Küçük Ülkenin Büyük Serüveni!
29/12/2017
Eşref Çetinel
Küçük ülkelerin payandaları büyük ülkelerdir. Küçüğün de küçüğü Rum tarafı ise tipik örneğidir..
Bakmayın siz BM’ler yahut AB üyesi olmasına.. Neyse öküzün boynuzundaki sinek Güney odur!
Buna karşın “büyük ülkelere” dayanarak ve “tanınmış devlet” avantajını kullanarak uluslar arası ilişkilerinde “büyük” oynamayı çok sever! Bu ilişkilerin kapsamında KKTC de vardır. Ancak oynamak istediği KKTC üzerinden oluşturduğu politikalarla Türkiye’dir! Nitekim Kendini Türkiye’ye kabul ettirip tanımasını sağlamak için yapmadığı siyaset cambazlığı kalmamaktadır!
DOĞU Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgeler keşfi bu duygusunun tipik yansımasıdır.. Seksen milyonluk TC’ye ve Kıbrıs’taki Türk halkına bayda atıp Doğu Akdeniz’de doğal gaza ulaşmasının yarattığı büyüklük kompleksinin altında yatan asıl gerçek, “Türkiye’nin başaramadığını başardım” diyebilmesidir!
Nitekim benzeri siyasi ve sosyoekonomik politikalarını da Türkiye ile kavgalı ülkelerle oluşturduğu iş ve güç birliktelikleriyle sürdürmektedir! Mısır, İsrail bu ülkelerdendir, araya Rusya’yı da sokuşturarak küçük bünyesine çok bol gelen ilişkiler oluşturmaktadır!
NE var ki son zamanlarda dürte dürte cılkını çıkardığı bu gaz olayı, Türkiye’yi de harekete geçirmiştir! Fakat Güney’e yaklaşma yönünden değil, hemen ense kökünün bittiği yerde gaz arayışlarına başlaması nedeniyle!
ÖTE yandan Rum’un 2024’de gazın Afrodit yatağından deniz yüzüne çıkarılmaya başlanacağı, borularla Mısır’a oradan Yunanistan üzerinden AB’ye sevk edileceğine yönelik proje de fiyasko ile sonuçlanmışa benziyor! Çünkü tasavvur edilen gaz 7 yüz metre derinlikteymiş ve bu derinlikten deniz yüzeyine çıkarılacak gazın maliyeti, borularla taşınmasına değmeyecek kadar yüksek olacakmış.
Hatta deniyor ki gaz fiyatları şu sıralarda yüksek değil, önümüzdeki yıllarda da ayni seviyelerde kalacaktır!
Fakat asıl sorun Güney Rum Yönetiminin gazın Mısır’a borularla sevki konusunda beş yıldır görüşmeler yapılmasına karşın hâlâ bir anlaşmaya varılamamasıdır!
VESSELAM olayın esprisi şudur: Küçük ülke konumundaki Rum Yönetimi “büyük ülke” imajını çakmanın gösterilerinde “gazla, askeri anlaşmalarla, tank top tüfek alımlarıyla, siyasi yönden muzırlık yapmakla… Büyük ülkelerin oyunlarına özeniyor da bilirsiniz keskin sirke kabına zarardır.
**********
İKTİDARLARIN DEĞİŞMESİ DÜZENLERİ DE DEĞİŞTİRECEK Mİ?
Tabi ki siyasi partilerin “vaat ve sloganları” peşinde koşacak değiliz.. Kaldı ki siyasi partilerimiz devri iktidarlarında o kadar güven yitirip hayal kırıklığı yarattılar ki o sloganlarla vaatler şeker lokum olsalar ne yenirler ne yutulurlar ne inandırırlar!
Tabi bu madalyonun bir yüzüdür. Öbür yüzünde ise bakın nasıl bir başka gerçek yansımaktadır:
Geçtiğimiz gün kampanyaları çerçevesinde Başbakan’la birlikte Mağusa’yı ziyaret eden adaylarıyla el sıkışıp kucaklaşmak için sadece UBP’li taraftarlar değil; “misafirperverlik saikıyla diğer partili yahut bağımsız yurttaşlar da “hoş geldine” katıldılardı.
Kucaklaşmalar, hoşamadiler, gülmeler, şakalar falan derken; Başbakan ve adaylar ayrıldıktan sonra arkalarından söylenenleri işittiğimde pek şaşmadımdı ama “neden” diye sordumdu.. Çünkü Adayların yüzüne karşı iltifatlar yağdırıp, hele bazılarının kuyruk sokumlarının bittiği yere kadar titreyerek referans yaparlarken neredeyse yerleri öpenlerin, doğrusu ya hiç böyle gösterilere ihtiyaçları yoktu! Dolayısıyla ekip ayrıldıktan sonra arkalarından sövüp saymaya da ihtiyaçları olmamalıydı!
FAKAT olay nedir bilir misiniz? Anketlere de yansıdığınca kamu indinde en az güvenilir olan hükümetlerdir.
Çünkü İktidarları dönemlerinde tepeledikleri “hukukun üstünlüğüdür!” Çünkü bu ülkede insanlar biliyorlar ki “aşa işe ulaşmak” hakka hukuka uygunluğunca doğru ve düzgün yaşam koşullarına sahip olmak için ya iktidarı elinde tutan siyasi partinin militanı olunmalıdır veya sempatizanı olduğu siyasi partinin iktidara gelmesini beklemelidir! Her iki halde de “yurttaşların anayasayla kazandığı” haklarla meclisten çıkan yasalar hükümetlerin siyasi iradeleriyle fakat hukukun üstünlüğünde değil, kişiden kişiye değişebilen şekliyle uygulanır!
ABARTMIYORUZ çünkü yandaşların, mütegallibenin, kanun ve kural dışı isteklerini karşılamak için popülizmi yaratıp uygulayan gelip giden hükümetlerdir! Kendilerinden yana olmayanların işini, aşını, gelişmesinin önünü tıkayanlar da!
Tabi ki bu bozuk düzenle yapısal kusuru değiştirecek siyasi iktidarlar da olacaktır bir gün.. Özlemimiz budur ama şu anda böyle bir olasılık gözükmüyor..
**********
KISACA TAKILDIĞIM: (ALLAHASEN YAPMAYIN ÇÜNKÜ OLMAYCAK!)
Geriye dönüp hayıflanarak baktım, “üf ülen üf” derken!
1974’den sonra dünyada ilk kez tanınan bir Türk devleti olacaktık! Olamadık!
Rahmetlik Özal’ın kurduğu Mağusa’daki serbest limanla dünyaya açılacaktık! Olmadı!
Hava yollarımızla gurur duyacak, büyük bir filo oluşturacaktık. Olmadı!
Turizm kalkınmamızın lokomotifi olacaktı. Bafra, Aya Napanın yerini alacaktı! Girne turizmin kalbi olarak çarpacaktı. Yine çarpıyor ama kumar oynayanların! Kısaca olmadı!
Akdeniz’in yeşil adası olacaktık. Yarattığımız pislikte boğuluyoruz yani olamadık!
TC’den gelen suya doyacaktı topraklarımız. Doymasın diye neler yapmadık! Hâlâ olmadı!
Yollar yaptık ama araba sayısının artan nüfusun ihtiyacına cevap veremediğimizden yaptığımız yolları sırat köprüsüne çevirdik!
Rumdan kalan okula okul ekleyemedik!
Bakkal dükkânı açar gibi üniversite açtık, memlekette ne kadar mimar, mühendis öğretmen, avukat varsa hepsini öğretim görevlisi yaptıktan sonra bekledik ki Allah tarafından kalite bahşedilsin üniversitelerimize!
Velhasılı kelam yaptıklarımızı yıktık, batırdık, rezil ettik. Seçim dolayısıyle yine başladık “yapacağız” demeye! Allahasen yapmayın çünkü olmayacak!
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız