Körler ile sağırlar ve doktorların teşhisi…

ads ads ads ads
23/10/2014

ads

Başaran Düzgün Başaran Düzgün


Kaş ile göz arası nur topu gibi bir krizimiz oldu.

Bir sondaj gemisi ondan bir savaş gemisi bundan derken olan görüşmelere oldu.

“Oldu da ne oldu” diyenler elbette çoğunluktadır.

Anastasiadis yarattığı krizden yüzde seksen halk desteği alınca coşku moduna geçti ve Ulusal Konsey ile birlikte coştukça coştu.


Türkiye’yi şikayet seferberliği başlatacaklarmış.

Hem de uluslararası sularda seyreden Barbaros gemisini yakından takip edeceklermiş.

Pek zahmet etmelerine gerek kalmayacak. Akıllı bir cep telefonundan bile Barbaros’un hangi sularda demir attığı rahatlıkla görülebilir.

Neyse bunlar detay gelişmeler.

Flaş açıklamayı yine Anastasiadis yaptı. Cümleleri bir kriz konuşmasının arasına sıkıştırdı ama niyetini ortaya serdi;

“Sağırlar diyaloğuna geri dönmeyeceğim” deyiverdi.

“Sağırlar diyaloğu” dediği görüşme masasıdır.

Meğersem görüşme masasındakilerin hepsi sağırmış da haberimiz yok.

Hani birbirlerini duymadan kendi seslerini duyurmak için yüksek sesle bağıran sağırlar var ya tıpkı onlar gibi.

Aklıma şu deyim geldi. “Körler ile sağırlar, birbirini ağrılar.”

Kör kısmını ben dahil ettim konuya da pek uygun oldu galiba.

Öyle ya madem ki bugüne kadar görüşme masası sağırlar diyaloğundan ibaretti, körler ile sağırların birbirlerini ağırlaması gibi niye uzadı gitti?

Faydasız toplantılarla niye hem Kuzey’deki hem Güney’deki ahali meşgul edildi?

***

Neyse, bu “sağırlar” itirafı aslında önemli bir itiraftır.

Öncelikle Barbaros’un bir bahane olduğunu ortaya koyuyor.

Sonra da görüşme masasının korkunç verimsizliğini.

Zaten bunu zerdaliden düdük festivallerinde yapılan konuşmalarda anlamıştık.

“Rumlar, Mesarya’nın tümünü istiyorlar, yolun ötesine de geçtiler Boğaziçi’ni, İskele’yi de istiyorlar” denildiği gün aslında görüşmeler kopmuş ve Cumhurbaşkanlığı seçim propagandası başlamıştı.

Anastasiadis’in işte o gün görüşmeleri bitireceğini öngörmüştüm de yanılmışım.

Daha interneyşınal bir konuyu seçti, Barbaros’u bahane etti.

Gazı, denizlerde egemenlik hakkını, Türkiye’nin müdahalesini bahane etti.

Bu bahanesi ile de kendi tribünlerinde bolca alkış aldı ama gizli gerekçesi görüşme masasıdır.

Anastasiadis daha çok toprak almak istiyor, Eroğlu da “tek çakıl taşı vermeyiz” diyor.

İşin özeti şudur;

Cumhurbaşkanlığı seçim propagandası başladı. Seçime kadar yani nisan ayı sonrasına kadar görüşme olmayacak.

Yine “vatanı satanlarla” (ki bu Sibel Siber ile Mustafa Akıncı’dır) vatanının tek çakıl taşını savunan (ki bu da Derviş Eroğlu’dur) arasında bir seçim yarışı olacak.

Şimdiden hayırlı olsun.

Merakla sonucunu bekleyeceğiz…

KÜÇÜK BİR NOT: Girne Amerikan Üniversitesi’nin yeni eğitim yılı açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı “Yakın Doğu Üniversitesi’nin bu önemli yatırımlarını…” diye bir cümle kullanmış ve sonra da “O kadar çok yatırım var ki insan karıştırıyor” demiş.

Bunu duyduğumda çok güldüm.

Bu üçüncü oldu Cumhurbaşkanı “karıştırıyor.”

GAÜ’nin töreninde diğer üniversiteye övgüler düzüyor.

Yani şimdi buna ne demeli?

Bu konu artık biz gazetecileri aştı ve doktorların alanına girdi.

Doktorlarımız bir zahmet teşhis koysalar? 

23/10/2014 12:42
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: başaran düzgün
MANŞETLER

HK Başaran Düzgün

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.