Küçük Güney’in Küçük Oyunları!

ads ads ads ads
27/02/2018

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Küçük ülkelerin küçük “oyunları” olur, gülersiniz. Nitekim geçen hafta da küçük Kıbrıs’ın bir başka küçük devleti “Güney Rum Yönetimi”TC’nin  İtalyan ENİ şirketinin sondaj gemisine giriş yasağı koyduğu parselinde bir film çevirmiş!

İki haftadır Türk savaş gemilerinin engellemesi nedeniyle bölgeye giremeyen ENİ şirketinin “Saipem” adlı  sondaj gemisini ayarlayarak “sen zorla girmeye çalış biz de filme çekelim” demiş ve gerçekten de İtalyan gemisi yasak konmuş bölgeye girmeye çalışınca  Türkiye’nin 5 savaş gemisi tarafından geri çevrilirken, kameralar çalışarak ihtar seslerini bile kaydederek “oyun” film haline getirilmiş!

Tabi haber biliniyor. Bu film AB üyesi ülkelere izlettirilmiş ki adadaki zavallı mağdur ve mazlum Rum halkının Türkiye’nin elinden neler çektiğini dünya alem görsün!

ÖTE yandan Sn. Akıncı da diyor ki “bizim de hakkımız olan hidrokarbon yatakları konusunda Anastasiadis’le görüşüp ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.”

Tutun ki “küçük ülkenin provokasyondan başka hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan senaryosuna karşılık Sn. Akıncı’nın  uluslar arası hukuka ve adadaki iki komşu ülkeye yakışacak görüşme çağrısı..

Sizce de hangisi makbuldür? Savaş kışkırtıcılığı yapıp AB’i Türkiye’ye haylamak mı yoksa “sorunu müzakere etmek mi?”

VELHASILI kelam  1963’lerden beridir bu Rum’dan çok çektik hâlâ çekmeye devam ediyoruz. Buna karşın içimizdeki “neo barış” ve çözüm yanlılarının bir ayakları sürekli Güney’de iken neden her vesileyle Türkiye’yi suçladıklarını anlamak da mümkün değil.  Hatta şu hidrokarbon olayında bile!

OYSA Güney’de fink atalarken pekala da Rum refiklerine “haksız” olduklarını, asıl mazlum ve mağdur tarafın Kuzey’deki Türk toplumu olduğunu  anlatabilirler.. Oysa adamlar Rum ağzı ile konuşmaya bayılıyorlar!

**********

VAKIF MALLARIMIZ VE BELEDİYELERİMİZ

Bugünün kuşağı biliyor mu? Kıbrıs’ta  hem de İngiliz koloni döneminde Türk-Rum mücadelesinin başlangıcında “vakıf mallarımıza sahiplik” vardı bir, “belediyelerimize sahiplik vardı” iki..

Rahmetlik toplum lideri Dr. Küçük Vakıf mallarımızın Türk toplumuna devri konusunda İngiliz’le kıyasıya mücadele ettiydi. Fakat o büyük mücadeleden galip çıkan Türk toplumu, yazık ki adadaki vakıf mallarını büyük oranda Rumlara kaptırmaktan kurtulamadı. Nitekim geçen haftaki bir panelde Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter konuşmasında mesela kapalı Maraş’ta 4 bin 638 dönümlük vakıf malından sadece 1 dönüm arazi kaldığını açıkladıydı…

Yine     yazık ki aradan geçen yıllar itibarıyla vakıf mallarını kaybetmemizin suçunu kendimize yüklemekten öte bir hak arayışında  bulunmadık! Dün de  bugün de vatanını milletini seven bazı yurttaşlarımız bir araya gelerek “vakıf mallarımızı” kurtarmak konusunda büyük çabalar harcadılar harcıyorlar ama somut bir sonuca ulaşamayorlar..

BELEDİYELER sorununa gelince: Kavgasını daha 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti öncesinde vermeye başladıktı. İngiliz döneminde 1940’lardan 1958’lere kadar çoğunlukta oldukları için belediyeleri Başkanlıklarıyla  ellerinde tutan Rum’lar; “azınlığı” temsilen de o belediyelerde beş on Türk çalıştırırlardı.. Ne var ki Rum bölgelerine yapılan hizmetin tırnağı kadarı bile Türk bölgelerine götürülmezdi!

Sözde Karma olan “Belediye Meclislerinde” Rum temsilcilerle Türk temsilciler kıyasıya kavga ettilerdi.. 1958’de dayanamayıp ayrılan Türk tarafı 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinde Anayasaya ayrı belediyeleri koydurtmak istedi ama Makarios  “adanın taksimine yol açar” gerekçesiyle reddedilince eski yasanın devamı ve 6 ay içinde yeni belediyeler yasası yapılması için çalışılması kararına varıldı, ancak Rumlar savsakladığı için vaziyetler 3’şer aylık sürelerle eski yasa ile  idare edilmeye başlandıydı!

Sonuçta Makarios bu “süreleri” de kaldırınca Türk Cemaat Meclisi de Türk belediyelerinin ayrı çalışmalarına karar verdiydi…

       Kısaca  belediyeler sorunuyla başlayan anlaşmazlıklar Kıbrıs Cumhuriyetinin yıkılmasını da tetiklediydi..

ŞİMDİLERDE ve yine  tarihi bir mücadele sürecinden geçip kendi öz kurumlarımız olan “belediyelerin” sorunları ile uğraşıyoruz! Evladiyelik borçları ertelense de artan nüfusa yönelik artan hizmetleri nedeniyle o borçlara yeni borç kamburları yükleyeceklerinden kimselerin şüphesi olmasın!

Nitekim  şu sıralarda belediyeler ilçe merkezlerinde sadece Kıbrıs Türk nüfusa değil, de-fakto da olsa yüz bine yaklaşan üniversite öğrencilerine,  turistlere,  çalışmaya gelen işçilere de  hizmet götürülmekte  fakat bu nüfustan her hangi bir gelir elde edilememektedir.

KISACA belediyelerin hizmet alanlarıyla hizmet verme çeşitliliği artarken, mali gelirleri ayni oranda artmıyor! Sorun yeni hükümetin başını ağrıtmaya devam edecek..

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (E-DEVLET OLMAKTA ÇOK GECİKTİK!)

Ayın başında cebimdeki telefona, kredi kartıma, elektriğimin sarfiyatına ne kadar para ödemem gerektiğinin bombardımanı başlar!  Hele bir iki gün ödemelerde gecikme olsa bu defa füze yağmuruna tutarlar!

       Buna karşılık Memleketin en büyük ve önemli kurumu olan Tek Sosyal Güvenlik ve İhtiyat Sandığımız “mükellefleri olan sosyal sigortalı yurttaşlara” yıllar girer çıkar “ne yatırımları ne değişmişse hakları ne de ihtiyat sandığına ait bilgilendirmelerde bulunmaz, der ki “öğrenmek istersen daireye gel ya da gir bilgisayara öğren…”

Sonuç: Sayılarını bilmiyorum ama onlarca çalışanın bazen aylarca sigortalarıyla ihtiyat sandığı paraları işveren tarafından yatırılmadığı halde “çalışanın bundan hiç haberi olmaz, hatta işten atılırken bu hakkı hukuku da beraber atılır!  (Yazalım dedik çünkü “E-devlet” olmakta çok geciktik!)

27/02/2018 13:11
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Küçük Güney’in Küçük Oyunları!, Eşref Çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.