Karar Verme Zamanı…

ads ads ads ads
24/02/2018

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Aradan 43 yıl geçti. Hâlâ Kuzey’e “vatan” diyemedik! Buna karşın “Güney’deki Rum halkını da kapsamına alacak bir siyasi tanımla Kıbrıs’a olduğunca “ortak vatanımız” dedik ama!

Tabi komşumuz bu değerlendirmemize bayıldı! 43 yıldır da ayılamıyor çünkü “ortak vatanımızı” birlikte yönetme sevdasında “federal sisteme” bağlamak istiyoruz!

Bu konuda yalvarma yakarma bizden! Fakat Kuzey’i işgal ettiğimiz için bizi affeder mi bilmiyoruz ama “bağışlama” da Rum’dan!

DÜNKÜ yazımda artık müzakerelerin gevezeliğe dönüştüğünü yazdıydım. Bir nedeni de yukarıda yazdıklarımdır.. Çünkü ne 1974 Barış Harekâtının lafzına sığıyor bu “ortak vatan tek devlet” arayışlarıyla “federal sistem” ne de adadaki “var olma” savaşımımıza..

Kuzey Güney gerçeği üzerine oturtulacak çözümü gitgide sulandırıp tadını kaçırtırken sonunda Rum halkını mülkü ile aramıza sokacak “müzakereler süreçlerine” de baş koyduk! Hatta hızımızı alamadığımız yerde “siyasi eşitliği” savunurken, Rum’un çoğunluk-azınlık esasına oturtmak istediği yönetselliği bile kabul edecek aşamaya geldik!

ŞİMDİ de gaz kavgası yapıyoruz! Hayır! Münhasır Ekonomik Bölgeler yada Rum tarafınca kapatılan parsellerin kavgası değil! Rum’un çıkaracağı gazdan bizim de “Kıbrıs Cumhuriyetinden” kalma hakkımızın payımızın alınması  kavgası!

Federal bir Kıbrıs anlaşmasına varsaydık bu konuda haklı olabilirdik! Fakat 1963’de resmen kovulduğumuz KC’ini 1974 Barış Harekâtına ve sonucunda kurulan Kuzey-Güney gerçeğine karşın hâlâ meşru ve geçerli bir “anlaşma” addedip “üzerinden” hak hukuk talep etmek, resmen KKTC’yi inkâr etmek değil midir? Rum’un istediği bir göz, biz ikisini de veriyoruz.

       TABİ sözümüzün eriyiz! Elbette Güney’le bu adada iki komşu olarak yaşama kaderinde anlaşmalar da yapacağız, ortak işler de..

Ancak önce karar verilmeliyız“İki ayrı devlet esasında mı yoksa tüm adanın devletiyim diyen Rum’un çoğunluğunun altında azınlığı temsil eden bir federasyonun parçası olarak mı?                                                                       

HARCADIĞIMIZ İNSAN UNSURU!

Hükümeti bekleyen sorunlar çok!. Bir kere memleket sahillerdeki casinolu lüks otellerle, kampüsleri cafcaflı bir iki üniversitemizin ötesinde  dökülüyor! Ya patlak çatlak yollarıyla ya trafik keşmekeşiyle! Ya çarpık yapılaşmasıyla veya sosyoekonomik sorunlarıyla…

KISACA kırk üç yıldır Kuzey’i cicim bicim derli toplu bir turistik belde yapma olanağımız elimizdeyken, yapa yapa “utancımız” olan pislikler, çarpıklıklar, düzensizlikler beldesi yaptık..

Şimdi de her yıl bir yenisini  iktidar yaptığımız “federasyon hükümetlerinden” memleketin sorunlarını çözmesini bekliyoruz! Zaten onlar da “dördü bir arada” iktidar olurlarken, “çözeceğiz” sözünü verdiler!

EĞİTİM bunlardan birisidir.. Ki kabul edelim:  Bugün çözeceğiniz  sorunların  kat katına yarın burnunuza kadar batmak “eğitimin” nevi şahsına münhasır tabiatındandır! Çünkü eğitim toplumsal devinimle eş güdümlüdür. Şöyle ki:                           Bundan kırk üç yıl öncesi  eğitim öğrenimimizi, devletimizin büyüme ve kalkınmasının  mihengi taşına vurduk mu, sonuç olarak ortaya  bugünkü “devlet yapımız” çıkar!

“Bu devlet yapımızın” da ne olduğunu zaten sürekli görüyor, elliyor, ayazlatıyor, serzeniş ve şikâyetlerimizin baş köşesine oturtuyoruz! Tam tamına sorunlar külliyesi!

FAKAT şunu da kabul etmeliyiz: “Eğer bugün devlet yapımızdan, yarattığımız sorunlardan şikâyet ediyorsak, bilmeliyiz ki bu bizim 43 yılın sonunda “dünün çocuklarının bugünün büyükleri olmasından” kaynaklanan sorunlardır! Demek ki ne yapmışız  eğitim ve öğrenimde?  Sürekli sorun üretecek yurttaşlar üretmişiz!

Çünkü devletin kaderi siyasetten ötesi tüm “varlık nedenlerimize” kadar bu yetiştirdiğimiz insanlarımızın ellerindedir!

Şimdi ve imdi bu kaziye sonrasında şöyle diyebilir miyiz? “Yazık ki çocuklarımızı hiç iyi yetiştirememişiz!” Yoksa bugünkü sorunların altında kalmazdık!

KISACA TAKILDIĞIM: (DEVLET-EĞİTİM)

Şimdi kendisi de öğretmen kökenli ve sendikacı olan yeni Eğitim Bakanımız Cemal Özyiğit’e bir de şu yukarıda  çok kısaca vurguladığım “eğitim ve devlet” gözlüğü ile bir daha bakalım. Ve “işi çok zordur” diyelim. Çünkü Eğitim öğrenim hemen “hop” diye ne düzelir ne sorunlarından temizlenir..

MESELA daha geçtiğimiz günlerde KTTO Başkanı Deniz, “Nitelikli eleman ihtiyacımız arttı, dıştan getirmek zorunda kalıyoruz” açıklamasını yaparken şunu da eklediydi: Nitelikli eleman bulunamazken, memlekette bu boşluğu doldurması gereken 18-25 yaş grubu gençlerin işsizlik oranı yüzde 18’e ulaştı!..

NE demek bu? Eğitim öğrenimimiz devletin kalkınması için  ihtiyacı olan “insan unsurunu” değil,  ihtiyacı olmadığı için “işsizler” yetiştiriyor!

 KISACA devlet ve eğitim planlaması yapmadan bu sorunların üstesinden gelmek mümkün olmayacaktır. 17 üniversite kurup sonra “biz ne yaptık” diye dövünmek nasıl bir işe yaramadıysa, devletin ihtiyaçlarını dikkate almayan “plansız programsız” eğitim öğrenimden de başarı beklemek abese iştigal olacaktır…

24/02/2018 12:56
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.