‘’Koalisyon lideri’’Biden’a dikkat

ads ads ads ads
21/12/2014

ads

Cenk Uzunoğlu Cenk Uzunoğlu


Joe Biden geçmişten beri Kıbrıs’a ABD siyasetçilerinden çok daha fazla ilgi duyuyor. Bunu da saklamıyor.

Mayıs ayında adayı ziyaretinden itibaren sık sık Kıbrıs ve Türkiye konusunda demeç verir hale geldi. Hatta bu toplantılarda söyledikleri ve söylemedikleriyle ilgili polemiklere girdi.

Dünya siyasetine yön veren ABD’nin Başkan Yardımcısı konumundaki biri için bu normal değil. Biden, Kıbrıs ve Türkiye ilişkileri konusunda bakanlık sözcülerinin de ötesinde Kıbrıs konusuna kamuoyu önünde dahil olma isteğini ortaya koydu.

Yakın gelecekte ‘’Amerika, Kıbrıs konusunda böyle istedi’’ diyeceklerimizin gerisinde emin olun o olacaktır. Bunun için ABD’nin siyasetini anlamak için Biden ile ilgili de bir iki şey söylemek lazım.

Joe Biden,zaman zaman Türk medyasında ona atıfta bulunulduğu üzere Musevi değil ama uzun siyasi hayatında radikal bir Siyonist kadar Musevi lobisinin desteğini almayı başarmış biridir. Benzeri desteği Yunan lobisinden de aldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla onun Kıbrıs sorunu ve doğalgaz ile ilgili söylediklerini bu gerçeği bilerek değerlendirmekte fayda vardır. Bu yönüyle bizim için sıradan gelip geçici etki edecek bir ABD siyasetçisi değildir. Hele hele konu doğalgaz gibi içine İsrail ve Rumları almış olan bir konuysa.

Rum, Yunan ve İsrail’in bugün kuyruğu dik tutmak adına Türkiye’ye karşı söylediklerini ya da söyleyemediklerini bu konumdakibir siyasetçinin mesajlarından takip etmekte fayda vardır. Hatırlayalım.

Joe Biden adaya ziyaretinde Rum muhataplarına, ‘’bölgeyle ilgili enerji planlarının, Türkiye ile de Türkiyesiz de ilerleyebileceğini” söylemişti. Bu açıkçası Türkiye’ye yönelik bir tehditti.Görmezden gelindi sözlü ya da yazılı direk cevap verilmedi. Bir süre sonra bölgeye arama gemisi gönderildi.Sıcak temas olmayacak şekilde askeri bir hamleyle görmezden gelinen bu demece bir cevap verildi. Rum’a olduğu kadar bence esas ABD’ye ‘’blöf yapma’’ diye diplomatik bir cevap verilmiş oldu.

Biden, en son Türkiye ziyaretinde ‘’Doğu Akdeniz’deki enerji koridorunun içine Türkiye’nin gerekli adımları atmasıyla ortak olarak girebileceğini’’söylemişse bunun İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi tarafından da kabul edilebileceğini düşünmek abartılı bir varsayım olmaz. Onlar söyleyemiyor. Kendi kamuoylarında bu zafiyet olarak algılanacağı için. Biden, bunun hem arabuluculuğunu yapıyor hem de tarafların nabzını tutarak bu işin ABD kontrolünde yürütülmesini de sağlamış oluyor. Bu konuya ilgi duyan batılı tüm ülkelerden ve en önemlisi Kıbrıs ile ciddi ticari bağı olan Rusya’dan da bu rolü çalmış oluyor.

Biden’dan ayni konu üzerinde iki farklı tarafı ziyaretinde gelen bu iki demeç Rum ve İsrail üzerinde ‘’Türkiye adım atsın biz sonra adım atalım’’ beklentisini doğal olarak yarattı. Türkiye;Kıbrıs, gaz, cari açıkve güneydoğu sorunlarınıarasına İsrail ile olan ilişkilerini dealacak şekilde bir tercih yapmakla karşı karşıyadır. Buna doğru yol alınmıştır alınmaktadır.

Biden Ada’dan ayrılmadan önce sarf ettiği son sözlerle de, Kıbrıslıları  “Tanrı’nın kutsadığı ABD’nin müttefiki ülkeler grubunun olduğu şemsiyenin altına girmek isteyip istemediklerini düşünmeye’’ davet etmişti. Ama tam olarak hangi şemsiyeyi kastettiğinin üzerinde de nedense pek durulmadı. Bence Kıbrıs’ın NATO’ya girmesi anlamını taşıdığı için yine Türkiye’ye karşı bir ikinci tehditti bu.

Karşımızda mı yanımızda mı belli olmayan,geçmişindehem öğrencilik (Hukuk fakültesinde) hem de 1980li yılların sonunda Başkanlık yarışı denemesinde‘’referans vermedenkopya çekmekle’’ ilgili yaşanmış şaibeli olaylar olan bir siyasetçi var. Karakter analizi yapacak halimiz yok ama Biden’ın pragmatik ve lobilerin istekleri doğrultusunda sonuca yönelik hamle yapmakta tereddüt etmeyecek tez canlı biri olduğunu söylemek abartılı olmaz. Hele hele söz konusu AB’nin gaza olan bağımlılığından dolayı muhatap kaldığı Rus tehdidinin dengelenmesineetki edecekse.

Biden sözcülüğünde ABD ‘’biz size (Türkiye’ye) bu gazı öyle ya da böyle çıkartılacağını söylemiştik’’ demek için ellerinden gelen tüm uyarıları her fırsatta yapıyor. Bunu da bu şekilde Rum tarafına aktarıyorlar. Burası da çok önemlidir. Bunu duyan Rum anlaşmaya daha mı yakın durur yoksa ABD ile Türkiye’nin karşı karşıya kalmasından medet umar duruma mı gelir. Rumlar bir kez daha kendilerini Batı ile Rusya arasındaki çatışmanın içinde bulmuştur.

Türkiye’nin Biden aracılığıyla ABD’nin blöf yapmadığını anladığında takınacağı tavrı da bizim düşünmemiz lazım. Yaklaşan bu tehlikenin kamuoyu farkında değil.Bu olasılığın farkında olanlar da ‘’hadi canım sen de’’ diyerek inkar sürecindedir.

Görünen o ki bu gaz Türkiye’ye rağmen çıkacak. Rusya’nın Ukrayna ve Kırım hamlesine ambargoların ötesinde farklı bir cephe açarak acilen karşılık vermek lazım. Bu gaz günü geldiğinde Kıbrıs Cumhuriyetini dünya kamuoyunda kim temsil ediyorsa onun içinde olacağı şekilde çıkacak. Gerekçesi de bunun Kıbrıs sorunundan ziyade Doğu Akdeniz’de AB için doğalgaz çıkarmanın Rusya’yı zorlamak için konulmuş olan ambargolara ek bir stratejik destek olacağı gerçeği olacak. Bu enerji koridorunu içine Rusların batıya sermaye giriş kapısı olan Kıbrıs’ı içine alarak yapmak çok daha anlamlı ayrı bir mesaj içerecek. Bu hamle karşısında Türk-Rus ilişkilerinin nasıl şekilleneceği de ayrı bir konudur. Roller ve ezber ne kadar da çabuk değişebiliyor. Geçen haftaki Putin-Erdoğan görüşmesi de bunun kanıtıdır.

ABD blöf yapmıyor tam aksine bu gaz işiyle işbirliğinin Türkiyeli ya da Türkiyesiz dünden bitirilmiş olması gerektiğine inanıyor. Bu konuda yavaşlama olmasını da istememektedir. Biden’ın ön plana çıkarak rol alması da bu algıyı daha güçlü şekilde yaratmak istenmesinden dolayıdır.

Verilmek istenen mesaj ABD için batının Rusya’ya olan enerji bağımlılığı konusu Kıbrıs sorununun çözümünden önemli olduğudur. Hatta Kıbrıs sorununu çözmeden ada etrafındaki enerji konusunu çözmek ayrı bir hedef haline gelmiştir.

ABD’deki bu yaklaşım ve ruh halini görürken bunun Türkiye’ye nasıl etki edeceğini de düşünmek lazım. Yine Biden’ın Erdoğan ile görüşmesine atıfta bulunarak söylediği ‘’Türkiye Kıbrıs’ta askerinin olmasının kendisine bir menfaat sağlamadığını tam olarak anlamış durumdadır’’ demeci nasıl telkinde bulunulduğunun kanıtıdır.

Türkiye gaz ile ‘’milli dava’’ arasında seçim yapmak zorunda kalacağı bir sürecin içinefarklı yönlerden sıkıştırılarak uluslararası bir kesim tarafından sokulmaya çalışılıyor. Geçen hafta Küba ile olan yılların ihtilafını çözme yolunda önemli bir adım atan ABD’ye göre Türkiye’nin önündeki kolay bir seçenektir.

Karşımızda yalnızca kıdemli bir ABD siyasetçisi yok. Biden’ı Musevi ve Yunan lobilerinin ve bunlara bağlı dini çevrelerin ‘’koalisyon lideri’’ olarak görmek lazım. Söyledikleri kadar söylediklerinin etkilerini düşünerek de takip etmek lazım. Baksanıza adam adaya geldiğinden beri 40 yıldır olmayan sıcak çatışma ihtimali az da olsa bile gündeme geldi. 

21/12/2014 09:30
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: cenk uzunoğlu
MANŞETLER

HK Cenk Uzunoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.