Kamuoyu yoklamaları: (Çözüm olasılığı gitgide daha umut kırıcı olmaktadır!)

ads ads ads ads
01/03/2015

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Geçtiğimiz hafta “Yeni Kıbrıs Derneği”nin Rum ve Türkler arasında yaptırdığı kamuoyu yoklamasının sonuçları yayımlandıydı. Sonuçlar tabii ki beklenen değildi. Buna karşın Anketin “Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerle” yapıldığı gerçeğinden hareket edilerek en azından iki halkın hangi ortak paydalarda buluştukları ile nerelerde ayrıldıkları saptandı. Mesela ortak paydada “Kıbrıslılık” kimliğinde bir buluşma vardı.
Geçen hafta bu konuya az biraz değindiydim. Çünkü asırlardır etnik iki halk Türk ve Rum olarak Kıbrıs’ta yaşarlarken, kimselerin çıkıp da “ben Yunanlıyım” “ben Türkiyeliyim” diyecek halleri yoktu…

(Ha iki tarafta da son yıllarda dıştan gelip adaya yerleşenlere sürekli vatandaşlıklar verilirken bu insanların hâlâ geldikleri ülkeleri ki anavatanlarıdır, işaretleyerek ben Erdemliyim, ben Mersinliyim, ben Makedonum, ben Filipinliyim demesini olağan karşılamak gerekir!) Tabii ankette bu ayrıntılar yok ama mesela bazı Rumlar kendilerini “hem Grek hem de Rum” olarak tanımlıyorlar! Bu da Kıbrıs siyasi sorununun neden müzmin bir vakıa haline geldiğinin tipik örneği olmaktadır!)

KISACA ANKET SONUÇLARI: Rumların yüzde 48’i kendilerini Kıbrıslı olarak tanımlıyor. “Ben Kıbrıslıyım” diyen Türklerin oranı ise yüzde 88!

Bu yüzdelikleri sağlıklı okumak gerekir: “Neden Rum halkının yüzde 52’si kendini Kıbrıslı olarak tanımlamıyor? Ankette bunun da cevabı var: “Kendini Grek yani Yunanlı olarak görüyor!”

Pekala neden Türk halkı Rum halkına oranla kendini daha çok Kıbrıslı olarak kabul ediyor? Soruya cevap vermek için anketi bir yana koyuyorum.

KIBRIS’I ASIL VATAN GÖREN TÜRK HALKIDIR: Çünkü Rum halkı Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayarak “büyük Helen rüyasını” gerçekleştirmek için asırlarca “Enosis”i mücadelelerinin ideası yapmışlardır! Türk halkının “Enosis”e tepkisi ise “vatan bildiği Kıbrıs’ı Yunanistan’a kaptırmamak için mücadele etmeyi öğrenmesi olmuştur.” Tutun ki Rum’un Enosis’i gerçekleştirmek için kurduğu EOKA örgütüne karşı, Türk halkı da Enosis’i önlemek için TMT örgütünü kurmuştur! Zaten Türk halkı bu tepkiyi göstermemiş olsaydı İngiliz adayı terk ederken Kıbrıs olduğunca Rum-Yunan hükümdranlığına girecekti!

Kısaca Rum “vatan” bildiği Kıbrıs’ı Yunanistan’a peşkeş çekerken, Türk “vatan” bildiği Kıbrıs’ı kaybetmemek için Türkiye’nin güvencesine sığındı.

Bu büyük “mücadele farkının” altı çizilmelidir! Çünkü Kıbrıs siyasi sorununun temelinde yatan anlaşmazlıkla çözümsüzlüğün nedeni budur! Belki Rum AB üyesi olduğu için siyasi idealarında değişiklik yapmıştır ama mesela Güney’de yapılan anket çalışmasından çıkan sonuç göstermiştir ki hâlâ kendini “yüzde 34 oranında hem Kıbrıslı hem de Grek” olarak tanımlamaya devam etmektedir!”

Buna karşın Kıbrıslı Türkler yüzde 88 oranında “Kıbrıslılık” kimliğini “aidiyet” olarak kabul ediyorlar…

TOPLUMSAL YAKINLAŞMA VE VE UZLAŞMA (SCORE) ENDEKSİ. Yine geçtiğimiz hafta ara bölgede bir açık oturum yapıldıydı. Konusu “Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların gitgide birbirlerinden uzaklaşıyor olmasıydı!” Açık Oturum BM’ler kaynaklıydı. “Toplumsal Yakınlaşma ve Uzlaşma Endeksi SCORE tertiplediydi.”

Tartışılan konular 500 Rum ve 500 de Türk’le yapılan kapsamlı anketin sonuçlarıydı. Araştırma geçen yıl yapıldıydı. Benzerleri ise birer kez siyasi yönden sorunlu olan Nepal ile Hersek’te de yapılmıştı. Kısaca bu kapsamlı araştırmadan çıkan sonuç ana başlıkları ile şunlardı: (Medyadan ve internetten aktardığım kadarı ile.)

Mesela ABD Büyük Elçisi Keonig açık oturumda yaptığı değerlendirmede iki halkın birbirlerinden uzaklaştığına dikkat çekiyor ve çözümün de ayni oranda uzak olduğuna vurgu yapıyordu. Araştırmada Kıbrıslı Rumlar mevcut durumun devamını kabul edilir görmemekte, “statüko” olarak tanımlanmakta ve “yıkılmalıdır” demektedirler…

Kıbrıslı Türkler ise çok daha açık ve net Federal Kıbrıs’ı çözüm olarak kabul etmektedirler.

Tabii kültürel farklılıklarla Türk halkının aleyhine gelişen ekonomik sorunlar da gündemde yerlerini almaktadırlar…

OYSA STATÜKO BİR DAHA BOZULAMAYACAK KADAR KEMİKLEŞİYOR. Zannedersem Rum tarafındaki telaş da bu nedenle yoğunlaşıyor! Çünkü Rum tarafı için mevcut siyasi ve fiziki durumun kemikleşip donması demek “hâlâ devam eden Rum egemenliğine dayalı Kıbrıs çözümü arzusunun” zehridir! Tabii Türk tarafı için de panzehirdir!

Öte yandan. Kuzey’deki Türk halkı gitgide çok daha sıkı bir bağlılıkla Kuzey’i kendi aidiyetinde kabul etmeye başlamıştır. Bu duygu “siyasi egemenlik” istemini pekiştirmektedir. Nitekim 2004’de Annan planı ile gözden çıkarılan coğrafi bölgeler, bugün tartışma konusu bile yapılmak istenmemektedir!

Kaldı ki artık hem Kuzey’de hem de Güney’de birbirlerini tanımayan kırklı altmışlı yaşlardaki insanlarla, büyük oranda “genç öğrenci” kitlesi vardır ki Güney’in Kuzeye de egemen olacak siyasi iradesini, “federasyon” da olsa paylaşmak istememektedirler!

ZATEN: 2004’ten beridir onca ikili ilişkilere, STÖ’lerin çabalamalarına, müzakerelere karşın eskisinden çok daha ayrı gayrı olan Türk ve Rum görüşleri, gündemi zorlamaya başlamıştır.

Ve tabii Kuzey’deki sosyo ekonomik gelişimi de dikkate alıp Kuzey Kıbrıs lehine artı hanesine geçirdiniz mi “evet Rum’un istediğince çözüme ulaşmak artık hiç mümkün değildir” yargısına varabilirsiniz!

TABİİ BU DE-FAKTO DURUMU ZORLAYANLAR VARDIR: Her devrede vardı. Ortada “Euro” adlı para olduğu sürece de olacaktır!

Ancak yine de iyimser düşünelim ve yeniden hatırlatalım: Artık paranın ve maddi çıkar vaatlerinin de işe yaramadığı siyasi gerçeklerde, Rum’un “iki bölgeliliği” kesinlikle kabul etmesi hatta bunu siyaseten deklere etmesi gerekir. Kuzey’deki Türk halkına bu güvence verilirse çözüme iyicene yaklaşılmış olacaktır… 

01/03/2015 15:11
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.