dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.